Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '10

 
Kategori
Yılbaşı
 

Yılbaşı kutlamak günah!

Yılbaşı kutlamak günah!
 

Evime bırakılan bildiri


Yıl 2010.

Birkaç gün sonra, 2011 olacak.

Yıllar gelip geçiyor.

Bitmez denilen yıllar, ışık hızı ile bitmiş gitmiş. Farkında değiliz. Yüzümüze baktığımızda her yılın bizde bıraktığı derin izler var.

Bazıları vardır, derler ki; ”göz açıp kapayana kadar yıllar geçivermiş. Hiç bir şey anlamadım.”

Ben de anlamadım.

Zaman, kimseye torpil yapmıyor.

Geçen zaman, insanı değişik kılıklara sokuyor.

Bebek, çocuk.

Çocuk, genç.

Genç, orta yaşlı.

Orta yaşlı, ihtiyar oluveriyor.

Ve “demir almak” zamanı…

Kimse kimsenin karakaşına, kara gözüne bakmıyor.

*

Hayatı renkli kılan, yaşadıklarımız ya da yaşayacaklarımızdır. Yaşadıklarımızın, bizde bıraktığı güzelliklerdir. Geri dönüp baktığımızda hatıralar güzelse ne âlâ.

Şimdi, önümüzdeki yılbaşını sıradan bir gün gibi yaşasanız, yarın aklınızda bu yıldan “yılbaşı” diye bir şey kalır mı?

Dostlarınızla evde ya da başka bir yerde bir kutlama yapsanız. Anılarınıza, güzel bir gün daha eklenir. Albümünüze, güzel bir fotoğraf daha ekleseniz kime zararı olur?

Kısacası, önemli bir günün aklınızda kalmasını istiyorsanız, o günü “ya çok iyi kutlayacaksınız ya da çok kötü geçecek gününüz.”

*

İnsanlar, günlerini güzel geçirmeleri için kendilerine fırsatlar vermeli.

“Allah’ın verdiği nefesi boşuna harcamamalı, ” bir insan.

“Bu geniş Dünya’yı dar etmemeliyiz” kendimize ve başkalarına.

*

Küçüklüğümden hatırlarım.

O kadar çok yasak vardı ki.

Ne yapsak günahtı.

“Ayakta su içme”

“Köprüden sessiz geçme.”

Gece tırnak kesme”

Destursuz çiş yapma.”

“Küllükte oynama.”

“Sesli gülme.”

“Parmaklarını birbirine kilitleme.”

” Ellerini bağlama.”

Daha ne yasaklar... Ne günahlar var daha bilmediğimiz.

*

1979 yılında ilk göreve başladığımda, hatırlarım. Toroslar’ın zirvesinde bir köy. Televizyon, siyah beyaz ve tek kanal yayın yapıyor (TRT). Köyde bir tek televizyon var. İster seyret, istersen seyretme. Küçücük köy kahvesinde akü ile çalışan bir televizyon. Akü biter diye, bir iki traktörde yedekte hazır bekliyor, akü şarjı için.

Yeni bir yıla girerken, 00:01’de dansöz çıkacak. Büyük olay.

Herkesin gözü ekranda, ağızlar açık şapşal şapşal bakıyoruz.

Hacı Dayım, yandan kesiyor ekranı. Günahtan korkuyor.

Hadi erkekler kahvede, televizyon ile eğleniyorlar.

Evlerde, kadınlar ve çocuklar ne yapsın?

O yıllarda, “yılbaşı kutlaması” yapılmasına laf atan yoktu.

En önemli olaylar, “sağ sol” çatışmalarıydı.

Daha, “türban” icat olmamıştı.

Sakallı Celal’in dediği gibi; ülkemiz insanları, şimdiki gibi ”doğuya giden bir trenin içinde, batıya doğru koşmuyorlardı.”

Şimdiki gibi inançlar üzerinde, “tarikat veya cemaat ipoteği” yoktu.

İnanç, “rant kapısı” olmamıştı.

“Miladi yılbaşı” kutlamalarına alternatif olarak “hicri yılbaşı” kutlamaları bile yoktu, daha kimsenin aklına gelmemişti.

“Hoşgörü” rahmetli olmamıştı (ölmemişti).

Bir gazete de yılbaşı kutlamalarını, “rezillik” olarak yazmıştı. Kimseyi rahatsız etmeden eğlenseniz bile, adınız “rezil” yaptığınız “rezillik” olacak günümüzde. Noel Baba, Antalya dolaylarının bir ferdi olsa da, affedilmeyecek.

Hoşgörü öldü dedik ya!

Bak şimdi, aklıma neler geliyor ya.

Ben saçmalıyorum galiba!!?!

*

Televizyonlar ikiye ayrıldı. Kutlama programı yapmayan televizyon sayısı, daha fazla. Bazıları, yılbaşında eğlenenlerin dedikodusunu bile yapıyor. Bazı gazetelerde, yılbaşı kutlaması yapanlara küfür eden köşe yazarları bile var.

*

Bir gün eve geldim, kapıda bir bildiri asılı.

Adamlar özene bezene yazmışlar. Sitedeki her dairenin kapısına bırakmışlar. Kimin yazdığı, kimin dağıttığı belli değil.

Bildiğim bir şey var.

“İslamiyet’te yılbaşı kutlamak günahtır.”

“İslamiyet’te kutlama yapmak günahtır.”

Yılbaşı şudur, budur. Kutlayanlar şöyledir böyledir.

Ne âlâ iş.

Yılbaşı kutlarsak, dinden imamdan çıkabiliriz söylemleri.

Çifte standart, kafama takılıyor.

Kendi çocuğunuzun “doğum gününü” kutlamayın. Günah!

Yılbaşı, “Hıristiyanların günü.” Kutlamayın! Günah!

“Babalar Günü”. Başlatmayın babanızdan. Olmaaaaaz. Günaaaahhh!

“Cennet anaların ayağı altındadır.” Anne, kaldır ayağını. Kutlamayın, “Anneler Günü’nü”

“Müzikli düğün” yapamazsınız, yassak!

Zurna, şeytanını nefesidir.

Kadınların eğlencelerine, erkeklerin bakması caiz değil. Kadınlarla erkekler aynı ortamda bulunamaz.

Yasak, yasak, yasak!

Günah. Günah. Günnaaaahhh!

Günahsa günah!

Günah benim kime ne?

*

Bu dünyada, “yapmadıklarınızın ödülünü” öbür dünyada alacaksınız.

Alabilirseniz.

Ben “ödülümü” bu Dünya’da almak istiyorum.

Ne kadar kutlama varsa bir yılda, hepsini kutlayacağım.

Elbette ilk kutlanacak olan da, “Yılbaşı”

Ben, bu Dünya’yı dar edemem kendime arkadaş.

Ben yaşamanın ödülünü tahsil etmem lazım. Az olmuş çok olmuş önemli değil.

Bekleyen beklesin, öbür tarafı.

İki sinek ikiliyle, rest çekiyorum.

Rest!

Blöfümü görmeyiverin.

2011 yılı için ilk kutlama.

“Hepinizin Yeni Yılı Kutlu Olsun!”

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..