Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

abuzer ramazan KARALAR

http://blog.milliyet.com.tr/abuzerce

10 Temmuz '14

 
Kategori
TV Programları
 

Yemek programları ve Biz

Günümüzde yemek programları hız kesmeden ulusal ve yerel her kanalda maşallah alabildiğine yapılmaktadır. Bunların içerisinde, elbette “iyisi ve kötüsü vardır” diye sınıflandıramayız; ancak öyle programlara şahit oluyoruz ki “dünya mutfağından lezzetler vereceğiz” derken, damak tadımıza ve göz zevkimize aykırı yemek tarifleri bile veriyorlar.

Önceleri bir iki kanalda sunulan bu tür programlar, şimdi her kanalda karşımıza çıkmaktadır. Yöresel yemeklerimizden tutun da, Avrupa’nın içine şarap dökülerek terbiye edilen ve tatlandırılan yemek tariflerini bile veriyorlar.

Yine bazı kanallar, işi daha da ileri götürmekten kendilerini alamıyorlar. Programlarında, halkımızın alım gücü, hayat pahalılığı ve damak tadı düşünülmeden, olmadık yemekler yapılmakta, tarifler verilmektedir.

Peki, bu verilen tariflerin ne kadarını halkımız yapabiliyor ve yiyebiliyor. Bunu düşünen yok, “yemek tarifi ve programı yapalım da ne olursa olsun” denmekte.

Yapılan bir yemek tarifi ve programı, halkın belli kesimlerine hitap ediyorsa ve yapılan yemeği, ancak belli kesimler yiyebilecekse, bu programın amacı ve mesajı ne olabilir ki.

Ülkemiz nüfusunun büyük bölümü, açlık sınırının altında maaş alıyor ve asgari ücretle, emekli maaşıyla kıt kanaat geçinip çalışmıyor mu?

Bu ülkede, halen refah düzeyi üst seviyelere çıkmak için uğraşılmıyor mu?

Bu ülkede, halen ücret adaletsizliği yaşanmıyor mu?

Bu ülkede, alım gücü bu denli düşük iken, yemek programlarında belki de birçoğumuzun görmediği, tadını bilmediği tariflerin verilip, yapılmasındaki amaç ne?

Mübarek Ramazan ayında, fakir- fukara karnını doyurmak için, yemek bulamazken; her kanalda türlü türlü yemek tariflerinin verilip, canlı canlı yayınlar da yemek yapılmasındaki maksat ne?

Ekranlarda boy boy kuzuları fırınlayıp, lop lop yutanlardaki amaç ne?

Sözümüz tüm yemek programları için değil elbette. Bu programlardan bazıları yöresel lezzetlerimizi, Osmanlı mutfağını ve unutulmaya yüz tutmuş yemeklerimizi anlatmakta ve unutulmaya yüz tutmuş kültürümüze katkı sunmaktadır elbet.

Bu tarz programlara, zaten tek söz edemeyiz; amma velakin halkın alım gücünün üstünde yemek tarifi veren, hatta içine şaraplar konulan yemeklerle dünya mutfağı örneği veren programlara da sormadan edemiyoruz, “kime bu hizmet” diye?

Şu Ramazan ayında, millet sıcaktan bunalmış vaziyette orucunu tutmaya azimle özen gösterirken, bu kadar yemek programı olması, günün hemen hemen her saatinde yayın yapılması doğru mu?

Sizce de özelikle Ramazan ayında bu tür programların artması bir tesadüf mü?

Bu tür programları kaçımız seyrediyor, göz görür, gönül çeker, kaçımız karşısında yutkunuyor, kaçımızın canı çekiyor?

Fakir-fukaranın, çoluk-çocuğu bu programları izleyip, oradaki yemekten canı çekince, anne-babasına ne diyor, anne-baba çocuğuna o yemekten yapamayınca,  alamayınca ne diyor, düşündünüz mü?

Sizce de nefsanî duygularımızla oynanmıyor mu?

Hani bir zamanlar yemek çadırı kurulurdu, fakir-fukara, yoksul vatandaş, evinde yemeği olmayanlar gelip alsın ya da yesinler, karınlarını doyursunlar diye.

Sonra, bir baktık ki amaç iftar çadırı değilmiş, bu iftar çadırları zenginlerin, siyasilerin gövde gösterisi yaptıkları alanlarmış.

Fakir-fukarayı doyurmak, öyle çadırla veya TV’ de yemek programı yapmakla olmaz.

Hizmeti Allah için yapacaksın ve unutacaksın. Menfaat ya da karşılık beklemeden, güler yüzle, temiz kalple.  

 
Toplam blog
: 12
: 335
Kayıt tarihi
: 08.04.13
 
 

1966 yılında Adıyamanda doğdum, yaklaşık olarak 20 yıldır tiyatro ile amatörce uğraşmaktayım.. 2 ..