Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yanlışlıklar - 4

Yanlışlıklar - 4
 

''YANLIŞLIKLAR 4''


CAN…

Merhaba.

Şehre bugün döndüm. İşlerim aksadı da aksadı. Bazen öyle olur, iş bir ters gitmeye başladı mı devamı çorap söküğü gibi gelir. Mutluluğu kaçırmanızın bir sebebi olarak beni vurgulamışsınız. Şaşırmadım desem yalan olur. Böyle hayatınızın akışını değiştirebilecek bir konuda bana güven duymanız hoş olabilir. Ama size akıl verecek kadar da tecrübe sahibi olduğumu sanmıyorum. Keşke benden daha yakın dostlarınız olsaydı da onlardan yardım isteseydiniz. Ayrıca evlilik konusunda bunca yıl çekimser kalan ben size nasıl akıl verebilirim inanın bilmiyorum. Kendinize güven konusunda problem yaşıyor olmalısınız. Tabi bunda biraz da daha önce yaşadığınız evliliğin bıraktığı kötü izlerin payı mutlaka vardır.

Hayatınızdaki boşluğu başkalarının üzerine yüklemeyin. Yaşantınız güzel olsaydı benimle asla mesajlaşma yoluna gitmeyecektiniz hatta birbirinden habersiz yaşayan milyonlarca insandan biri olacaktık; haksız mıyım?

Kendinize iyi bakın, hoşcakalın…

NUR…

Mesajınızı birkaç defa okudum. Aslında haklısınız siz. Böyle bir konuda daha akıllıca davranmam gerekirken sizden yardım beklemem gerçekten aptalcaydı. Sonra düşündüm kendi kendime. Hayatımı bir şekilde düzene istesem sokabilirim. Sonra nedir bu hayatını yaşayamamak öyle değil mi?

Sizde kendinize iyi bakın, hoşcakalın…

CAN…

Kısa ve öz bir mesajdı, teşekkür ederim. Ben pek yazacak bir şeyler bulamadım. Yani, aslında sıradan günler işte. Bilirsiniz.

Hoşcakalın…

NUR…

Benim içinde sıradan günler. Aynı sıkıntılar, bildiğiniz şeyler.

Hoşcakalın…

CAN…

On günden fazla oldu mesajlaşmayalı. İyi misiniz?

NUR…

Ben, sanırım iyiyim. Kendinizden neden söz etmiyorsunuz?

Hatta bir sonraki mesajınızda bir resminizi eklerseniz sevinirim.

Hoşcakalın…

CAN…

Resim konusunda pek objektif biri olduğum söylenemez. Esmer sıradan bir adam işte. 1.80 boylarındayım, saçlarım omuzlarımdan biraz aşağıda. Hafiften göbeğim var galiba. En azından oturduğumda gözüme çarpttığına göre göbeğim var. Pekala, tamam; size ekte bir resmimi gönderiyorum. Aynı cesareti sizden de bekliyorum.

Hoşcakalın…

NUR…

Vay canına, beklediğimden daha yakışıklısınız. Çapkın bir kadın olsaydım sizi gözüme kestirirdim doğrusu. Allah sahibine bağışlasın diyelim. Eh, madem siz bana bir resminizi gönderdiniz bende size gönderiyorum.

Hoşcakalın…

CAN…

Vav, ama olmaz ki hanımefendi; bu kadar da güzel olunmaz ki. Bu kadar güzel bir kadının içine kapanıp hayattan kendini soyutlaması pek hoş değil inanın. Çıkın sokağa insanlara yepyeni gözlerle bakmayı deneyin.

Ben dün akşam bir bara gittim. Orada bir adamla tanıştım. Onunla aramızda geçen konuşmalar benim hayata bakış açımı değiştirdi inanın. Adam sanırım biraz şair ya da yazar olduğunun farkında bile değil. Konumuz aşktı. Bana aşkı tarif eder misiniz diye sordum. Adam kahkahalara boğuldu. Bütün bar dönüp bize baktı inanın. Bana neler anlattı bilemezsiniz. Önce söze aşk diye bir şey var inanıyorum dedi. Sonra âşık olunacak kadın nerde diye bana sordu. Ben o an ne bileyim afalladım kaldım. Vardır dedim mutlaka. Yani her erkeğin âşık olacağı bir kadın mutlaka vardır dedim. Bana gülümseyerek baktı, sonra nasıl bir kadına âşık olurdun diye sordu. Ben aklımca kadını tarif ettim. Hay tarif etmeseydim. İkinci kahkahası barı doldurdu. Herkes yine döndü bize baktı. Bak dedi bana. Önce âşık olunacak kadını tarif ediyorsun değil mi? Evet, dedim. Arkadaşım aşkı ve âşık olunacak kadını kendin yaratıyorsun farketmedin mi hiç dedi. Evet, ben tarif ettim ama dedim. Yine güldü bana. Farkında değilsin sen dedi. Neyin dedim. Yarattığın kadına âşık olmuşsun işte dedi. Şaşkınlığım giderek daha da arttı. Sonra uzun uzun düşündüm. Adam haklıydı aslında. Aşkı da âşık olunacak insanı da aslında kendimiz yaratıyoruz. Sonra giderken başka bir söz daha söyledi. Aşk aslında güzel yaşamaktır evlat. Hayata bir defa gelirsin. Kaçırdığın yaşanmaktan çok uzak hayaller peşinden koşmanın anlamı yok. Git yarından itibaren hayatını yaşamaya bak. Mutluluk aşkta değil, hayatı yaşamakta.

İşte böyle Nur hanım. Bugün ayaklarımın üzerine daha başka basmaya başladım. Hayat güzel, aşık olup bir kadına bağlanmak bana göre değil; hayatı yaşamak daha anlamlı. Yani diyorum ki, eski eşinizi o kadar kafanıza takmayın. Zaman götürdüklerini geri getirmiyor inanın.

Bu mesajım biraz uzun oldu. Artık kusuruma bakmayın.

Hoşcakalın…

NUR…

Hay ben şair bozuntusu herifin emi? Nerden çıkardınız bunları kuzum siz. Adam zaten kafayı sıyırmış belli. Sorsaydınız o zaman neden orada burada kafayı çekiyormuş beyefendi.

Kızdım adama ama.

Hoşcakalın…

CAN…

Ah, sözünü ettiğİniz soruyu tabi ki adama sordum. Bana şöyle cevap verdi.

-Zaten öyle bir kadın yok ondan içiyoruz ya kardeşim…

İşte böyle Nur Hanım. Hayatınızı yaşayın, kendinize iyi bakın lütfen.

Hoşcakalın…

NUR…

Halt etmiş o adam…

CAN…

Nur hanım, birkaç haftalığına buralarda olmayacağım. Mesaj gönderirseniz cevap veremeyebilirim. Bir arkadaşımla avrupa gezisine çıkıyoruz. Geldiğimde görüşürüz belki.

Hoşcakalın…

NUR…

Aptal herif, hepiniz zaten aptalsınız. Aşk diye bir şey yokmuş, lafa bak. Yani biz burada boşuna mı sürünüyoruz aşk acısından.

Defol git…

İleti: mesajınız sahibine iletilememiştir…

Mehmet ÖZCAN

 
Toplam blog
: 57
: 222
Kayıt tarihi
: 18.01.13
 
 

Emekliyim, köpekleri çok severim. Fotoğraf ama anlam saklayan fotoğraflara bayılırım. Yazmak uzun..