Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Yakın ve uzak çevremiz

Yakın ve uzak çevremiz
 

Bizler genelde en çok sevdiğimiz ve yakından tanıdığımız kişilerle daha zor geçiniriz. Aramızdaki yakınlıktan istifade ederek her şeyi çekinmeden söylememiz, çok rahat bir şekilde birbirimize kapris yapmamız, kendimizi naza çekmemiz, hiç çekinmeden birbirimize sızlanmamız ister istemez bazı sorunların gereksiz yere büyümesine neden olur. Bu durum, yakınımızdaki kişilerin hareketlerinden, duygularından, sözlerinden yakınmamıza sebep olur. Hatta en olmayacak nedenlerle, halk arasında; ‘ İncir çekirdeğini doldurmayacak’ denilen nedenlerle kavga bile ederek aramızda bir kırgınlığa, bir küslüğe neden olabiliriz.

Bütün bunları neden yaptığımızı hiç düşündünüz mü?

Şöyle bir davranışlarımıza ve içsel hayatımıza göz attığımızda aslında bu davranışlarımızın altında hiçbir art niyet ve incitme duygusu olmadığını görürüz. Aslında sevdiğimiz kişileri incitmeyi hiç istemeyiz. Ama az önce de söylediğim gibi, fazla yakın olmaktan ya da çok fazla diyalog kurmaktan kaynaklanan bir güven hissiyle kendimizi koyverince ister istemez sorunlar da kendiliğinden gelir. En çok bize yakın olanları kırdığımızın farkına vardığımızda, bizlerde çok üzüleceğimiz tepki davranışlarına maruz kalabiliriz. Çünkü ister istemez etki, tepkiyi doğuracaktır. Bu yüzden üzdüğümüz kadar da üzülürüz.

Bize yakın olanlarla güzel ilişkiler kuramadığımız gibi, bize uzak olanlarla da kuramayız. Halk arasında ‘ kanım kaynamadı’  sözü ile dillendirdiğimiz ve o etiketi yapıştırdığımız kişilerle de güzel anlaşamayız ve onlarla da geçinmekte zorluk çekeriz. Çünkü onlar,  sevmediğimiz, içimizin ısınmadığı kişilerdir. Aslında tanımaya bile fırsat vermediğimiz kişilerdir. O kişiler ağızlarıyla kuş tutsalar bile bize yaranamazlar. Çünkü sonuçta kanımız onlara kaynamamıştır. Kimi zaman bu kişilere sempati duysak bile, bunun dışına taşırmayız duygularımızı. Aslında genelde olumlu ya da olumsuz bir duygu besleme zahmetine bile girmeyiz. Çünkü onlar gözümüze soğuk ve biraz da sanki soyut bir varlık olarak görünürler. Çünkü gerçeklik, onların üzerine serdiğimiz, anti duygularımızla kaplanmış örtüyü kaldıracakmış gibi geldiğinden onları somutlaştırmak istemeyiz. Uzakta olmaları bizi rahatlatır. İletişim kurma zorunluluğu hissettirmez.

Biz aslında, yeterince tanımadığımız insanlarla güzel anlaşırız. Çünkü karşılıklı nezaket kuralları içindeki diyaloglarımız, birbirimizi kırmamak adına dikkat edilen sözler ve davranışlarla dengeyi korur. Bu şekildeki nezaket, iki tarafın da karşılıklı iletişimden zarar görmesine engel olur. Herkes sözlerine ve hareketlerine dikkat ettiği için; kırıcı sözler, nazlanmalar, çekince göstermeden yapılan eleştiriler olmadığından yüzler her zaman gülümseyerek bakar.

Ama sonuçta ne diyebilirim ki, ben şahsen birinci seçenekteki kişilerden olmayı yeğlerim. Eğer dostum arkadaşım diyebileceğim, yeri geldiğinde naz edebileceğim, kızacağım, iltifat edeceğim, şakalaşacağım, eleştirebileceğim bir dostum, yakınım yoksa, hayatımızın da anlamı yok demektir. Aramızdaki olumsuz etkileşim bile insan olmamızın bir gereğidir. Hepimiz insanız hatalarımızla sevaplarımızla, kusurlarımızla. Önemli olan birbirimizi bu şekilde kabul edip, yakınlaşabilmek.

Herkesin hayatında nazının geçeceği dostlarının olması dileğiyle…

 

Gonca ÇİFTÇİOĞULLARI 

 
Toplam blog
: 27
: 3821
Kayıt tarihi
: 21.03.13
 
 

1968 Kayseri doğumluyum. İlk öğretimimi Kayseri de, ortaokul ve lise öğrenimimi Ankara'da tamamla..