Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

24 Aralık '06

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yazılarımla ilgili...

Yazılarımla ilgili...
 

Yazılarımla ilgili yaygınlaşan yanlış anlamalar nedeniyle bir başlık altında açıklama yapma gereği hissettim. Her şeyden önce şunu söylemeliyim; yazdığım her cümle bir diğer cümleyi taşır. Ancak, bahsettiğim konular içinde bazen lokal-sınırlı göndermeler içeren cümleler de vardır. Bu tür yazma nedenim Türkçe’nin öncelikle "gizem dili "olduğunu vurgulama adınadır. Kaldı ki günlük yaşamda kullandığımız kelimelerin çoğu zaman anlamlarını veya değerlerini bulmadığı da bir gerçektir. Kelimeler yangına dökülen su gibidir. Eğer uygun yere suyu boşaltamazsanız yangın sönmediği gibi alevler çoğalabilir. Elinizdeki kovayı alevlerin üzerine serptiğinizde damlacıklara ayrılır ve etkisizleşir. Kelimeler de öyledir benim için. Doğru yerde ve doğru zamanda kullanıldığında ortaya çıkan cümle istenilen anlama ulaşır. Cümleler de kelimeler gibidir. Cümle tüm kelimelerin uygun birlikteliğinde en istenilen anlama ulaşınca paragrafa gelir sıra. Ardından yazının bütünü.

Diyelim ki markete alışverişe gittiniz. Almak istediklerinizin listesini yaptınız ama eve döndüğünüzde çok farklı şeylerde almış olduğunuzu görebilirsiniz. Yazı bütünlüğü için yazmaya başladığınızda bu gibi tehlikeler vardır. O yüzden anlatılmak istenen “bir konunun” olması, okuyucunun aklını karıştırmaz ve verici kalır. Yazılarımda ise “ anlam bütünlüğünün bozulduğunu ” düşünmenizin yoğunlaştığını görünce kendimi anlatma gereği duydum.

Konu başlıklı yazılarım bir bütünü içerir. Örneğin felsefe başlıklı yazılarım devam eden bir dairenin yürüyen parçalarıdır. Son yazımla örnekleme yaparsam; damlalar konusunun önceki yazılarımın devam eden bir parçası olduğu görülür. Objelerin neyi anlatmak istediğinden çok benim neyi anlatmak istediğim önemlidir. Yazdıklarıma yeniden dönüp çoğaltmalara girmeyi düşünüyorum.

Yazarken simgesel ifadeler kullanmayı seviyorum.Kişiler arasındaki diyaloglarda, "şu bunu söyledi" yerine,okuyucunun kimin konuştuğunu hissetmesini,anlamasını beklerim.Bazen bu konuşan kişinin son cümlesinde hatta son kelimesinde saklı olabilir.Bunun şu avantajı olacaktır;kısa bir yazı da bile çok fazla konuyu anlatma şansı verecektir.

Gündemin hızla akıp değiştiği ülkemizde ayrıntıları yakalamak bir çok sorunun yanıtını bulmamıza yardımcıdır.Gazetelerde küçük ve kenara itilmiş yazılardan, daha sonraları dünyayı çok yakından ilgilendiren, manşetlere taşınan birçok yazı anımsıyorum.

Yazılarımdaki hedeflerim:

1)Öncelikle kendimi geliştirmek ve keyif almak.

2)Beni etki altına alan günlük veya daha genel konularda anlatmak istediklerimi atlamadan yazma isteğim.

3)Okuyucunun, yavaş okuyarak kendi için geçen zamanın farkına varmasını ve bunu yaparken de biraz beyin egzersizine çağırmayı da seviyorum.Hızlı okuma konusunda önyargılı değilim ancak şiir,felsefe içeren yazıların yavaş okunması gerekliliğine inanırım.Örneğin "bodlerin"(kişileri okuduğu gibi yazmasını da seviyorum) toplasınız 150 tane şiiri vardır ama tüm batının en büyük şairi kabul edilir.Bence yunus dünyanın en büyük şairidir ve yine yavaş okunmayı gerektirir.Ama diyelimki savaş ve barışı okuyacaksanız hızlı okuyabilirsiniz diye düşünüyorum.

