Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '13

 
Kategori
Blog
 

Yazarak umuda yolculuk etmek

Yazarak umuda yolculuk etmek
 

Bizi yarınlara, umutlarımıza ancak ve sadece düşünmek, okumak, yazmak ulaştıracak.


İnsan hayatının süresi, ilerleyen tıp bilimi ve yükselen yaşam standartlarımız sayesinde her geçen gün biraz daha artarken, buna paralel olarak, yaşadıkça bencilliği debreşen, sadece kendini düşünen, çoluk çocuk yapma, soyunu devam ettirme fikrinden bile hızla uzaklaşan insanoğlu için; birkaç ay sonra gireceğim 40.yaşımın çok da büyük bir önemi olmasa gerek.

Belki de yaşam, 40 yaşında başlıyordur. Ne dersiniz? Hayatla ilgili tüm acemiliklerini bir yana atmış, hafiften demlenme moduna geçen insan; daha bir farkına vararak, daha bir hakkını vererek sürdürmek ister yaşamını... Öyle değil mi?

40 yaşına gelmekte olan bir adam olarak çok net bir biçimde farkındayım ki, inandığım yaşam prensipleri, hayat önceliklerim, insanlara ve olaylara bakış ve davranış biçimim, beni asla çok zengin bir adam etmeyecek. Şimdiye kadar milim şaşmadan izlemeye çalıştığım yaşam yolum; beni asla sınırsız bir maddi gücün, limiti olmayan parasal bir kuvvetin, iktidarın, ihtişamın sahibi yapmayacak.

Bütün bunları herkesten çok daha iyi bilmeme karşın, param olsa çok daha kolay ulaşabileceğimi bildiğim hiçbir hedefimden, hiçbir hayalimden vazgeçmedim. Son nefesime kadar vazgeçmeyeceğim.

Çok iyi biliyorum ki, düşüncelerimi kitleselleştirmek, yurdumun, dünyanın dünü, bugünü ve yarınıyla ilgili söz söyleyebilmek için, en sağlam ve en kestirme yolum, yazarak derdimi anlatmaktır.

Bir masanın başında sadece kendinin duyacağı bir sesle kendi kendine konuşan bir yarı deli olmaktan insanı; ancak etkin bir biçimde yazabilme yeteneği ve gücü kurtarır.

Yaşamımın kalanını okumaya, düşünmeye, yazmaya, anlamaya, anlatmaya ayırabilecek kadar ideal bir ekonomik gücün sahibi olamasam da bugüne kadar; en azından bugün için; Milliyet Blog sayesinde, sayıları şimdilik ancak binlerle ifade edilebilecek birileri, sevgili okurlarım biliyor ki, Milliyet Blog'ta Gülen Adam adlı sayfada Cem Beraat Çamsarı adıyla yazan bir adam var.

Bugünkü ekonomik ve sosyal şartlarım gereği, şimdilik ülkem adına yüksek siyaset yapmam çok mümkün olmasa da, çok da mümkünmüş gibi gözükmese de... Yine Milliyet Blog ve bana yazarlık  yolunu açan emektarlarının, görünmez kahramanlarımızın yardımıyla Türk Siyaseti'ne, Dünya Siyaseti'ne ilişkin tüm düşüncelerimi en cüretkar, en korkusuz biçimde dile getirmeye çalışıyorum.

Gönül ister ki, ülkemin siyasi iklimi, özgürlük algısı, anlayışı, ortamı çok daha gelişmiş, çok daha olgunlaşmış olsun. Ve söylenmedik bir sözümüz, bir düşüncemiz kalmasın. Herkes eteğindeki taşı canının istediği yere dökebilsin. Ülkemin içinde bulunduğu malum şartlar yüzünden, her düşüncemizi yazıp söyleyemesek de, Milliyet Blog sayesinde, gücümün yettiği, sesimin duyulduğu ülkemin en ücra, en kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerine de bir şeyler söyleme, bir şeyler anlatma çabasındayım. Gün ola, harman ola diyelim...

