Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '09

 
Kategori
Deneme
 

Yurtta susuzluk

Kaloriferli bir kibrit kutusunu andıran, kıştan ölesiye yalıtılmış minik odanda kirli sarı, ancak bir karton kadar kalın duvarların arasında dilin kupkuru uyanacaksın, boğulur gibi olacaksın ısınmış havasızlıkla.. Yan odada, hemen bitişiğinde uyuyan kızın bacağı sürtecek duvara, diğer taraftaki odadan bir öksürük duyacaksın uyku arasında.. Terleyen sırtın, kurumuş dudağınla kalkacak, aranacaksın. Bir yudum su kalmamış.. Ölür gibi olacaksın, dilin, yanakların yutkunmak için boş yere kasılacak, ağzındaki tüm et ve kemikler birbirlerine değdikleri yere tutkallı gibi yapışacak. Korkacaksın. Kalbin en çok o an sıkışacak.. Buz dolabının bomboşluğuna dalan, uykusu bir anda silinmiş gözlerini kaldırıp gezdireceksin etrafta. Her şey kuru, sıcak. Aranda sadece kartondan duvarın olduğu kız diğer yanına dönecek, bir telefona mesaj gelecek.. Pencereni açacaksın soğuk geceye, incecik pijamanı yapıştıracak vücuduna esen rüzgar, omuzların ağrıyacak hemencecik, gözlerin kırpışacak. Koşar adım odadan çıkacaksın. Açık kalan pencere güm diye kapatacak arkandan kapıyı, kızlardan biri aniden açacak gözlerini, nefesi tıkanacak, yanındaki komodine uzanıp su şişesini dikecek kafasına, ılık. Ağzını şaplatarak tekrar gömülecek yastığına. Merdivenlerden inerken hareket etmeye başladığından unutur gibi olacaksın kuvvetini susuzluğunun. İnce bir hırıltı uzayıp kesilecek. Kapıyı çalacaksın. Hırıltı uzayacak. Bir daha çalacaksın. Biraz daha hızlı. Delikte dönen anahtar sesi, yarım açılan kapı, önünde duranın sağından doğruca yüzüne vuran sarımtırak ışık, perdesiz pencere.

“Su” diyebileceksin sadece.

Uykulu gözleri devrilecek sıkıntıyla.

İçeri girip gelecek elinde şeffaf mavi bir plastik şişeyle. Dayayacaksın ağzına, ılık. Su azaldıkça şişede gamzeler çıkartacaksın içine çektiğin havasıyla.. Keşke soğuk olsaydı diyeceksin o aralıkta, utanmaz zihnin soğuk suya kayacak, buz gibi pınarlar çağlatacak.. Boşalttığın şişeyi nefes nefese uzatacaksın, teşekkürünü yarıda kesecek kapanan kapı, ıslanan dilinle dişlerinin üstünden geçeceksin. Merdivenleri çıkacaksın sakin telaşsız. Kapın içeriye dolan rüzgardan güç bela açılacak, ardından aniden güm diye kapanacak. Bu defa herkes rahatsızca dönecek uykusunda, mırıldanmaları duyarken rahatça kıvrılacaksın yatağına. Uzanıp iteceksin pencereyi, hafif doğrulup kolunu bükeceksin. Kırçıllı battaniyeni iki kolunun altına sıkıştırıp, buz gibi bir pınarın çağıltısını duyacaksın kulağında..

 
Toplam blog
: 12
: 425
Kayıt tarihi
: 04.12.08
 
 

Yazdıklarımın yarısı kadar yaşayabilmek. O kadar da iyi yazmam halbu ki değil ki yaşamak sanat olsun..