Yırtıcı Kuşların Şahı Kaya Kartalı

Yüzyıllar boyunca yiğitlik ve kuvvetin sembolü, yırtıcı kuşların şahı sayılan kaya kartalı, eskiden kuzey yarımkürenin hemen her yerine yayılmıştı...


Lâkin avcılar tarafından sürekli olarak kovalanan hayvan, kendini kurtarmak için, en sonunda dağlık bölgelere sığınmak zorunda kaldı.


Doğa düşmanı insanoğlu, ona buna vahşi damgası vuran insanoğlu yine rahat durmamıştı... Onların ulaşılmaz dağ kayalıklarına yuva kurmasına sebep olan, maalesef ondan daha vahşi olan insanoğluydu!..


Göğsündeki ve sırtındaki koyu kahverengi tüylerinin arasına serpilmiş parlak sarı lekeler sebebiyle altın kartal da denilen kaya kartalının uzunluğu, iki kanadı açık olduğu zaman iki buçuk metre civarındadır... Buna karşılık ağırlığı ise, beş veya altı kiloyu geçmez.


Kartalların yırtıcılığı ve yapabilecekleri zararlar, anlatıla anlatıla aşırı derecede büyütülmüştür!..


Aslında bir kartal, denildiği gibi, kendisinden daha ağır olan hayvanları yerden kapıp havalanamaz!.. Bu sebeple, daha ziyade tavşanları ve uçarken keskin gözleriyle seçebildiği başka küçük hayvanları avlayabilir.


Diğer yırtıcı kuşların pekçoğu gibi kartallar da, salgın hayvan hastalıklarına yol açabilecek leşleri veya hasta hayvanları yiyerek beslenirler. Burdan da anlaşıldığı üzere, tüm yırtıcı kuşlar ve dahi kartallar, leşleri, dolayısıyla da salgın hastalıkları temizlemekte insanoğluna yardımcı olurlar.


Demek ki kartal, hiçbir zaman zevki için öldürmeyen, yalnız kendisini ve de yavrularını doyurmak maksadıyla avlanan, yırtıcı olmaktan çok, son derece cesur ve bir o kadar da insana faydalı bir yaratıktır.


Sanırım insanoğlu da bunun farkında olduğu için, kartalların soyunu tüketmek için azami bir gayret içerisindedir!!!