- Kategori
- Kültür - Sanat
Zamandan Aşk
Ara Güler "Çayocağında vardiya işçileri, Sivas Divriği,1970.
Bir aşktın zamandan
saniyesi bin yıl süren
ve zamandın katıksız aşktan
bir kez anımsanıp bin kez unutulan.
Tophane meyhanesinde sarhoştun
şerefime kadeh kaldırırken.
Küçük bir kahvede
ikiye on dört kala yanık ve çatlak
yüzlerin arasına gizlenip
küçük bir kız çocuğu gibi durdun
yüzyıllık mezarın önünde bebeğinle.
Ve kalede bir oğlan çocuğuydun
ağzında oyuncaktı silahın namlusu.
Karlı Beyoğlu geceleri
içinden geçerken sıcaktın
“Hariçten şarkı istemek yasak”tı senden.
Issız ve loş sokaklar
taşlara anlatırken sözlerini
yürüdü ağır ağır insanlar
duvara yazılı kaderlerinin
karanlığında ezilirken kadınlar.
Uğurlarken elleriyle gövdeni
hiçbir gemi senin kadar yorgun
ve senin kadar nazlı çıkmadı bu limandan.
Hamallar beklerken iskelede
başka yükleri yoktu ağır ruhlarından
Sen durduğunda Galata’da
Tahtakale’nin atlıları
Haliç’in sandalcıları
ve Unkapanı saygıyla sustu
kömür karası utancından.
Balıkçılar seferin bereketine
çobanlar ufka baktılar nedensiz
ve köylüler cılız öküzlerine
abandılar hiç acımadan.
Dudakları kapalı bir kadındın
Sözden yoksun
konuştuğunda gözlerin
hiç bilinmeyen varlığına
yabancıydı değerin sorgusuz.
Gecekondular kadar yoksul
omuzlarda bakraç kadar susuz
Bir köy çeşmesiydin topraktan
analar dolusu çiçekli dallı
kimi susmuş, kimi durgun
kimi hiç bakmamış ardına
yufka açarcasına mahkum
ince örüklü saçlarına
koyunlarca sürülür
biraraya gelmişliğin türküsü
yakılırken uğruna.
Yaşlı bir ağaç gibi sabırdın
yanarken geçmişin ocağında
bir gülüştün aşktan öte
beşi bir yerde alnında asılı
ve sessizce çıplaktı ayakların.
Tramvaydın tünelden
kerpiç damda yıldızları sayarken
boş bir kulübeydin sahibinden ırak
ve demirden bir çarktın
neşeyle dönerken zincirin
dişlisinden küçük bir çırak
tahta masasında uyuklar
eski günden emeğin.
İstanbul bulutlu ve solgun
güneşli ve sabah
uyandığında senden
ayrılıp kavuşur usulca
martılar gibi yaşlı denizine.
Az önce kalkmış bir vapurun
hayaliydin boş iskemleden
ve insandın yüzlerde
her biri senin hikayen
olmayı hakeden
kayıtsız hayatlarına
bir aşktın zamandan
saniyesi bin yıl süren.
ve zamandın katıksız aşktan
bin kez anımsanıp bin kez unutulan.
Bakkal dükkanının penceresine
uzandığı gibi çocuk
öyle dokundun ruhlara
erişilmez olandan.
Zaman’da yakaladığı sonsuz An’a ve Ara Güler’e.
başakaltın 3mart2008.
Ara Güler Galerisi için bkz.:http://www.fotograf.net/fnShows/Ara.Guler.K02.php