Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '08

 
Kategori
Dünya
 

Yaşamın sırrı

Yaşamın sırrı
 

Masmavi bir deniz, parıldayan bir güneş ve siz denizin ortasında küçük bir tekneyle gitmeye çalışıyorsunuz. Karadan ayrıldığınız yer belli, gideceğiniz yer de belli belki ama deniz ile siz iç içesiniz. Orada olup bitenler, sadece deniz ile sizin aranızda, suskunluğun bozulmamacasına ve sır tutarcasına. Deniz süt limanken, siz de mutlusunuzdur. Balık tutar, yüzer, eğlenir ve vakit geçirmeye çalışırsınız. Tekneyi temizler, yemek yapar, yelken tamir edersiniz. Gece olunca, ışıldayan mehtabın altında, yıldızları seyreder ve yakamozları anlamsızca izlersiniz. Hayallere dalarsınız. Tasasızsınızdır merak olsa da. Heyecan da vardır, yarın korkusuyla, ama o anı yaşarsınız hayasızca. Yaşamın engin sarhoşluğunda, ne aradığınız bir şey vardır ne de sorun teşkil edecek bir problem. Kederi ve üzüntünüzü cebinize koymuş, unutmuşunuzdur sanki çıkmayacakmışcasına.

Aniden çıkan fırtına, gök gürültüsü, çakan şimşekler, azgın dalgalar ve cebinizden çıkmaya çalışan keder ve üzüntü sizi sarar, yaralar. Sıkıntının geçeceğini bilirsiniz, bilirsinizde bir şey yapamazsınız yok olasıca fırtınaya karşı. Dalgalar bitmez, sallanır durursunuz. Denizin de biteceği yoktur. Boş ve sonsuz denizde yaşam mücadelesi verirsiniz. Kimseler de yoktur çevrede size yardım eli uzatacak, sadece koca bir gemi merakla izler sizi başarabilecek mi diye. Umursamaz gemidekiler asla sizi, sizin de onları umursamadığınız gibi. Düşünürsünüz o gemi de fırtına olmuyor mu diye, ama fırtına nedense sizi vuruyordur vurmazolasıca. Gemin kaptanı için yakarışta bulunsanız, sesiniz ulaşmaz, ulaşsa sonuç çıkmaz, çıksa size ulaşmaz. Fırtına biter. Yaralarınızı sararsınız gemidekileri düşünüp, biraz lanetlercesine biraz kibir ve gururla. Yardımsız başarabilmenin gururunu ve onurunu yaşadıkça, yaşayamayanların boş bakışından feyz alırsınız. Tecrübenize tecrübe katar, bilgiçliğinizle övünmeye başlarsınız. Coşkunuz sel olup akar, umudunuz yeşerir mahşerin dört atlısı gibi. Başka ufak teknelerle karşılaşır, kimini benimser kimini uzak tutarsınız. Bazen de tekneler birleşir, mutluluk olur parıldar, sevda kokar derinlerden.

Asıl hüzünlü olan karaya yaklaşmaktır cesaretsizce o eskimiş tekneyle. Coşkuyla gizlenen soylu erdemlik anıtı gibi dik olmaya çalışırsınız coşamasanız da. Ama kara görünmüştür siz istemeseniz de. Mavi biraz kararır, biraz soluklaşır gizlenerek. Siz mavinin mavi oluşunu hatırlamaya çalışırken, bir çok ufak tekne açılır engin denizlere.

 
Toplam blog
: 51
: 628
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Hayatı farklı gözle bakmayı seven, haksızlığa tahammül edemeyen, olaylara sessiz kalıp yerinde mü..