Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Yok mudur barış isteyen?

Yok mudur barış isteyen?
 

Terörist, gün gelir döktüğü kanda boğulur.


Anlaşıldı! Kimse barış marış istemiyor. Devlet, vatandaşlarına daha geniş haklar tanımak için didinirken maşallah, karşı taraf hiç boş durmuyor. Huzur ortamı oluşmasın diye elinden geleni ardına koymuyor. Yollara mayın döşüyor, askerlerimize saldırıyor. Barış arefesi diyebileceğimiz şu günlerde kan dökmeye devam ediyor.

Ne var ki, bu kez katiller tam olarak amaçlarına ulaşamadı. Estirdikleri terör, sel afetinde boğuldu. Yani doğal felaket, sanal felakete baskın geldi ve onu gölgede bıraktı. Vicdanlarını çıkarlarına kurban etmiş kan tüccarları belki de şu an, zamanlamayı iyi yapamadıkları için üzgündürler.

Halbuki onlar, şehit tabutlarına sarılıp ağlayan anaların duygularını istismar ederek, "demokratik açılıma" köstek olacaklar ve şanlı (!) direnişlerine taraftar toplayacaklardı. Hevesleri kursaklarında kaldı. Tekirdağ ve İstanbul civarındaki sel baskınları buna engel oldu. Medya ağırlığını, haklı olarak doğal afetten yana koydu. Çünkü felaketin boyutları dehşet vericiydi.

Diğer taraftan, hepsi aynı biçimde sahnelenen bu bıktırıcı terör oyunları artık iyice bayatladı ve kamuoyu nezdindeki inandırıcılığını kaybetti. Herkes, "galiba, olanlar bize anlatıldığı gibi değil!" noktasına geldi hatta, daha ötesine bile geçti. Çünkü ne zaman, "iyi şeyler olacağına dair bir umut" belirse birileri adi, kirli ve çirkef tezgâhlarını hemen kuruyor. Akabinde de askerlerimiz, yani gencecik delikanlılarımız şehit oluyor. Her müsbet girişimi takiben, aynı sahnelerin tekrarlandığını görüyoruz.

Belki bu işleri kotaranlar da taktiklerinin bayatladığının farkındalar. Yeni ve değişik yöntemlere başvurmaları gerektiğini biliyorlar. Fakat, huzuru baltalamak için terörden başka etkili koz bulamıyorlar.

İnancım odur ki, bu ülkenin dününü ve bugününü karartan, geleceği için de aynı hesapları yapan zalimler yakalanıp cezasını bulmadıkça, akan kan durmayacaktır. İnsanımız asla barış yüzü görmeyecektir. PKK'nın ve onu tahrik ederek askerin karşısına çıkaranların (kimlerse) barış istemedikleri artık iyice anlaşılmıştır. Bunun için feriştah olmaya gerek yoktur. Çünkü her şey meydandadır.

Burada anlaşılamayan, MHP ile CHP'nin tavrıdır. Acaba onlara ne olmaktadır da, hükümetin Apo'yla işbirliğ yaptığı bahanesiyle, açılım sürecini baltalayan kirli zihniyetle birlikte hareket etmektedirler? Neden bu müsbet girişime uzak durarak, kötülerin değirmenine su taşımakta ve onların işini kolaylaştırmaktadırlar?

İsterseniz bir durum muhakemesi yapalım. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Halkımız onurlu bir barışa kavuşsun, ertesi gün Allah benim canımı alsın" diyecek kadar "demokratik açılımı"ciddiye alıyor. Ya da en azından öyle görünüyor. İmralı mukimi Öcalan, gizemli eller tarafından olaya dahil ediliyor. O da, açılım için bir yol haritası hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sunuyor!

