Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '15

 
Kategori
Eğitim
 

Yaşam boyu eğitim

Yaşam boyu eğitim
 

Nazilliadalet.org


“Veya beşikten mezara kadar eğitim…” Doğrusu budur. Eğitim bitmez. İnsanoğlu bir ömür boyu yeniden yeniden  eğitilecektir; yeni şeyler öğrenecektir. Niye? 
 
Çünkü insanoğlunun sahip olduğu bilgi külliyatı korkunç bir hızla artmaktadır. İnsanoğlu bütün bir ömür boyunca çalışsa , sahip olduğu bütün bilgi külliyatının  ancak çok sınırlı sayıda bilgisine sahip olabilir. Bilimler dallanıp budaklanmıştır. Tıp biliminde bile , ana dalların altında her yıl daha başka alt uzmanlık dalları oluşmaktadır. Bir doktorun bütün bu bilgilere sahip olmasına artık imkan yoktur.
 
İnsanoğlu da bütün bilgi birikimine sahip olamayacağı için, giderek uzmanlaşmaktadır. Ama yine de insan kendisini insanlığın büyük bölümünden ayırmayacak genel kültür (ekit) alanlarına sahip olmak için durmadan okumak, bilgi kaynaklarını izlemek ve başkalarını dinlemek durumundadır.
 
Bugün belki de bir ilkokul öğrencisi; beşyüz yıl önceki bir bilim adamından çok daha çok ve gerçekçi bilgilere sahiptir. 
 
Ama şöyle bir anlayış da var. İşte ilkokula, orta okula gideriz.. Orada zaten bize temel bilgileri verirler, ondan sonrası bize artık fazladır. Hayata atılırız; o bilgi bize ömür boyu yeter..!
 
Böyle bir düşünce tarzının ne kadar gülünç olduğunu işin içinde olanlar bilir. Çünkü hiçbir bilim dalında işin ucu bucağı yoktur. Öğrenme hiç bitmez. Çünkü bilimsel araştırmalar hiç durmaz. Hayat ise öyle karmaşık bilgiler gerektirir ki, kurumlar durmadan “hizmetiçi eğitim” ile personelinin bilgi ve becerisini yenilemeğe çalışırlar.
 
Bilgisayarlar konusunda uzman bugünkü bir bilim adamı, on yıl öncenin kitaplarını sınıflarında kullanabilir mi? İmkanı  var mı. Bilim alanında, hele bazı dallarda bilgi öylesine çok çabuk eskiyor; öylesine çabuk değişiyor ki, bir bilim adamının değil on yıl önceki, geçen yıl ki kitapları bile kullanması doğru olamaz. Elbette değişmeyen bazı şeyler vardır. Ama bilinen gerçek “değişmeyen değişmenin kendisidir.”  Yani her şey hızla değişmektedir; gelişmektedir. O bakımdan insanın yeni bilgi alanlarına uyum sağlayabilmesi için mutlak olarak okuması ve yeniye uyum sağlaması gerekmektedir. Yoksa ben on yıl önceki bilgilerimle idare ederim demek, gülünç kaçar.
 
Ama bizim insanlarımızın çoğunluğu bütün ömrünü tek bir kitapla geçirmeye adamışlardır. Bütün o kitabı okuyacaklar; bütün o kitabın içindeki bilgilerle yetinecekler ve başka kitap okumaya gerek duymayacaklardır… Böyle insanlarımız çok. Tek kitabı anlamadan, ezbere okuyup, tekrarlayıp, başka kitaplara geçemeyen insanlarımızın sayısı, tahmin edilenin çok üstündedir.
 
Diğer yandan, bu yönetimin anlayışı çevresinde, her bilim dalı için okullarda bir kitap yazılır. Bu kitap çocuklara dağıtılır ve yıl boyunca okutulur, ezberletilir ve ondan sınav yapılır ve sonra  çocuk sınıfı geçer. Her şey biter ve belki de çocuğa verilen kitap yakılır! Çünkü o kitap bitmiştir; işlevi de bitmiştir. Her şey bitmiştir. Bilginin sonuna gelinmiştir.. İş bu kadar basit mi? Tek kitapla bir bilim alanındaki bütün bilgileri öğrenmenin olanağı var mı?  Olamaz..!
 
Gavur diye beğenmediğiniz o insanların kütüphanelerine bakınız. Belki fizikten en aşağı yüz kitap; kimyadan 150 kitap; biyolojiden en aşağı 120 ana ders kitabı bulabilirsiniz. Tabii, daha başka yardımcı kitaplarını saymazsanız. Ve çocuklar bütün ders yılı boyuncu, öğretmenlerinin verdiği ödevler gereğince, kütüphanelere gidip, bütün o kitaplardan, yerine göre okumalar yapıp, ödevler hazırlarlar. Öyle bir tek kitabı ezberleyip geçmenin kolaylığı yoktur. O diğer kitaplar boşuna yazılmamıştır. Hepsinin getirdiği yeni bir şeyler vardır.
 
Bizim eğitim sistemimizin en zayıf yönlerinden biri de bu : TEK  KİTAPLI  EĞİTİM… Bir kitabı alıp ezberleyeceksin. Bitince bitmiştir. Onu unut.. yenisi gelsin. O da bitince.. Bütün ezberlenecek kitaplar bitince eğitim de biter… (Çok şükür..!) Sen sağ ben selamet. Ondan sonra da millet ne kitap okur, ne de bir şey… Niye okusun ki?? Kitaplar bitti..!
 
Evet işin aslı ne : “Beşikten mezara kadar ilim..” Doğrusu bu..! Peki, ilim bir tek kitapta mı mevcut.. Peki, dünyada her gün milyonlarca kitap boşuna mı yazılıyor. Hepsi hikaye mi? 
 
Böyle bir inanç var. 
 
Tek kitabın dışındakiler boşunadır.. Niye okunsun ki..!
 
Oysa beşikteki çocuğun eğitimi, ana kucağında masallarla başlar… Annesinin, babasının kütüphanesindeki kitaplarla sürer. Okul kütüphanelerindeki kitaplar yardımcı olur ve kitap bir insanı bütün hayatı boyunca elinden tutar ve yeni ufuklara alır götürür. 
 
Tek bir kitap insana yetmez.
 
Artık, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite eğitimi insanların eğitiminde son nokta değildir. İnsanoğlu çağımızda “Lisans üstü eğitim”e ihtiyaç duyuyor. Hatta eğitim artık ilkokulda değil, “Okul öncesi eğitim”le başlıyor, Yüksek Lisans; Doktora eğitimiyle sürüyor. 
 
Beğenmediğimiz o ülkelerin liselerinde bulunan öğretmenlerin bir çoğu “Lisans ötesi eğitim”den geçmiş insanlardır. Yani Yüksek Lisans’lı veya doktoralıdır…
 
Ya biz…!
 
Yüksek Lisanslı ve Doktoralı eleman sayımız hala gülünç düzeylerde.
 
Hani, doğrusu “Beşikten mezara kadar ilim,”di…? Hani, nerede?
 
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur, misali aynı kitabı anlamadan yüzlerce kere okumayı marifet sayıyoruz. 
 
Ondan sonra da alim geçiniyoruz. Hadi canım sende…
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..