Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '08

 
Kategori
Güncel
 

Yamyam kurbağalar

Yamyam kurbağalar
 

İnsanoğlu en vahşi en acımasız avcı. Doğadaki yırtıcılar bile yiyebilecekleri kadar avlıyor; oysa bizim gözümüz hiç doymuyor. Çoğumuzu güce ve iktidara sahip olma hırsı sarmış ...Günlük yaşamdaki hırslardan bahsetmiyorum sadece. Türban tartışmalarıyla başlayıp Ergenekon operasyonuna dek uzanan süreçten bahsediyorum.

Birçoğumuz bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadığımız halde "taraf" olma adına mangalda kül bırakmıyor. Kimimiz demokrasi havarisi kesilip bir takıma, kimimiz ulusalcılık adına bir başka takıma sığınıyoruz. Türk filmlerindeki "iyi çocuk" un peşindeyiz hepimiz. Oysa basından okuduklarımızla sınırlı bilgilerimiz. Öyle büyük biir kazan kaynatılıyor ki bu kazanda kaynayanı kimse bilmiyor. Sadece bazı kokuları koklamamıza izin veriyorlar ve biz bu kokuları kendimizce yorumlayıp tuttuğumuz takımın galip gelmesini istediğimiz bir maçın amigoluğuna soyunuyoruz.

Tarih tekerrürden ibarettir bazen ve öyleyse eğer geçmişe baktığımızda bu kazanı kaynatanların çıkarlarına hizmet ettiğimizi anlamamız lazım. Hani meşhur bir kurbağa hikayesi vardır:

Kurbağayı bir kazanın içine koymuşlar. "Bak dışarısı soğuk, biz seni sıcak sularda yaşatacağız." demişler. Zavallı kurbağa sevinmiş. Gerçekten de alttan ateşi yakınca kazanın içi ısınmış, kurbağa gevşemiş, rahatlamış. Bu sırada dışarıdaki kurbağalar onu uyarmaya çalışmışlar, ama o dinlememiş: " Siz beni kıskanıyorsunuz." demiş. Bir de onları suçlamış. Aradan zaman geçmiş, kazan iyice ısınmış, kurbağa kaynamaya başlayınca, sıçramaya çalışmış ama nafile....

Dışardaki kurbağalar sormuşlar yamyamlara: "Niye suyu kaynattıktan sonra atmadınız bu kurbağayı suyun içine?" Yamyamlar cevap vermiş: "Sıcak suyun içine atsaydık, can havliyle sıçrayıp kurtulabilirdi bir de aptal kurbağanın eti daha lezzetli oluyor."

Şimdi öyle bir durumdayız ki kazanın içinde kimin olduğunun, hangi "taraf"ın aptal olduğunun hiçbir önemi yok. Neticede yamyam kurbağalar "biz"i pişirip yiyorlar. Bu gafletten uyanmamız lazım; ama uyansak ne olacak ki yamyamların her iki taraftan da aşçı yamakları var.

Bunun farkında olan biri olarak kendimi şöyle bir züğürt tesellisiyle avutuyorum: Fatih İstanbul' u kuşattığında, İngilizler Çanakkale önlerine geldiğinde, Büyük İskender Doğu Seferi'ne çıktığında, Naziler Moskova önlerine geldiğinde yani yamyamlar iş başındayken yine insanlar aşık oluyordu yine aşk şiirleri yazıyorlardı; hayat devam ediyordu. Güce ulaşmak için insanlık dışı eylemler yapanlar o güçlerini insan olamadan kaybettiler; ama insanca yaşamaktan başka hiçbir derdi olmayan "insan"lar insan olarak öldüler. Nasıl doğduğumuz, nasıl yaşadığımız değil; nasıl öldüğümüz önemli. Ölürken elimde, aklımda bir aşk şiirim olsun yeter....

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..