Yozlaşan dilimiz....

Ana dilimiz olan güzel Türkçemiz çok köklü ve zengin bir dil. Ve öğrenilmesi en zor olan dil. Kökleri Osmanlılara kadar dayanmakta.

Eskiden dilimiz Doğu kültürü etkisinde kalmış. İran ve Arabistan yarım adası bizden önce müslüman olmuşlar. 11. yüzyılda müslüman olan atalarımız İran ve Arbisitanla kültür alışverişinde bulunmaları için bazı ünlü bilginleri oralara göndermişler.

İran'da konuşulan Farsça ve Arabistan'da konuşulan Arapça dilinin çok zengin olduğunu farketmişler. Öyle ki ünlü gezginimiz Evliya Çelebi Arapça ve Farsça hakkında şöyle der

-Arapça çok açık seçik, Farsça ise çok zengin bir dil.

Oraya giden bilginlerimiz bu dillerdeki bazı kelimeleri çok beğenmişler. Ve bu kelimleri kulanmışlar. O zamanın şairleri bile bu kelimleri şiirlerinde ve yazılarında kullanmışlar. Günümüzde de lisede Divan Edebiyatı olarak geçen bu derstede bu konular işlenmekte.

Bunun sonucunda da Farsça ve Arapça dillerinin karışımı olan 'Osmanlıca' çıkmış ortaya. Yani diğer adıyla 'İstanbul Türkçesi'.

Bu gün ise dilimiz Avrupa-Batı kültürünün etkisinde. Yozlaşmaya başlayan dilimize çok sayıda yabancı kelimeler girdi.

Bir örnek verelim.

Lokantaya çoğu insanımız "resturant" der. Çünkü lokanta denince akla 'salaş kalitesiz bir yer' gelir. Ama resturant öyle midir, 'çok güzel kaliteli bir yer oraya gidelim' der insanımız.

Aslında hata nerdedir biliyor musunuz? Gösteriş uğruna dilimiz katlediliyor. İnsanlara resturant denince akla daha havalı, daha şaaşalı bir yer geliyor. Çok yanlış bir şey bu bence.

Belki de birazda bilim ve modernleşmeninde etkisinde kaldık. Yada dilimize yeterince özen gösterilmedi.

Türkçemiz can çekişiyor, biz hala uyuyoruz... Çok yazık!.. Çok...