Yaslı bir ada "Yassıada"

Marmara denizinde Kınalıada'nın yaklaşık iki mil kadar arka tarafında yer alan bu ada, 750m. boyu,180m. eni olan bir kara parçasıdır. Bizans dönemindeki adı 'Plati'dir. Her iki ucunda bulunan askeri binaları ile bir hüzün abidesi gibi durmaktadır Marmara'nın ortasında.

1960 yılında Büyükada ilkokulu'nun 1.sınıfına giderken şahit olduğum 27 mayıs darbesi ve sonrasında gelişen olaylar içerisinde, radyolardan dinlediğimiz Yassıada duruşmaları ve sonuçları belleklerimizde derin izler bırakan anılardır.

Sonuçta, dönemin başbakan’ı Adnan Menderes ve ve iki bakanı idam edilmişlerdir.  O günden bu yana kafamdaki soruya hala cevap bulabilmiş değilim; neden ölüm cezasına çarptırıldılar, bunu hak edecek ne yapmışlardı? Otuz binden fazla insanın ölümünden mi sorumluydular, binlerce asker polis mi katletmişlerdi. Ülkemizi bölüp parçalamaya mı kalkmışlardı yoksa Atatürk devrim ve ilkelerini ortadan kaldırmaya mı yeltenmişlerdi? Oysa bugün, bu tür eylemleri yapanlar, Yassıada’dan daha konforlu adalarda ikamet ettirildikleri gibi ayrıca da af edilmeleri bile söz konusu olabiliyor hatta meclise girip siyaset de yapabiliyorlar heyhat.. Menderes’e isnat edilmiş olan suçları idrak ettikçe, günümüzde bunların ne kadar sıradan ve önemsiz olduklarını düşünüyor insan. Bu acı olay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kara leke olarak yerini almıştır. Zorlu ve Polatkan için de aynı düşünce ve duygular geçerlidir.

O döneme ait kayda geçmiş bir anı, oldukça ibret vericidir; Oğul Aydın Menderes, üniversiteden mezun olduktan sonra, dönemin sermayedarlarından biri ile ortak olarak şirket kurmak istemiş ve bu konuyu babasına açtığında aldığı cevap şöyle olmuştur; ‘’Ben başbakan olduğum sürece senin ticaretle uğraşman doğru olmaz, yapacağın işler daima şaibe altında kalır’’ bunun üzerine Aydın Menderes, yaşamını üniversitede öğretim görevlisi olarak sürdürmüş ve babasını şaibe altında bırakacak herhangi bir icraat yapmamıştır.

Ruh’ları şad olsun..