Vatanımın tüm zamanları ve unsurlarıyla ilgili bütün düşüncelerimi alınabilecek ne kadar kişisel risk varsa alarak, o risklere katlanmak pahasına bile olsa, doğru bildiğimi dosdoğru söyleme, anlatma kararlılık ve azmindeyim.

Gönül ister ki, 2,5 yıldır burada sürdürmüş olduğum yazabilme çabam, iyi bir yazar olabilme idealim, gün olsun, meyvesini versin. Velev ki, tüm çabam ve ideallerime rağmen, yaşam şansım, kaderim, düşünsel ve yazınsal yeteneklerim beni hiçbir yere taşımaya yetmese bile...

Benim için Milliyet Blog'ta yazmak; yazarak umuda yolculuk etmektir. Bugün, bu akşam burada bu satırları okuyanlar, belki de çok uzak olmayan bir gelecekte yüzbinlrce satan kitaplarıma, yıllarca sürecek televizyon programlarıma şahidlik edecekler. Ya da hiçbir şey olmayacak. Ve yazdığım şu satırlar, hayalperest bir yazarın dozunu kaçırmış romantikliğinin sonsuz şahidi olacaklar.

Ama öyle, ama böyle... Bildiğim bir tek şey varsa... O da Milliyet Blog'ta yazarak, kendi umutlarıma  yolculuk ettiğimdir. Her ne kadar düşlerimin hiçbir sınır olmasa da... İnsanları anladığım kadar, onlar tarafından anlaşıldığım kadar şansım olduğunun, kaderimin izin verdiği yere kadar gidebileceğimin de bilincindeyim.

Her ne olursa olsun, bu kadarlığına bile olsa, bugün bu yolculuğu yapmama izin verenlere, düşüncelerimi insanımla buluşturmama vesile olanlara sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım. Yazdıklarıyla, düşünceleriyle, yüz yüze, telefonda ya da sadece burada yazı arkadaşım olan herkese beni zenginleştirdikleri için gönül dolusu sevgi ve saygılarımı suınuyorum.

Eğer bir gün, yazarak umutlarıma yolculuk etme çabam, karşılığını bulur da, ama az, ama çok Türkiye'nin saygın düşünce kaynaklarından, yazı emektarlarından biri olabilirsem; bu elbette ki, bundan 2, 5 yıl önce burada başladığım yazı yolculuğum, yazı ve düşünce arkadaşlarım sayesinde olacaktır.

O günler geldiğinde, ne geldiğim yeri, ne geçmişimi, ne de çok önemsediğim, düşünce ocağım saydığım Milliyet Blog sayesinde kaydettiğim gelişmeyi, içinden geçmekte olduğum yazı ve yazarlık süreçlerini unutacağım.

İşte size Gülen Adam sözü... Yazarak umutlarıma ulaşma yolculuğum sürdüğü sürece, gerek sizler gerek Milliyet Blog tam da yaşamımın içinde, ömrümün sonuna kadar süreceğini düşündüğüm yazı serüvenimin hep baş köşesinde olacak.

Bizde bir söz vardır. Bilmem siz de bilr misiniz o sözü? " Aslını inkar eden haramzadedir! " derler bizde. Olur da azıcık hatırı sayılır, sözü dinlenir, yazdıkları okunur bir adam, bir yazar olursam; aslan payını daima Milliyet Blog'a vereceğim.

Zaman zaman çok kızıyor olsam da... Bana bunca imkanı sağlayanlara asla nankörlük edemem. Nankörlük mayam da yok çünkü. Her yazdığımda herkes için adaleti ararken, yazdığım kuruma adaletsizlik yaparsam, başkasını bilmem ama; bu bana hiç yakışmaz doğrusu...

Çünkü bazen inanılmaz dellenip, çileden çıkıyor olsam da... Biliyorum ki, başka Milliyet Blog yok! Beni, bizi, hepimizi bir yerlere getirecekse, bu ancak ve sadece Milliyet Blog olacak. Kabul etsek de, etmesek de bu böyle...

Ne demişti atalarımız? : " Yiğidi öldür, hakkını ver! " Hatırla...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..