Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '11

 
Kategori
ÖSYS
 

YGS Sınavı geçti, ama deldi de geçti…

YGS Sınavı geçti, ama deldi de geçti…
 

Artık hiçbir şey dedikodulardan ari değil, çünkü bazı şeyler artık millette güven uyandırmıyor… Açıkça millet huylandı. Hiçbir şeye doğruymuş gibi bakamıyor… Her şeye bunda da “Takiye” var mı, endişesiyle bakıyorlar. Takiye biliyorsunuz, ahlaksızlığın, iki yüzlülüğün adı… 

Bakın, sabah haberlerine ne diyor: “YGS deki Şifreli kopya iddiaları AK Parti'yi de tedirgin etti Kulislerde Sınava 1 milyon 700 bin genç girdi…” 

“Bu gençlerin büyük bölümü ilk kez oy verecek. Anne ve babalarıyla birlikte 5 milyonluk bir kitle….” 

“27 Mart günü yapılan YGS sınavına da 89 bin 290 salonda, 1 milyon 692 bin 345 aday katıldı. Bu adaylardan büyük bölümü 18 yaşına giren gençlerden oluşuyor. Bu gençler de, 12 Haziran seçimlerinde ilk kez oy kullanacak…” 

"Kendi çukurumu kendim kazarım" der gibi ÖSYM Başkanı Prof.Dr.Ali Demir , “secaat arz ederken sirkatin söyler…” sözünde olduğu gibi, YGS’nin “Saglam” olduğunu ifade ederken, bazı şeyleri de dolaylı olarak itiraf etmiş oldu… Bu arada her kişiye özgü ayrı soru soruldu, cevabına , “Her kişiye özgü de bir cevap anahtarı var mı, bunlar görülecek mi..” sorusuna yanıt gelmedi…” Dolayısıyla kime ne soruldu, hangi yanıtlar verildi… sorunsalı ortada kaldı ve dolayısıyla dava konusu oldu… YGS iptal edilir mi? Belli olmaz… 

Fakat bu olay, devletin bazı kurumları içinde mollaların ve müritlerin bazı özel çalışmaları var mı, sorusunu akla getiriyor… Ve bu kişiler adeta masonların çalışması gibi gizli çalışmalar yürütüyorlar mı? Ve bu nereye kadar gidecek …sorularını akla getiriyor.. 

Artık Türk milleti bundan böyle rahat bir uyku uyuyamaz… Çünkü bir çok şeyden emin değil… 

Sayın Abbas Güçlü, "Ancak son birkaç yıldır sistematik kopyalar var ve bu büyük paraların döndüğü bir sektör haline geldi… " diyor. 

Bu, şu mu demek mi… Gençlerimiz, hayatlarının garantisinin bir takım “Sınav mafyalarının elinde olduğunu anlamış ve onlarla temas etmek için elinden geleni yapıyor…” Şimdiki sınav sistemi öylesine bir “Hayat memat meselesi…” haline getirilmiştir ki, bunun için herkes, ve aileler her şeyi yapmaya hazırdırlar… Zaten özel okul, özel öğretmenler, özel dersaneler için… Yüz binler harcanmıştır… Sınavın bir kopyasını bulmak için neler harcanmaz? 

Eğer okuyucularımız hatırlarsa, “Sınavlar kalkacak mı, 5.2.11” , “Adnan Menderes mi, Çiller mi? 28.12.2010” , “ Niye Kopya çekiyorlar? 22.11.11” tarihli yazılarımızda , bu “Sınav” meselesine değinmiş, bu anlayış içinde yapılan eğitim ve sınav sisteminin sakıncalı olduğunu, ve her an değişik güçlerin kontrolü altına girebileceğini öngörmüştük… 


Bu ne gösteriyor, artık devletin altındaki bazı güçler denetlenemez hale gelmişlerdir… Kendi başlarına oyun oynamak istemektedirler; bunun için her türlü yalanı ve melanati oynayacak hale gelmişlerdir… Bunun örneği bir örneği önceki KPSS’sınavındaki kopya oyununda görüldü ve mahkeme halen sürüyor.. 

Görülüyor ki , anlayış devam edecektir. Bir milyon yediyüz bin gencin istikbali hiç de arzu etmedikleri bazı güçlerin denetimi altında olabilir… Bu bakımdan bütün devlet organlarının bu sistem sürdüğü sürece aşırı dikkatli olması gerekir. Diğer yandan “Sınav Sistemini” toptan değiştirmek , “Merkezi”leştirmekten uzaklaştırmak gerektiğini söylüyoruz… Bu sistemi ve genelde “Eğitim sistemini” insanileştirmek, daha kabul edilebilir boyutlara indirgemek için tümümüzün, bütün eğitimcilerin iyi niyetle yol göstermesi gerektiğine inanıyorum. İşte burada , çoklu akıl bir çıkış yolu bulabilir. Yok, inat ediliyor, her yıl iki milyon genç mutlaka bu sınava bu şekilde girecektir, deniliyorsa, onu da emin, güvenilir koşullarda gerçekleştirmek için gerekenler yapılmalıdır. 

Çeşitli modeller ileri sürülmeli, bu modellerin denemesi yapılmalı, üzerinde düşünülmeli ve en akli yöntem uygulanmalıdır. Her sistem zaman içinde eskir… Her türlü eğitim modeli de değişime mahkum hale gelebilir. Bu doğaldır… Ama kötü olan değişmemekte israr etmektir. Burada bir değişime ihtiyaç var gibi gözüküyor. Bunun için özel bir “Şura” toplanmalı ve mevcut ve varolabilecek Modelleri tartışmalıdır. Tümünün iyi ve sakıncalı yönleri ortaya konulmalıdır. 

Dedikoduyla vakit geçireceğimize, gerçekleri görelim, ne yapılabileceği konusunda bilimsel verileri ortaya koyalım. Olmazsa bazı bilimsel komisyonlar kurup daha iyi bir yola nasıl başvurulur, bunu tartışalım , similasyonlar yapalım … ve yeni bir karara varalım… 

Veya ABD’den 40 bin eğitimci getirtelim, onlar bu işi düzeltsinler, ne dersiniz..!? 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..