4)Bir ürpetiyi yazmaya başladığınızda "tüylerinizin diken diken" olduğu anları anlatmak içinizden geçebilir.Halbuki doğada ürperti sürekli- devingen yaşanmaktadır.Aşk da başlagıçta "ürpertidir":Tüm duyuların uyandığı bir keyif anıdır.Ama bir arkadaşın elindeki ince kılıçla tüm blog sayfasını ortadan kesmesinden sonra "suya yazmanın" kötü bir fikir olmayacağı geldi aklıma.Ebru sanatını da çok sevdiğimdien böyle bir yazı çıktı sonuçta.Yaşam bir çağrışım ve çağırmalarla yüklüdir.Sizin algınız nedenli açıksa o denli veri elde ediyorsunuz.Ben iyi ve güzel tarafından bakmaya çalışırım herşeye.Ama yaşamında acımasız olduğunu unutmam.

5)Her kelimeyi –imla hatası yapmamışsam-cümle içinde özenle yerleştirmeye çalışırım.Kelimeler cümleyi tamamladığında paragrafında aynı etki içinde olmasına özen gösteririm.Yıldız koyduğum yazılarda ise anlam bütünlüğü yine vardır.Ferasetin oluşması için de okuyucunun azıcık çaba içinde olmasını beklerim.Çünkü ben sizlerin yazılarını okurken, yazılarınıza veriyorum kendimi.

6)Sanal anlamdaki kahramanlar ise-adam ve kadın,usta gibi-anlatmak istediklerimi renklendirmek adınadır.


7)Cümlelerin okunuşu ile ilgili kaygım ise sizin vereceğiniz sesinizdeki tonlama ile anlam taşır.

Örneğin;”bebek,anne karnındaki güveni..”diye başlayan cümleyi;”bebeğin anne karnındaki güvenli…”diye de yazabilirim ama güvenli ve güveni arasındaki farkın anlamına vurgu vermek isterim.”Güveni” dediğinizde anne ve bebek arasındaki ortak ilişkiden söz ederim.Ama “güvenli” dediğinizde “anne karnını kullanan bebek” gibi bir anlam ortaya çıkar.

Sırası gelmişken ek yapayım.O paragrafta “yaprak üzerinde dinlenmek için durduğunda” olacak bir bölüm vardı.Yayına girdikten sonra içimden, “okuyucu düzeltir” dedim.

Su, tepeden aşağı doğru akarken mutlaka en uygun yolu bulacaktır.Ama siz, biraz kürekle düzeltmeler yaparak istediğiniz yerden suyu aşağıya indirebilirsiniz.

Son bir örnekleme adına yine bir yazımda "adam ve kadın arasında hüzünlü bir ayrılık öncesi yaşanan dramdan" söz ettikten sonra araya üç yıldız koyup bana hüznün en çağrışım yaptığı ve son günlerde çokca artan “gençlerde intihar” olayını da eklemek istedim.Ama daha sonra aradaki yıldızlar kalkınca anlam karıştı gibi oldu.Her nöbetimde en az bir intihar vakası ve şakacıktan yapılmayan, bir kısmının da ölümle sonlandığı vakaların artmasından duyduğum kaygı nedeniyle yazdım o paragrafı.15-20 yaş arasında yaygın olması olayın ne denli ciddi olduğunun göstergesi.Belki sizin için “incir çekirdeğini doldurmayan” bir ayrılık nedeniyle yapıyorlar bunu gençler.Ceplerinden çıkan veda mektuplarında yazanlardan bahsediyorum.İşte öyle bir ayrılık anlattığınızda çağrışımınıza da kulak veriyorsunuz.Bu, hem okuyucuya bir uyarı, hem de ayrı bir yazıyla kelime çöplüğünü engelliyor.

Ayrıntıları,yaşamın içine gizlenmiş mutlulukları,renkleri,keyifleri bilmek istemem nasıl doğalsa;acı,nefret,kötü gibi kavramları da bilmek isterim.Söylemek istediklerim bunlardır.

Kendinize çok iyi bakın.

Yeni yıl yazısında buluşmak üzere...

Sağlıcakla kalın.

not:Yıl biticek, ben hala yeni yıl yazısında buluşmak üzere diyeceğim heraldeJ))

not:Milliyet blogta yazılanları isteyen abartır, isteyen çerezler,isteyen okur.Özgürlük de budur.

resim, http://www.ebrusanati.com/ sitesinden

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..