Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '12

 
Kategori
Otomobil
 

Yerli arabada sorunlar (3)

Yerli arabada sorunlar (3)
 

 Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan “Motorunu üretmeyene babayiğit demeyiz,” dedi: 'Motoru dışarıdan getirtmek babayiğitlik değil, kendi motorunu üretene önemli stratejik yatırım teşviği vereceğiz' açıklaması yaptı.

FIAT'ın TOFAŞ ile yapacağı yerli otomobile hükümetten ilk eleştiri, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'dan geldi. Motorunun yurtdışından gelmesi nedeniyle FIAT'ın projesi eleştirilirken, Çağlayan, 'Başbakan'ın babayiğitlikten kastı, otomobilin tümünü Türkiye'de yapacak iradeydi. Beklediğimiz babayiğitlik, motor ve aksamını Türkiye'de yapacak olanlardı. Niye ben başkasının motor teknolojisini alayım' diye sordu. (1)

Kendimce sorunları didiklemeye devam….

7. Fiyatlandırma sorunları.
Biz aslında iyi pazarlık eden bir ülkeyiz. Araba alım satımında pazarlık olur mu? Bal gibi olur… Her zaman bir malın tezgah fiyatı vardır, bir de tezgah altı fiyatı… O gizli fiyat genellikle eş dost kimselere nasip olur. Bir de çok iyi pazarlık yapmasını bilen, bu işin anhasını, minhasını anlamış;  kimseler o gizli fiyat üzerinden pazarlık edebilirler.

Tabii biz burada boşuna konuşuyoruz. Bir işin fiyatı ortaya çıkaran bazı ekonomik kurallar vardır. Her şeyden çok bir işi yapan, ortaya koyan kişi “şan olsun” diye bu işi yapmaz. Elbette kar yapacaktır ki satsın… Ama diğer yandan, diyelim, 20 bin liradan 10 bin tane araba satsa kazancı farklı olur; 100 bin tane satsa daha farklı… Onun için elbette bütün reklam gücünü kullanarak, alıcıya arabasını beğendirmesi gerekecek. Onun için de reklama, tanıtıma çok para gidecektir.

Ama ilk satışlarda daima bir kısım “promosyon” payı ayrılır; ilk modeller önce daha pahalıya satılır; yeni modeller çıktıkça, eski modellerin fiyatı görece düşer…

Fiyatlandırmada en önemli şey “Rekabet”tir. Sizinle aynı çeşit mal çıkaran, aynı modelde , aynı segmentte olan arabalar birbirleriyle kıyasıya çekişirler.Bazen aralarındaki Bin liralık fiyat farkı çok müşteri kabul edilmesine yol açar. Fakat bir arabanın tutulmasında ve kabul görmesinde en önemli unsurlar  güvenirlik ve niteliktir. Modern tasarım, yeni teknoloji bir arabanın satılmasında ana öğelerdir.

8. Yeni teknoloji geliştirme :
Dünyada her büyük şirket rakiplerini kollamak ve yeni icatlarla, buluşlarla en yakın rakibini geçmek zorundadır. Onun için her yıl fren çeşitleri değişiyor. Yeni emniyet kemerleri geliyor.Veya farları değiştiriyorlar. İnsanlar yalan da olsa, etkisiz de olsa , aldıkları arabada yenilik arıyorlar ve bununla öğünüyorlar.

Aslında “İnovasyon” “Yenileşim”  belki de işin sihirli sözcüğüdür ve dünya bu sözcüğün peşinden koşturup duruyor ve bu sözcük için bilim adamlarına, teknik adamlara milyonlar ödüyor. Yüz yılda çok şey değişti gibi görünse de, bazı insanların gözünde gidilen yol bir parmak kadar değil.

Çünkü şu dünyada arabadan  çok başka işlerde gerekli olan petrolün tükenmesi için sadece 75 yıl kalmış. O zaman petrolün yerine alacak, yeni bir yakıt, yeni bir teknik bulunamaz mı?

Aslında her gün bir şeyler bulunuyor.
Bir bakıyorsun Hidrojen motorları  yapıyorlar. Bir bakıyorsun elektrikli arabalar icat oluyor. Hop diye “Güneş Enerjisi” ile giden motorlar yapılıyor… Yetmiyor, Bor’la çalışan araba icat ettik diye ilan veriyorlar… Veriyorlar da … Hani? Hangi yollarda bu arabaları görebiliyorsunuz?

Üretim açısından iki önemli kavram vardır : 1. Verimlilik (Productivity) ; 2. Karlılık (Rantability)

“Verimlilik,  çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki kaynakların –emek, sermaye, arazi, malzeme, enerji, bilgi- etkili kullanımıdır.” diye tanımlanır.
2.Karlılık : Yaptığın iş sonuçta sana , yeteri bir kazanç sağlayacak mı?  “Attığın taş, ürküttüğün kurbağa değecek mi?”

Bir işe girişecek her yatırımcının bu hususları baştan iyi hesap etmesi gerekir.
Bu hesapları senin benim gibi cıbıllar çoğu kez yapamaz. Koç gibi Amcalar; Ceo gibi Dayıları toplarlar; hesabını yaptırırlar, işleri kızıştırırlar. Ondan sonra da işi bir türlü oturtamazsanız, siz de .ıç  üstü oturursunuz. İflas bayrağın açarsınız. Ama bir şeye girişmeyince de ne kar edebilirsin ne de zarar. İşin risklerini sayar oturursun… O arada bir başkası, “kapar malı götürür..” Sana da bakmak kalır. İşin hesabı tabii baştan sağlam yapılmalıdır. Amma “Risk unsuru” her zaman her girişim için vardır.

Nihat Ergün, yerli otomobille ilgili olarak, “50 yıllık birikimimiz var ama markamız yok” dedi. Geçmişte Fiat ile kuş serisi Doğan, Şahin gibi modellerin geliştirildiğini, Renault’yla Toros markasının geliştirildiğini ama işin peşinin bırakıldığını dile getiren Ergün, “Geçmişte Mısır’a gittiğinizde arabaların yarısı Doğan, Şahin’di. Çok da ilerlemiştik ama bıraktık. Doğan, Şahin’in kalıplarını bir adım öne geçirebilseydik bugün bu markalar gelişmiş tasarımlarıyla varlıklarını sürdürecekti. Kendi ürettiğiniz, markasını yarattığınız bir otomobil prestij işi. Bu portakal sıkacağı değil ki” dedi(2)

Şimdi New-Yorklu  diyecek ki, “Sen bir garip çingenesin, gümüş zurna neyine? “ Olsun. Desin… Biz kötü bir şey yapmıyoruz burada. Sadece “fikir cimnastiği…” Bazen tarihte yapılmış fikir cimnastiklerini de yeniden gözden geçirtmekte yarar vardır.

İnsanoğlu tarihten ders alsa bu gün burada olmazdı… İşte , hala benzinli arabada debelenip duruyoruz…

………………………….
1.http://www.aksam.com.tr/motorunu-uretmeyene-babayigit-demeyiz--94117h.html
2.http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1076894&CategoryID=101


 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..