Aynı Öcalan'nın, oturduğu adadan PKK'yı yönettiği de söyleniyor ve bundan, kimse rahatsızmış gibi görünmüyor. Adam, hem "terörist başı, bebek katili" gibi sıfatlarla anılıyor hem de her söylediği önemsenip haber yapılıyor. Sevilmeyen bir kişiyi bu kadar değerli kılan nedir, şahsen ben bilmiyorum.

İktidarla ortak barış çalışmaları yaptığı iddia edilen bu zat; zaman, kafa ve enerji tüketerek, güya bir barış plânı hazırlıyor. Her nasılsa bu plân, hiç bir engelle karşılaşmadan dört tarafı denizle çevrili adadan çıkıp medyada yayınlanıyor. Üstelik ciddi ciddi de tartışılıyor. O barış için uğraşırken, komuta ettiği örgüt ise, savaşıyor! Yani, kumandanını takmıyor ve süreci provoke etmeyi sürdürüyor.

Siz burada bir gariplik sezmiyor musunuz? Bu durum zihninizde, (PKK'nın ya da Öcalan'ın iplerinin, başka birilerinin elinde olabileceğine dair) bir endişe ya da karışıklık yaratmıyor mu? Doğrusu bende yaratıyor.

Öte yandan Hükümet, "Demokratik Açılım" çalışmalarına devam ediyor. Başbakan terörün, kendilerini yıldıramayacağını ifade ediyor. Muhalefet partileri, (CHP ve MHP) düşmanla aynı görüntüyü verme pahasına, sürece destek vermeyeceklerini söylüyorlar.

Gerçekten durum muhalefetin dediği gibi olsaydı saldırıları durdurmak çok daha kolaydı. Erdoğan, Öcalan'a bir telefon açardı:

- Bak Abdullah! Biz, kürtler için özerk ordu, özerk yönetim, özerk diyanet hakkı sağlamaya çalışıyoruz sen, ortalığı kana buluyorsun! Süreci baltalıyorsun. Adamlarına söyle, tekin dursunlar!" (2) diye bir fırça çekerdi, anında çatışmalar dururdu.

Barış girişimleri PKK bünyesinde makes bulmadığına, çatışmalar devam ettiğine göre demek ki, ikili arasında işbirliği bulunmuyor. Olsaydı bile, Erdoğan'ın ricasına karşılık olarak, İmralı sakininden muhtemelen şöyle bir cevap gelirdi:

- Kan, barışı içselleştirmenin döngüsel bir yöntemidir. Bu yöntem, kavramsal kategoride duygusal fenomenleri reddeder. Bedensel kayıplarla takviye edilmeyen demokrasinin, yüreksel devinim açısından bir anlamı yoktur! (1) Sn. Başbakan! Her şeyi benden beklemeyin. Böyle yaparsanız, daha yukarımdakilere saygısızlık etmiş olursunuz!?

- Siz, benim yıllarca nasıl örgüt liderliği yaptığımı, yakalanınca da boynumu ipten nasıl kurtardığımı biliyor musunuz?

- ...!?

- Tabi ki, beni ziyaret eden büyüklerimin talimatına uyarak! (2)

Nihai kanaatim şudur. Kim ne derse desin yaşadığımız terör, ülkede gerçekleştirilmek istenen müsbet va anlamlı açılımlardan tamamen bağımsız değildir. Hatta daha da ileri giderek şunu söyleyebilirim. Derin güç PKK'yı, devletin veya hükümetin toplum yararına dönük çalışmalarını provoke etmek için kullanmaktadır.

Bu güç tasfiye edilmedikçe ne terör durur, ne de ülkeye huzur ve refah gelir.

(1)- Öcalan'a bebekleri niçin öldürdüğü sorulmuştu. O da, yukarıdakilere benzer abuk ve anlamsız bir cümle kurarak kendini savunmuştu..

(2)- Bu telefon görüşmesi hayali bir diyalogtur. Yani, Ergenekon'un 3. iddianamesinden alınmamıştır.

Resim: ucaninek13.blogcu.com/teror-sevgiyle-yok-edil.

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..