- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yaşamak Güzel Şey
Kimi zaman yalnızlığın yorgun hüznü düşer avuçlarımıza.
Kimi zaman ellerimizin arasından düşürür kaybederiz yaşama sevincimizi.
Sığınacak bir liman bulamayız yüreğimize, düşlerimize, hayallerimize. Rengini kaybeden günlerimizin neye benzediğini anımsayamayız. Bir anda kendimizi içinde bulduğumuz karanlığın loş ışıklarından yakamızı kurtaramayız.
Her şey bir hüzün tadındadır o zaman.
Yüreklerimizden buram buram feryatlar yükselir göğe doğru, kimsenin duymadığı, kimsenin görmediği, kimsenin bilmediği…
Yüzümüzün ifadesi hafiften acıya çalar o zaman, gözlerimizin de hüzne çaldığı gibi.
Ve dindirmek isteriz yakarışlarımızı, sızılarımızı, çığlıklarımızı.
Bazen sabahın ilk ışıklarıyla atarız kendimizi evlerimizden sokaklara. Kimimiz dere boylarında bulur kendini, kimimiz deniz kenarlarında, kimimiz patikalarda.
Belki bir şiir takılır dilimize ya da bir şarkı, acımızı dile getiren, söyledikçe yarelerimizi daha da depreştiren, hıçkırıkları peşpeşe boğazımıza dizen…
Bir yaprak hışırtısı ya da rüzgarın fısıltısı bile eşlik edebilir bize sokaklar boyunca, konuşabilirler bizle, anlayabilirler derdimizi, teselli edebilirler belki de.
Fakat bugün beni teselli eden şey, sabahın köründe, bir okulun bahçesinde basketbol oynamak için toplanıp delice koşturan çocukların masum çığlıkları, delice bağırtıları, coşkulu sesleri oldu. Geçmişe götürdüler beni. Gülümsettiler. İçime yaşama sevincinin tohumlarından serptiler.
Onlarla beraber koşmak, bağırmak, temiz havayı solumak istedim. Hayatı hissettim damarlarımda, onların yüzlerindeki masum ifadeleri görünce.
Onları seyredince, bize bu güzellikleri karşılıksız sunan Rabbim’e içimden sonsuz kere teşekkür ettim.
Nazım Hikmet gibi, “yaşamak güzel şey be kardeşim!” dedim.
resim: www.fotokritik.com/tripolis-79