Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '18

 
Kategori
Güncel
 

Zayiat

Zayiat
 

Antik Yunan ve Roma’dan Hindistan kast sisteminin en alt katmanlarına, İslam’ın kutsal kitabı Kuran’da ifadesini bulmasından Afrika’dan zincirlenip gemi ambarlarına tıkılarak götürüldükleri Amerika kıtasında temel üretim aracı şeklinde kullanılıncaya kadar, kölelik, tarih boyu hep var oldu,  belki biraz şekli şimali değişti ama halen var olmaya devam ediyor.

Öyle sosyalist teorisyenlerin iddia ettikleri gibi kölelik sistemi bundan bin, bin beşyüz yıl  önce sistemin dönüştüğü feodaliteyle ortadan kalkmış filan değildi.

Orta ve Latin Amerika’da, Hindistan'da yakın zamanlara kadar devam etti. Belki halen aynı şekilde devam ettiği yerler var.

Bu adına Kölelik denen şey, çok değil, daha bundan 150 – 200 yıl öncesine kadar Amerika Birleşik Devletlerinde  yerleşik düzendi.

Amerika’nın sömürge olduğu dönemde ve devamında  Avrupa’daki eski efendileri ve o zamanki müşterileri için ürettikleri pamuk, tütün, tahıl… tarlalarında, sığır çiftiklerinde çalıştırılıyorlardı.

Güney eyaletlerinde ekonominin ağırlığı böyleydi.

Kölelerin git gide sistemden hoşnutsuzlukları artıyordu.

Kuzey endüstrileşmişti. Ancak fabrikalarda çalıştırılacak ucuz işgücü temini sorunları vardı.

Gözlerini güneydeki kölelere diktiler. Bunları, efendilerinin esaretinden kurtarırlarsa işlerine yarayabileceğini hesap ediyorlardı.

Köleliğin kötülüğünden dem vurup ayaklandırmak için mevcut hoşnutsuzlukları kaşımaya, desteklemeye, teşvik etmeye başladılar.

Sahipleri ise bu bedava üretim aracını ellerinden kaçırmak istemiyorlardı.

Sonunda iş Amerikan iç savaşına vardı. Daha güçlü olan Kuzey galip geldi, kölelik kaldırıldı.

Yani köleliğin kaldırılması öyle bazı iyi beyaz insanların, kölelerin kara kaşları kara gözleri için yaptıkları bir iyilik değildi.

Emek sömürüsü hevesleriydi esas saik.

Bir Mayıs neyin anmasıdır, anımsar mısınız? İşçileştirilen kölelerin isyanlarındaki kayıplarının...

Avrupa’da da öyle yapmışlar, köylüleri, serfleri geleneksel efendilerinden koparıp fabrikalarında çalıştırmaya başlamışlardır.

Artık bunlara işçi deniyordu.

Bugün yeryüzünün her neresinde bir dikili ağaç varsa, Çin Seddi’nden Mısır Piramitlerine, antik kentlerden, şatoların, kalelerin, kent surlarının inşasına, gemiler, demir yolları, kara yolları, fabrikalar, binalar, apartmanlar, barajlar, havaalanları… aklınıza ne geliyorsa, hepsi ama hepsi eskiden köle ve artık “işçi” denilen bu insanların alın terleri, canları, kanları, el emekleri, göz nurlarıydı.

Ve bu insanların bütün bu işleri yaparken duygularının, canlarının, yaşamlarının zerre kadar kıymeti yoktu.

Bugün Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın gidip hayranlıkla seyrettiği Mısır Piramitlerinin, antik tiyatroların, Çin Seddi’nin, ortaçağ kalelerinin, surlarının temellerinde, azametlerinde, haşmetlerinde kaç milyon masum, çaresiz, yoksul insanın canı, kanı, göz yaşı… vardır acaba, bilir misiniz?

Ya da, o üzerlerinden hızla geçilen demir yollarının, karayollarının, tünellerin, havaalanlarının, gökdelenlerin inşaatlarında?

İnsanlık fark etti. Üzerinde yaşadığımız topraklar var. Vatan diyoruz adına.

O vatan denen şey boş bir araziden mi ibaret? Hayır! İnsanlarıyla, zenginlikleriyle, toprağıyla, sevgisiyle, her türlü güzellikleriyle vücut kazanabilmiş bir varlık, o adına vatan denen şey…

Korumak için uğruna canını verene “şehit” diyoruz. Öyleler zaten…

Ya uğruna gözümüzü kırpmadan ölüme gidebildiğimiz o kutsal değeri, vatanı, var eden, yücelten, yaşanılası kılan, eskiden köle, şimdi işçi dediğimiz, korunmaya değer verilmeyen canlarının dirhem kıymeti olmayan yoksul insanların bu savaşımlarında yaşamlarını kaybetmeleri halinde nasıl anıldıklarını biliyor muyuz?

“Zayiat!”

 

Kenan IŞIK

 

Not: Bu yazı Kuzey Marmara Otoyolu Gebze Viyadüğünde meydana gelen kazada yaşamlarını yitiren işçi kardeşlerimiz Öztürk Yılmaz, Sıddık Canpolat ve Bayram Kılıç’ın anılarına ithaf olunur. Işıklar içinde yatsınlar…

 

 
Toplam blog
: 432
: 2964
Kayıt tarihi
: 16.05.07
 
 

Mülkiye mezunuyum. Emekli müfettişim. Ankara'da yaşıyorum. S'oligarşi isimli kitabı yazdım. Kitap..