Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '16

 
Kategori
Deneme
 

Zülfü yâreme dokunma(!)..

Duygu ve düşüncelere tercüman olmak;

Duygusallık insanın en güzel taraflarından biri değil midir;

Ama gel gör ki, en çok da alay edilen yönü de değil midir;

Hani bazı dönemlerde, bazı repliklerde duymuşuzdur: Çok duygusalsın, bu işlere duygularını karıştırma, duygularınla hareket ediyorsun;

Duygusal olmak için başkalarının kuyruğuna basmamak mı lâzım;

Yoksa, son kalemiz duygusallığı da mı yitiriyoruz;

Her şeyin maddeleştirildiği maddiyatçı dünyada;

Duygularının esiri olma derler hani;

Nereye kadar, neden…

Bir kusur mu duygusallık? Modern yaşamın dayatması rasyonel birey, aynı zamanda duygusal olamaz mı?

Amma da kalıpçı olduk be;

Bırakın ruhunuzu özgür olsun; bir insan mantıklı da olabilir, duygusal da olabilir; önemli olan duygusallık ya da mantıklılık değil; asıl insan erdemi, riyakâr olmamak…

& & & &

Yalnızlık içinde derbeder olmuşuzdur…

Geçmişi çok fazla kurcalıyoruzdur…

Acaba, içimizi yiyen bitiren şey neydi?

Zaman, en kıymetli sermayemizdi ya…

Zamanı geri getirebilsek, acaba neleri değiştirmek isterdik…

Kendimizle olan iç hesaplaşmalarımızı bir türlü bitiremeyiz…

Neden, bu kadar kendimize haksızlık yapıyoruzdur…

Dalgalı bir ruh hâliyle yaşamımıza devam ededururken…

Kâh bir duygu selinin dışa vurumuyla, içimizin içimize sığmadığı, panik atak dönemleri tecrübe ederken…

Kâh dongun, ruhsuz, biçare ve terkedilmiş bir çehreyle, sadece oturur, oturur ve düşünürüz…

& & & &

Yanlış giden şey ne olabilirdi ki…

Hani, yediğimiz önümüzde; yemediğimiz arkamızda ya…

Artık, ayaklarımızın üstüne daha güvenle basmamız gerekiyordur…

Hem neydi o, öyle yakışıyor muydu miskin miskin oturmak, büyüklerimiz, bizim zamanlarımızda cengâver gibiymişler…

Bazen, insan denen varlığı anlamak kolay olmaz…

İnsanı anlamak için, onun anası veya babası olman da yetmez; içindeki yangınları, kırılmaları, gönülkoymaları anlamak, derinlik ister…

Derinlemesine ona yaklaşmak, onun yanında olduğunu göstermek ister… Yüzeysel bir yakınlaşma, iletişim ve diyalog kurma; derinlerdeki yarayı iyileştirmeye ya da şuur altında saklı, insan psikolojisini tarumar etmeye ant içmiş ajanı bulup çıkarmak da, zülfü yâre dokunmak olur…

& & & &

Dalıp dalıp gittiğimiz anlarda…

Kendi kendimizle hesaplaştığımız, vicdanı muhasebelerde bulunduğumuz; yalnız şehirlerde, yalnız sokaklarda, yalnız caddelerde, yalnız dört duvar içinde; kendi kendimizi yiyip bitirirken, bir anda, aslında; hayatın o kadarda koyverilmeye değmediğini anlarız.

Ün salmış dikbaşlılığımız bile; o zamana kadar görmediğimiz ya da gördüğümüz hâlde değer vermediğimiz salondaki çiçeklerin çok güzel olduğunu fısıldayıverir… 

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..