Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '11

 
Kategori
Mizah
 

Yeni Anayasa ha... Beni çağırıyorsunuz ama...

Yeni Anayasa ha... Beni çağırıyorsunuz ama...
 

TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek davet üzerine davet yapıyor, “Gelin ey millet bu yeni Anayasa’yı birlikte yapalım…” mealinde demeçler verip duruyor. Sivil bir Anayasa olacak ya, ondan dolayı, ne kadar sivil işsiz güçsüz adam varsa, Meclis’e gelecek ve yeni Büyük Sivil Anayasa’nın yapımına yardım edecek. Tabii öyle değil. Söylenen, “bize yazın, düşüncelerinizi, önerilerinizi bildirin…” demek istiyorlar. Herkese, herkese… bütün sivil toplum örgütlerine, ve bütün vatandaşlara haber salıyorlar… “Gelin, Anayasa’yı birlikte yapalım..!”

Kolay mı!  Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Meclis’in önüne toplansınlar, al takke ver külah bir Anayasa yapalım ki, dünyaya şan olsun… İşte “DOĞRUDAN DEMOKRASİ” diye ben ona derim… Ama kolay mı?

Allahaşkına, Anayasa yapmaktan  ben ne anlarım, sen ne anlarsın, kahvedeki vatandaş ne anlar..! Biz yaptık mı? İşiniz zordur… Öyle idam cezaları koyarız ki… Buna Dersimliler bile şaşar… Neyse şimdi beni kötü kötü  söyletmeyin…

Ama fena düşünce de değil… Madem ki çağırıyorlar, davet üzerine davet yapıyorlar… Ehh Meclis içinde bize de bir yer bulsunlar… Nasıl olsa kuru fasulye pilav o çatı altında bulunanlara beleşten daha pahalı, bir müddet yer içer, epey bir ukalalık eder… Ondan sonra vazifeyi AKP’ye devreder gideriz… (Zaten olacağı bu.. Ne zannettiniz!)

Bilindiği gibi Hukuk’un her bir boyutu ayrı bir uzmanlık dalıdır. Hukuk’un içinde Ceza Hukuku; Borçlar Hukuku; Ticaret Hukuku.. Medenî Hukuk, Devletler Özel Hukuku, Medenî Usûl Hukuku, İcra ve İflas Hukuku; Aile Hukuku, Miras Hukuku, Eşya Hukuku; Anayasa Hukuku; İdari Hukuk ; Vergi Hukuku… vs… gibi dalları var oğlu var… Ve bu dallardan birisine mensup olan hukukçu, diğer dallar hakkında kolay kolay konuşmaz… Tıpkı, bir Kulak, Boğaz Uzmanının; Göz hakkında meslektaşlarını incitecek hiçbir şey söylememesi gibi… Birbirlerinin alanından kaçarlar ve hemen işi  kendi uzmanına  devrederler…

İmdi, işler bu kadar uzmanlaşmışken… Ve ülkemizde o kadar çok “Anayasa Hukukçu” su varken, biz sivil vatandaşlara laf söylemek, ayıp olur… Yani bize çok laf düşmez… Benim bir Anayasa yapım sürecine girmem, tıpkı bir Kalp Ameliyatına girmem gibidir.. Allah hastaya yardım etsin…

Dünyada uzmanlıklar gittikçe artıyor… Herkesin kendine göre bir alanı var, o alanın dışında bir alanda laf söylemek, eşeğe gazel söylemek gibidir… Adama gülerler…

Yani TBMM’nin çatısı altında ben kalkmışım, diyorum ki… “Yeni Anayasa’da gazetecilere hapis cezası olmasın…” desem kim dinler… “15 yaşından çocuklar hapishaneye konmasın…” desem kim anlar… Konuşurum konuşurum… Boşuna… Oradan biri kalkar, “Vatandaş konuşuyorsun, konuşuyorsun ama sen boşuna konuşuyorsun… En iyisi sen git , Meclis Lokantasına otur… Orada Tas-kebabı , pilav  ye, karnını doyur… Bu işlere de fazla karışma…” Demezler mi?  İşte o zaman haklı bir şey söylemiş olurlar… Yahu ben ne anlarım, Anayasa’dan, Babayasa’dan… Bizim hazırlayacağımız Anayasa, aslında Anayasa’dan çok Babayasa olur… Onu da kimse beğenmez… Valla topla, tüfekle kovalarlar o yüce Meclis’ten bizi…

Anayasa yapmaktan amaç nedir? Millete hürriyetlerini geri vermek ; insanlarımızın açta açıkta kalmasına engel olmaktır… Hangi Anayasa bunu becerebilir? Bunu becerebilecek olan insanların iradesidir. İnsanların öz iradesi kaldı mı ki? İnsanlar neye göre oy veriyorlar, bir kere bu araştırılmalıdır. Siz Anayasa’ya ne koyarsanız koyun… İsterseniz Hilafet’i koyun, milletin huzuruna gittiğiniz zaman böyle bir Anayasa  geçer mi, geçmez mi?  “Şartlara bağlı …”diyeceksiniz. Evet ama biraz da kişilere bağlı… İnsanlar artık, kişilerin eteklerine tutunmuşlar öyle yürüyorlar.

