Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '06

 
Kategori
Mizah
 

Zaman akıp gider durulmadan, bize yaşamak yok yorulmadan

Zaman akıp gider durulmadan, bize yaşamak yok yorulmadan
 

Epey bir zaman oldu ayrılalı. Bir kamu kuruluşunda çalıştım 10 küsur sene. Kısaca “memuriyet” de dediğimiz bu durum, çoook farklı bir şey! Yaşanmadan bilinmez.
Bazen eski arkadaşlarımın yanına uğruyorum hal-hatır sormak için… Yarabbim, ne huzurlu bir ortam bu devlet daireleri! Sanki zaman yavaş işliyor. Özel şirketlerde çalışanlar… Sıkı durun!… İnanmayacaksınız ama… Devlet dairelerinde, çalışanlar birbiri ile sohbet bile edebiliyor.

Geçenlerde arkadaşlarımdan birinin yanına uğradım. “Çocuklar nasıl? İşler nasıl? Keyfin nasıl?” muhabbeti yeni başlamıştı ki… Kapı çalındı odaya biri girdi. Konuşmalardan anladığım kadarıyla gelen kişi, bizim arkadaşın samimi olduğu biri. “Gel… Otur…” dedi bizim arkadaş… Adam, “Sağol…” dedi, “Çok işim var. N’apıyon diye bakmaya geldim.” Ayaküstü minik bir sohbet başlamıştı. Tanıştırıldım. “Öncül daha önce bizde çalışmıştı. İstifa etti. Şimdi kendi işini yapıyor… Beni ziyarete gelmiş.” Adam elini uzattı, tanıştığına sevindiğini söyledi. Ben de aynı şekilde karşılık verdim. Ayaküstü muhabbete ben de oturduğum yerden dahil olmuştum. Neden istifa ettiğim soruldu. Cevap verdim. Devlet kapısı bırakılır mıymış? Garantisi varmış… Binlerce insan devlet dairelerinde iş bulabilmek için çırpınırken ben nasıl olur da istifa edermişim… Sohbet bu şekilde sürerken, ayaktaki arkadaş öteki misafir koltuğuna oturdu, “Hele bi kahve de bana söylesene” dedi bizim arkadaşa… Kahve söylendi, sigaralar yakıldı… Çok işi olduğunu söyleyen arkadaşın da katıldığı muhabbet kaldığı yerden devam etti. Ben huzursuz olmuştum. Sanki insanları işinden alıkoyuyormuşum gibi hissettim kendimi. Elimdeki sigaradan bir nefes daha çekip söndürdüm. Kahvem zaten bitmişti… İzin istedim kalkmak için… “Aaaa!... Otur otur!..” dedi arkadaşım, “Bi de çay içelim de öyle kalk. Hayırsız!.. Sen her zaman uğramazsın. Bırakır mıyım seni öyle bir kahve, bir sigarayla?..” Diğer arkadaş da bu tezahürata eşlik etti… Zile basıldı… Gelen elemana üç çay siparişi daha verildi… Yeni sigaralar yakıldı… “Sizin emekliliğinize ne kadar var?” diye sordu işinin çok olduğunu söyleyen arkadaş… “Bilmem…” dedim, “Memuriyetten ayrıldıktan sonra, emeklilik, mesai, izin, rapor, tatil gibi kavramları unuttum.” O ise emeklilik zamanını kesin bir tarih vererek söyledi, “Pek bir şey kalmadı” dedi, “Neyse ki yeni kanuna yakalanmadık”

Sohbetimiz gayet güzel gidiyordu. Derken, konu beklenen yere geldi. “Ne dersiniz?” dedi, işinin çok olduğunu söyleyen arkadaş, “Galatasaray bu sene şampiyon olabilecek mi?” Bu soruya bizim arkadaş cevap verdi benden önce. “Olamaz!” dedi ve nedenlerini uzun uzun anlattı. Şampiyon olması için yapması gerekenleri sıraladı… Fenerbahçe ve Beşiktaş da bu sohbetten hissesine düşen kritikleri aldı… Tam bir futbol otoritesi gibi konuşuyordu.

“Siz piyasanın içindesiniz. Bilirsiniz. Ne dersiniz yeni bir kriz olur mu?” dedi işi çok olan arkadaş… Sohbet ekonomiye ve ardından da siyasete doğru uzayacak gibi görünüyordu… Saatime baktım… Vakit öğlene yaklaşmıştı. İzin istedim kalkmak için… “Dur” dedi bizim arkadaş, “Bekle biraz daha. Birlikte çıkalım. Yemek yeriz. Yemekten sonra da, dairenin yanındaki kahvede bi okey çeviririz. Eski günlerdeki gibi…” Teşekkür ettim, “Çok işim var valla. Hemen kalkmazsam hepsi kalacak. Başka zaman inşallah” dedim, her ikisinin de elini sıkıp, iyi günler diledim… Arkadaşım da benimle beraber geldi… Dış kapıya kadar bana eşlik etti. Kapıda tekrar sarıldık, öpüştük… Arkadaşım elini omzuma koydu, her zaman gülen gözleriyle bakıp, “Arasıra uğrasana böyle… Laflarız…” dedi, “Bizim işten güçten vaktimiz olmuyor. Sabahtan akşama çalış, çalış, çalış… Sanki devletin işini biz bitireceğiz!...” “Haklısın” dedim, “İşiniz zor.”

Mutlaka uğrayacağımı söyleyip ayrıldım arkadaşımın yanından.

>> İllüstrasyon: Sefa Sofuoğlu

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..