Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '18

 
Kategori
Anneler Günü
 

Zevahiri Kurtarmak...

Zevahiri Kurtarmak...
 

Görsel objektifimden...


Türk Sanat Müziği Koro çalışmalarına katıldım bu yıl. Ekibin başında çok değerli bir Hocamız var Konservatuvar’dan. Kendisi, tambur sanatçısı aynı zamanda. Haftada bir gün iki saat süreyle, bizim gibi acemilere şarkı söylemeyi öğretiyor sağ olsun. Katılımcılar arasında emekliler olduğu gibi halen çalışmakta olan gençler de var.

Her hafta repertuar geçildikten sonra, solo şarkı söyleme çalışması yaptırıyor hocamız. Çok muhteşem bir ortam. Ne dert kalıyor ne keder. Neden bu zamana kadar katılmadım diye hayıflanıyorum zaman zaman.

O gün de koro eserlerini geçtik ve kalan zaman içinde “Şarkı söylemek isteyen var mı?” diye sorunca hocamız, “Ben söylemek istiyorum.” dedim heyecanla.

Bir hafta boyunca hazırlamış olduğum şarkıyı nihayet seslendirebilecektim. İçimde söylenmiş, söylenmemiş nice duygulara tercüman olan bir şarkıydı seçtiğim. Her cümlesinde beni alıp götürüyor ulaşmamın mümkün olmadığı yerlere. Müziği deseniz ayrı bir duygu sağanağı.

Şarkıyı ilk dinlediğimde,  yaklaşan bir depremin ayak seslerini duymam zor olmamıştı. Birkaç dinlemeden sonra artık söyleyebilirdim. Şarkının ilk mısraları dudaklarımdan çıktığı anda deprem yüreğime dayanmış,  duvarlarını yıkmış, saçılan tuğlalar  canımı öylesine yakmıştı ki tsunami olup gözlerimi vurmuştu çoktan.

Boğazıma kocaman bir yumrunun oturduğunu hissettim. Diğer mısralar bir türlü çıkmak bilmiyordu. Ara verdim çalışmaya ve sonraki günlerde nispeten daha az etkilenmeye gayret ederek şarkıyı okuyabilir bir hale gelmiştim sonunda.

Sahneye çıktığımda Hocam “Hangi Şarkı?” diye sorunca, içimde aynı deprem dalgalarının yavaş yavaş kabardığını hissettim.   Ani bir kararla o şarkıyı okumaktan vazgeçtim ve başka bir şarkıyla tamamladım dersimizi.

Kimseler duysun, kimseler görsün istemedim yüreğimin sarsılışını, dağılışını, dalga dalga gözlerimden etrafa yayılışını… İstemedim, en zayıf yanımın gözler önüne böylesine apaçık serilmesini.

Hiç kimse de bilmedi zaten, duymadı içimdeki o iflah olmaz sancıları. Zevahiri kurtarmıştım sonunda.

O gün şarkıyla haykıramadığım duygularımı, bu gün satırlara dökmek geldi içimden. Şu anda da o şarkıyı dinliyorum, boğazımda bir yumru, gözlerimde sıralı yaşlarla.

İnsan hangi yaşta olursa olsun, anne dendiğinde çocuklaşıyor sanki. İstiyor ki onun şefkatli kolları bir daha, bir daha sarsın ve hiç bırakmasın, korusun dünyanın tüm kötülüklerinden. Oysa yıllardır O’nun kokusuna öyle hasretim ki. Hiç bir sevgi, hiç bir aşk yerini alamıyor anne sevgisinin. Okurken bu satırları beni anlayacağınızı umuyorum. İşte o şarkı; Ahmet Özhan’ın sesinden kulaklarımda, yüreğimde…

Yarın da “Anneler Günü.”

Tüm annelere, anne adaylarına, kendisi anne olamadığı halde anneliği yüreğinde hissedenlere ve annesini çok özleyenlere… 12 Mayıs 2018

Kulağımdan gitmiyor ninni sesin
İçimdesin içimde derindesin
Gördüğüm her şeyde, sevdiğimdesin
Anlatılmaz öyle güzel bir şeysin

Gözümün nuru annem
Ömrümün nuru annem
Şu kalbimin ateşi annem
Ayırmasın seni Allah benden

Sana versem ömrümü yetmez bile
Senin için çekilir çile bile
Yok eşin emsalin dünyada bile
Anlatılmaz öyle güzel bir şeysin

Gözümün nuru annem
Ömrümün nuru annem
Şu kalbimin ateşi annem
Ayırmasin seni Allah benden

Beste: Özcan Korkut
Güfte: Özcan Korkut

 

 
Toplam blog
: 278
: 1431
Kayıt tarihi
: 20.11.10
 
 

Bir Kamu Kurumundan emekliyim. Bloğumda; yaşadıklarımı, çevremde gözlemlediğim olaylar ile kendi ..