Sayın Çiçek, tekrar tekrar davet ediyorsunuz ama… Vazgeçin… Ben gelirsem işleri daha da karmaşık hale getiririm , lütfen bilmiş olun… Benim hukuk bilgim ne olacak… Biz, taaa  “Roma Hukuku”nda kaldık… “Şeriat Nizamı”na bile gelemedik… Bizim bilgimiz o kadar … O kadar bilgiyle ancak, Doğu Roma’nın merkezi İstanbul’da belki hükmümüz yürür… Türkiye Cumhuriyeti’nin payıtahtı’nda değil…

Siz yine, lütfen, bütün bildiğiniz  büyük Anayasa Hukuk”çularını çağırın… Siz en iyisi meseleyi Burhan Kuzu’ya havale edin (zaten öyle mi ne?) o işini bilir. Allem kallem eder , bu kez yumurtayı yemeden , Anayasa’yı çıkarır. Hadi hayırlısı… Ama benden hayır yok! İnan bana..

Bu arada gelen hukukçulara da sizin dolapta, kasada saklanılan o Anayasa müsvettesini de gösterin… Kimbilir, bazıları da , belki onu beğenirler… Sonra o kadar uğraşmaya değmez; hop diye onu monte edersiniz… Olur biter…

Derdiniz ne? Başkanlık rejimi mi; yoksa Cumhurbaşkanlığını 18 yıla çıkarmak mı? Çıkarırsınız… Kim ne diyebilir ki! Lafı çok evirip çevirmeyin…Bildiğinizi söyleyin. Zaten siz ne söylerseniz, bütün vatandaşlar altına imza atıyor… Daha ne istiyorsunuz…

Bakın altı ay önce çıkmış, şike yapanlara 103 yıla kadar hapis cezası veren (o kanunu kim hazırladı, kim geçirdi Allah aşkına..!) Şike Yasası’nı  nasıl iktidarıyla , muhalefetiyle bir günde yeniden çıkardınız .  Cumhurbaşkanı Sayın Gül bozuk çalmasaydı , 103 yıllık ceza çoktan altı aya inmiş olurdu, dolayısıyla Aziz  Nesin (hay Allah, nereden aklıma geliyor o  adam…) Pardon mil pardon… Aziz Yıldırım diyecektim… Aziz Yıldırım Beyefendi, çok memnun olacaktı… Ama görüyorsunuz, adam hala revirlik… Yani gösterdik ki …  Çıkmış, uygulanmaya girmiş bir Kanun altı ay sonra hop değişebiliyor… Değişmeli de… Yanlışın neresinden dönülürse o kadar kardır… Yoksa bu Aziz Yıldırım denen adam, neredeyse “Yılın Adamı” olup çıkacak… Bir şikeyle Türkiye hapis rekorunu kıracaktı… Olacak iş mi?

Peki sizin çıkaracağınız Anayasa ne zaman değişecektir?
“Ebedi olarak kalır…” mı diyorsunuz..?
O zor efendim… O çok zor…

Bir kere dünya dönüyor.. Yani dönek bir dünya… O bakımdan her şey değişebilir … Bakınız Yargıtay kadrosu nasıl değişti… Kılıçdaroğlu istediği kadar bağırsın, çağırsın… Değişti… Ne yapabilir ki… Artık vatandaşlar hiç bir şey yapamıyor… Sadece seyrediyorlar..  Bir gün gelecek siz de bir şey yapamayacaksınız, Sayın Çiçek sadece seyredeceksiniz… Çünkü dünya dönüyor… Dönek bir dünya bu… Her şey değişecektir… Bir değişmeyen, Beşar Esad… Bakalım onun da başını , gözünü Allah saklasın.. Yoksa bunlar tehlikeli işler… Anayasa çıkartmak ha… Ben ha…

Kuru fasulye- pilavı  daha da ucuzlatırsanız gelirim… Yoksa dünyada gelmem! Biliniz… Ona göre vatandaşa davranınız… Hay Allah! Anayasa ha…Hiç aklıma gelmezdi!

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..