Yeni aldığım fotoğraf makinası sorunlu çıkınca...

Geçtiğimiz bayramda İnebolu’dayken, küçük fotoğraf makinamı kırmıştım. Tamamen kendi hatam olduğu için ve de ciddi bir kırık olduğu için servise bile götürmeye gerek duymadım. Birkaç ay önce aldığım makinanın ömrü o kadarmış dedim.

Ekim ayının ilk günlerinden sonraki 5 hafta boyunca süren, başrolünde bir fotoğraf makinası olan bir öykü anlatacağım, yaşanmış bir öykü. Öykünün bu 5 haftaya dağılmış 6 gününü siz de öğreneceksiniz.

1. GÜN

Ankara’ya dönünce aynı modelden almak üzere, kırılan fotoğraf makinamı da aldığım teknoloji mağazasına gittim. Aynı model alacaktım, çünkü kullandığım modelden çok memnundum. Orada bakarken aynı makinanın bir üst modelinin gördüm, daha yüksek çözünürlüğü vardı ve fiyatı da makul bulunca onu aldım.

12 megapixel çözünürlüğü olan, cebimde taşıyabileceğim bir fotoğraf makinam olmuştu ve özel bir çekim gerekmediği sürece büyük makinayı yanıma almama gerek kalmayacaktı.

Fotoğraf makinasını önce iç mekanda flaşla kullandım ve güzel fotoğraflar çektim. Birkaç gün sonra dışarıda çektiğim fotoğraf ve videoları bilgisayarda incelerken üzerinde çizgiler farkettim. O fotoğraflara ve dışarıda çekilen diğer fotoğraflara baktığımda çok daha ciddi sorun olan fotoğraflar olduğunu gördüm. Videolarda da benzer sorunlar vardı. Fotoğrafların üzerinde değişik renklerde dik çizgiler vardı. Objektifte, CCD’de veya yazılımda sorun olabilirdi.

2. GÜN

Hemen o gün akşam mağazanın müşteri hizmetlerine gittim ve sorunlu fotoğraflardan birinin baskısını gösterdim. Hem satın aldığım reyonda hem de müşteri hizmetlerinde konuştuğum her kişi fotoğraf makinasında bir üretim hatası olduğu konusunda hemfikirdi. Ancak bu kararın verilmesi için servise gitmesinde başka çare yoktu. Bunun için de faturasıyla, aksesuar ve ürünün kutusuyla başvurmam gerektiğini söylediler.

3. GÜN

Ertesi gün faturasıyla birlikte müşteri hizmetlerin başvurdum. Kutuyu saklamıştım ancak içindeki karton bölmeleri ilk açtığımda atmıştım. Görüştüğüm görevli, kutunun açılırken yırtılmış olmasına birşey demeye kalktı ama o fırsatı vermedim. Çünkü güvenlik etiketi o kadar sağlamdı ki, yırtmadan açamadığımı anlattım. Müşterilere böyle uyarılar yapmamaları gerektiğini kibarca anımsattım. Herşeyi kutunun içine doldurup teslim ettim.

4. GÜN

Sonraki günlerde gelişmelerden SMS ile haberdar edildim. Servise ulaştığında ve orada beklerken mesajlar geldi. 3 hafta sonra “ürününüzü teslim alabilirsiniz” mesajı gelince yenisini vereceklerini varsayarak teslim ettiğim yere gittim.

Aldığım haber kötüydü ve fotoğraf makinasında bir sorun bulamadıklarını o nedenle bu şekilde teslim edeceklerini söylediler. Ben de 3 gün kullandığım ve sorunlu olduğundan emin olduğun bir ürünü teslim alamayacağımı söyleyerek reddettim. Daha yetkili görevlilerle görüştüm. Yanındaki USB bellekte o makinayla çektiğim sorunlu fotoğraflar vardı. Onları bilgisayarda inceledik. Herşey açıktı. Yeniden servise gitmesi konusunda anlaştık ve oradan ayrıldım.

5. GÜN

Aradan iki gün geçtikten sonra bir Cumartesi sabahı telefonuma gelen mesajın sesiyle uyandım. Gelen mesaj “ürününüz teslime hazır” diyordu. Cumartesi müşteri hizmetlerinin çok kalabalık olacağı varsayımıyla hemen bir taksiye binip gittim. Erken gitmekle iyi bir karar verdiğimi benden sonra biriken kalabalığı görünce anladım.

Öykünün en sevimsiz haberini o sırada aldım. Meğerse gelen otomatik SMS stok izlenmesindeki kayıt atlanması gibi bir nedenle yanlışlıkla gelmiş, yani o sırada servise gönderilmek için kargoyu bekliyormuş.

Görevli çok zor durumda kalmıştı, defalarca özür diledi. Benim onunla bir sorunum yoktu, o sırada mağazada en yetkili kişi kimse onunla görüşmek istediğimi söylediğimde yardımcı oldular. Bir müdür yardımcısı ile görüştük. O da duruma üzülmüştü. Sorunu anlatıp, fotoğrafları gösterdiğimde makinayı almamakta direnmeme hak verdi. Hatadan dolayı özür diledi ve oradan ayrıldım.

6. GÜN

Sonraki günlerde gelişmeler SMS ile bildirilmeye devam etti. İki hafta kadar sonra beklediğim mesaj geldi: “Ürününüz teslime hazır”... Ertesi gün teslim almaya giderken yenisiyle değiştireceklerine emindim. Yanılmadım. Müşteri servisinde yeni fotoğraf makinasını almak üzere dijital reyonuna gitmemi istediler. Aynı marka, aynı model ve aynı renk bir fotoğraf makinasını orijinal kutusunda verdiler.

Kasada işlemleri yaparken kutunun açılması gerekti, o sırada üç kişi kapağa yapışık olan güvenlik etiketine karşı bir savaş verdiler ve benim daha önce yırttığım kutudakine göre daha çok yıpratarak kutuyu açtılar. O zaman ilk teslim sırasındaki kutunun yırtılmış olmasından kaynaklanan tartışmamızı anlattım ve “demek ki, kutuyu yırtmadan açmak o kadar kolay değilmiş” dedim.

FİNAL

Öykü mutlu sonla bitti. Fotoğraf makinası sapasağlam çalışıyor, belki de şimdilik. Bir sorun görürsem hemen aynı yerde olurum.

Tek kaybım, 5 hafta boyunca yanımda kolay taşıyacağım makinam olmadığı için ağır bir fotoğraf makinasını yanımda taşımak zorunda kalmamdı.

Beş hafta boyunca bu alışveriş ve sonrasında 6 kez gitmek zorunda kalmam can sıkıcıydı. Her gidişin bir de dönüşü vardı. Bu süre boyunca görüşme yaptığım tüm çalışanlar görevlerini düzgünce yapıyorlardı, kibarlardı, gerçekten yardımcı olmaya çalıştıkları belli oluyordu.

Aldığım gün dolar oldukça düşük olduğu için 500 YTL’ye aldığım makina o sırada dolardaki büyük artışlarda 700 YTL’ye kadar çıktı, sonra eski fiyata yaklaştı.

Bu öyküyü paylaştım. Bir tüketici hakkını aradığında biraz geç de olsa mutlaka kazanıyor. Hakkımı savunup, kazandım, artık iyi bir tüketici olarak övünüyorum.

Blognot: Fotoğraf makinasının markasını ve teknoloji mağazasının adını özellikle yazmadım. Olumsuz bir durum olmasa da bu bilgilerin açıklanmamasının daha doğru olacağını düşündüm.

Ankara, 20 Kasım 2008