Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '12

 
Kategori
Deneme
 

Yaşamaktan korkmak

Yaşamaktan korkmak
 

Ben de bu konuda aynen Dostoyevski gibi düşünüyorum.(alıntı)


Ölümden, bedeninde can taşıyan her canlı korkar bir ölçüde. Bu tamam da... Kimileri de yaşamaktan korkar ölesiye; bu, anlaşılması çok güç bir durum olsa da... Kimdir bunlar? Yaşamaktan, neden böyle ölesiye korkarlar peki?

Gelin... Konu üzerinde birlikte biraz düşünelim, isterseniz...

- Yaşamaktan en çok korkanlar, kendine güveni en az olan insanlardır bence. Kendine öylesine az güvenir ki kişi; yaşamla uğraşmak yerine, ölmeyi tercih eder kendileri...

- Hani yaşamda, kontrol delisi olanlar vardır, bilirsiniz onları siz de belki... Hayatında olan, en başta kendisi, her şeyi, bilinçsizce kontrol etmeye, hatta esir almaya yeminlidir doğuştan; böyleleri... Ama bir gün öyle bir an gelir ki, kendi kontrolünde olduğunu sandığı bi dolu şeyin, artık onu kontrol etmeye, karanlık bir hapishaneye mahkum etmeye başladığını farkeden insan, yaşamaktan korkmaya başlar.

- Hata yapmaktan ölesiye korkanlar, bir o kadar da yaşamaktan korkarlar. Ve hata yapmaktan öylesine korkarlar ki, bu mükemmeliyetçilik tanrı ve tanrıçaları!; sırf bu yüzden, ne diledikleri gibi davranabilir, ne de yaşadıkları hayata adam gibi hakkını verebilirler.

- Yaşamını başkasının yönetmesine izin verenler, ruhunu, kişiliğini gönüllü olarak işgal ettirenler, en çok da yaşamaktan korkarlar.

- İnsanlığa bırakacak bir yaşam izi dahi oluşturamamış olanlar, tabi ki yaşamaktan korkarlar. Onlar için yaşamak, öylesine bir iştir çünkü. Yemek, içmek, uyumak gibi olağan ve sıradan...

- Yaşamında etkin olmaktan çok, edilgen olmayı seçenler, her işin kestirmresine kaçanlar, mecbur kalmadıkça, varlıkları, eylemleri başkaları tarafından farkedilsin de istemezler. Doğal olarak, yaşamaktan da korkarlar. 

Yani sözün özü, yaşamda kendi farkını oluşturamamış, varoluşsal anlamını tamamlayamamış, sağlam bir karekter ve yaşam stili ortaya koyamamış olanlar, hayata emek harcamayı, değer yaratmayı hep zul addedenler, bunu kendilerine yapılmış bir işkence sayanlar, yaşamdan da, yaşamın tüm süpriz ve belirsizliklerden de ölesiye korkar, yaşamları boyunca köşe bucak kaçarlar üstelik.

Bence insan, hayatını sonuna kadar yaşamalı; ölümüyse, yaşamın en büyük gerçeği görüp, yaşamıyla ölümü arasındaki zamanı, olabildiğine kaliteli hale getirmeye çalışmalı... Ötesi boş benim için.

Bence marifet, yaşamaktan ölesiye korkmak değil; yaşama ve süprizlerine yerine göre en ağır şekilde meydan okumak, yerine göreyse, haddini bilip, yeryüzünün en ağırbaşlı ruh halini takınabilmemektir.

Çünkü yüzyıllar öncesinden yankılanan o ölümsüz sesiyle ne demişti William Shakespare: " olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu." Ne güzel bir yaşam özeti değil mi bu? 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..