Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Öykü
 

Zelal gelin

Anayoldan çok uzaklarda, toplama taşlarla ve toprağın çamurlaştırılarak sıva haline getirilmesiyle yapılmış, üstü dam, çevresi çevrili olmayan ve büyükbaş hayvanların barındığı ahırlardan daha küçük olan toplam 14 virane ev. 

Her evin en az on çocuğu ve onuda aç, yarı çıplak. Fakirlik diz boyu alabildiğince cömert, umutlar yerle bir olabildiğince cimri. Hemen hepsi birbirine akraba, aşiret dedikleri aynı soy... 

Bu köyde olan 15 ve 16.evlerse olabildiğince zengin. Çevre yolu üzerinde kurulan bir benzin istasyonu sahipleri ve iki kardeşin çocukları. Diğer 14 ev bu iki aileye minnettar, ürünlerinin satılmasını sağladıkları, sıkıştıklarında para bulabildikleri, daha pekçok mecburi nedenlerden dolayıdır minnettarlıkları. 

Tekgöz oda yıkık taş evin biri, henüz onüç yaşında olan Zelal'in babasına ait. Kendi ve 8 kız kardeşiyle hayatı tanıyamadan yaşayanlardan biridir Zelal. Seçim sansı olmayan, itiraz hakkı olmayan, neye itiraz edeceğini henüz bilemeyen Zelal... Tek bildiği bir sonraki evin oğlunu gördüğünde yüreğinin titrediği, yüzünün kızardığı ve onu görmek için sürekli boş avluyu süpürdüğüdür. Yüreğinin derinliğinde adını bilmediği ama, sonsuz haz aldığı bir duygudur bu. Komşu oğlan ilçede okumaktadır, yaklaşan sonbahar Zelal'i düşündürmektedir. 

İşte yine yaz bitecek ve o, okuluna dönecekti. Önce soğuklar başlayacak, sonra yağmur ardından kar yağacaktı. Ürünleri filiz verecek, kavurucu sıcaklar başlarken o, köyüne dönecekti. Tarlada birlikte çalışacaklar, toplanan her ürünle hayaller kurulacak, hayaller bir önceki yılın hayallerinin yanına bırakılacak ve gerçekleşmesi için beklenen zaman olacaktı. 

Ancak; o yıl böyle olmadı. Komşu oğlan okuluna döndü, 15.evin petrolcü dedikleri oğlu Zelal'i bir ömür boyu geçirmek vaadiyle babasından istedi. Zelal kız evin en büyüğü, törelere göre büyüklerin uygun gördüğüyle evlenmeliydi. Üstelik yok denilmeyecek minnettarlık duyulan, aşiretin en saygın ailesinin oğluyla. Bu kızın ailesi için bir şerefti. Yüreği başkası için atsa da Zelal kıza sorulmadan şanlı bir düğün yapıldı. Koyunlar kesildi, büyük şehirden mobilyalar alındı ve Zelal kız, artık Zelal Gelin oldu. 

Düğün sonrası petrolcü damadın yüzü hiç gülmedi. Gelin Zelal adı gibi halen temiz duruyordu. Bu bir sırdı ve damat kimseyle paylaşmadı. Ailesiyle paylaşsa kıza zarar gelecekti. Aradan aylar geçti, hayatlarında bir değişme olmadı ve petrolcü işini bahane ederek ailesini ikna etti, evlerini başka bir şehre taşıdı. Kendi çevrelerinden oldukça uzaklaştı ama, bu onu Zelal'e yaklaştıramadı. 

Zamanla çocuğu olmuyor dedikoduları kulaklarına geldi, Gelin kız beni babama gönder diye yalvardı, yine ayrılmadılar. Gönlünü yapmayı denedi olmadı, tecavüz etmeye kalkıştı olmadı, bir türlü Zelal ile aynı yatağı paylaşamamıştı. Onu o kadar çok seviyordu ki hiçbir şey zorla olsun istemiyordu. Sonunda aldığı bir tırla yurt dışına gidip gelmelere başladı. Zelal Gelinin yanına da evin en küçüğü Ayşe'yi getirdiler. Ayşe ilkokula ablasının yanında başladı, büyük şehre geleli 7 yıl olmuştu. Tam 9 yıllık evlilerdi, ama, ikiside mutsuzdu. 

Komşu oğlan ise; o yaz tarlada tek çalıştı. Bir önceki hayallerinin üzerine hayal katamadan. Sadece yaşama, elinden birşey gelememesine isyan ederek... Okulu bitirdi ve Mühendis oldu. Köyünde duramadı, bir yakının yardımıyla Almanya'ya gitti. O yakını kızının üniversite eğitimi için büyük şehre taşınmıştı. Birgün Zelal Gelin onlara oturmaya gitti, işte, o an kader dedikleri gerçekleşti. Komşu oğlan Almanya'dan getirdiği emanetleri o aileye teslim etmek için kapıyı çaldı. Açan Zelal kapıda kalakaldı. Aradan geçen 9 yıl sonra aynı heyecan, aynı yürek çarpıntısı ... 

Oğlan evlenmemişti ve ona kendisini herşeyi kabül ettiğini söyledi. Zaman herşeyin ilacı olmuştu. Petrolcü eve döndüğünde Zelal dürüstlükle herşeyi anlattı. Aşirete karşı koyacaktı, kendisinden ona yar olamazdı. Aksi halde ölmeyi tercih edeceğini söyledi. Damat onu çok seviyordu, ama, Zelal ile komşu oğlan birbirlerini karşılıklı seviyordu. Sonunda pes eden damat boşanma davası açtı, Zelal artık buralarda yaşayamazdı. 

Komşu oğlanla birlikte o da Almanya'ya gitti. Bir oğulları oldu. Tek çocuklarıyla geç başladıkları yuvalarında mutlular. Petrolcü ise aynı eve köyünden bir gelin daha getirdi. Adı Sabiha olan bu gelinden iki oğlu, iki de kızları oldu. Halen de aynı evde yaşıyorlar. Ama, mutlu mu bilinmez. 

Bu defa Zelal mutluluğu yakalayabilen şanslılardandı. Peki, kalan Zelaller ? Kaderim deyip sineye çekenler, kendi için değil başkaları için yaşamaya mecbur olanlar? 

 
Toplam blog
: 103
: 1399
Kayıt tarihi
: 21.03.08
 
 

Hacettepe Ün. mezunuyum. Öğrencilik yıllarımda ve okulu bitirdikten sonra bir gazetenin muhasebe ..