Yumruklu gidişat

Olaylar zincirleme devam ederek tırmanıyor. Van'da taş ve yumurta ile başlayan, Samsun’da fiili saldırı ile değişik boyut kazanan eylem, Kayseri’de Enerji Bakanı’na yapılan yeni bir saldırı ile dağılma ve genişleme sürecine girmiş durumda.

Ladik’te polislere yapılan saldırılar işin bir başka tırmanma yönü.

Aklı başında, sağduyu sahibi, eli kalem tutan, ağzı laf yapan, donanımlı her kişi olayların tırmanabileceğini ve başka bir boyuta sürüklenebileceğini yazdı, anlattı durdu,

Ama aldıran olmadı. Kışkırtmaya, tahrik etmeye devam edildi. Gücü elinde bulunduranlar, bir türlü sakin olamadı ve ortamı germeye devam ettiler.

Peki kimler seviniyor ve kimler adına yapılıyor bu olaylar?

Niçin yapılıyor?

Deliler işine pek benzemiyor.

Küfürle, sövüp saymakla halledilir mi?

Bu gün, yumurta, taş, yumruk, yarın silaha dönerse ne olacak? Ve onun vebalını kimler sırtında taşıyacak?

Şiddet tek taraflı olmuyor.

Şiddet, şiddeti getiriyor.

“Ee ne yapalım, İtalya’da ve dünyanın diğer taraflarında da oluyor bu olaylar, Obama’ya ayakkabı fırlatıldı, Fransa’da benzer olay yaşandı , daha önce Mesut Yılmaz ve Süleyman Demirel'e benzer saldırılar düzenlendi” deyip geçecek miyiz?

Unutmamak gerekir ki, bizim olaylar, hep farklı oluyor, büyüyor, gelişiyor , bulaşıyor, sıçrıyor.

Sorumluluk sahibi herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmez mi?

“Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz, ne olacak bu işin sonu?” sorularını sorma ve cevaplarını bulma zamanı çoktan geldi ve geçiyor.

Diğerlerine söylediğimiz, geçmiş olsun dileklerimizi sayın bakana da iletiyor, olayların büyümemesini diliyoruz. Hüseyin Seyfi.