YAZILI VE GÖRSEL BASINDA HADİSE'Yİ OLUMSUZ ELEŞTİRENLERE DUYURULUR

Günlerdir Hadise hakkındaki tüm eleştirileri sabırla ve büyük bir saygıyla okuyorum. Fakat merak ediyorum. Ne de meraklıyız eleştirmeye, hele de olumsuz. Her kafadan bir ses çıkıyor. Yazmamak için direndim.Ta ki; Dün televizyon kanalları arasında gezerken bir programda da rastladım hala tartışılıyordu; kırmızı iyiymiş de, elbise dansöz işiymiş, yok kırmızı değil de başka bir renk olsaymış, kilolu göstermiş, sahneye yakışıyormuş da…… sonu gelmeyen yorumlar. Ana haber bültenlerinde sokak röportajları yapılıyor; yok elbise nasılmış ta performansı iyi miymiş.

Her gün gazetelerde, görsel basında bir sürü yıkıcı eleştiri.

Türkiye moda akımlarının öncüsüymüş de benim mi haberim yokmuş? Herkesin diyeceği bir söz var.

İyi de neden bunlar yapıcı değil de hep yıkıcı?

Elbette fikirlerinizi özgürce söylemelisiniz.

Kimse buna bir şey demiyor ki ama bir şeyler söylerken de birazcık özen…

Kendimi bir an onun yerine koydum; 20 ‘ye yakın elbise modeli gelmiş ve denilen doğruysa ben bunu seçmişim. O elbiseyi beğenmişim, onun içinde kendimi daha iyi hissedeceğime karar vermişim. Her gün olumsuz eleştiriler alıyorum ve motivasyonum düşüyor.

Muhtemelen onun ki de düşüyordur.

Hatırlatırım, yarışma daha bitmedi.

Artık bırakın bu yorumları yok sesi iyi değilmiş. Vokaller bastırmış kotla olsa daha iyiydi, performansı kötüymüş. Kotla çıktığında da bir sürü eleştiri gelmişti.

Eee siz ülke ülke dolaştırdınız kızı, reklam yaptınız. Yorulmuştur.

Kurunca çalışan oyuncak bebeklerden değil ki ……

Tamam, haklı olduğunuz birçok konu olabilir. Eleştirerek varlığınızı da sürdürüyor olabilirsiniz.

Madem öyle yarı finalde Hadise kırmızı bir elbiseyle çıkacak arka fondaki ışık süzmelerini değiştirin diye teknik ekip uyarılmış ama gelin görün ki yer gök kırmızı idi.

Hatırlarsınız; bir ressam çırağı ustasından alacağı eğitimleri tamamlamış ve son resmini yaparak ondan resmini değerlendirmesini istemiş.

Ustası da sen artık ressamsın; senin resmini halk değerlendirecek diyerek, şehrin en kalabalık meydanına resmini koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı işareti koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.

Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki çarpı işaretlerinden resim gözükmüyor. Çok üzülmüş. Tüm emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvarmış.

Resmi hocasına götürmüş; Ressam üzülmemesi gerektiğini resme devam etmesini istemiş. Resim yeniden yapılmış ve hocasına tekrar gitmiş.
Ressam aynı meydana resmi tekrar koymasını ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte... Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.

Öğrenci birkaç gün sonra resme baktığında resme hiç dokunulmadığını görmüş. Çok sevinmiş ve koşarak hocasına gitmiş.

Hocası şöyle demiş; Sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşabileceğini gördün...Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı...

Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı.

Usta olman yetmez, bilge de olmalısın Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.

Onlara göre emeğinin hiç değeri yoktur. Sakin emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.

Sonuç;

Yarışma henüz bitmedi ve her ne olursa olsun kimsenin emeğe saygısızlık yapmaması ve motivasyon düşürücü, yıpratıcı, yıkıcı eleştirilerden uzak durması gerekiyor.

Konusunda Uzmanların da; görüşlerini açıklayacağı doğru zamanı beklemelerini yarışma bittikten sonra eleştirip, gerekli düzeltmelerin ya da olması gerekenleri seneye kulağa küpe yapalım diyorum.

BOL ŞANS HADİSE