Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

'' Keşke görebilseydim bu dünyanın güzelliklerini... ''

'' Keşke görebilseydim bu dünyanın güzelliklerini... ''
 

Hafta içi yorgun bir halde evime gelip, yemeğimi yedikten sonra, biraz olsun günün yorgunluğundan sıyrılabilmek için meyve çayımı elime alıp kanalları hızla değiştiriyordum. Gözüm TRT' de Uşak Eşme' de gözleri görmeyen bir anneye ilişti. Kilim dokuyordu, el emeği göz nuru... Kendince kolaylıklar bulmuş, sarı renkli yumağa şiş, beyaza çakmak, yeşile kumaş parçası, kırmızıya gazete iliştirerek renkleri ayırt edebiliyor ve ilmekleri tek tek sayarak o eşsiz desenleri ortaya çıkartabiliyordu. Bir şartı var yalnız, o kilimi dokumaya kendisi başlayacak, ilk ilmeği o atacak ve kimse elini sürmeyecekti. Hangi renkte, kaçıncı ilmekte kaldığını sır gibi aklında tutacaktı.

Yıllardır kilim dokuyarak kazanmış hayatını, bir de oğlu var evlenme çağında, şimdilerde ev geçindirme görevini üstlenmeye hazır... Nitekim annenin bırakmaya niyeti yok tezgahını.

Çok küçük yaşta kaybetmiş görme yetisini, o yıllardan aklında kalanları sıralıyor, yıldızlar, annem ve ağaçlar diye... Ve herşeye rağmen ışıldıyor gözleri. Bugüne kadar görebildiği zamanlardan aklında kalanları nadide bir emanet gibi öylesine saklamış ki yüreğinde, aynı güzelliğiyle, saflığıyla öylesine korumuş ki; onun için kötü olan hiçbirşey yok belleğinde.

Mutlu olmasına rağmen, tek istediği ağzından çıkan şu cümlede saklıydı : '' Keşke görebilseydim bu dünyanın güzelliklerini ''

Büyük ve düşündürü bir cümleydi benim için. Dedim ya, ne olursa olsun yüreğinde, hatıralarında hep güzellikler barındıran bir annenin isteği başka ne olabilir ki?

İçinde bulunduğumuz dünyanın giderek kötüleşmesi, zorlaşan hayat şartları, tutunma çabaları, suç oranlarının artması, zamansız ve haksız ölümler, işsizlik, maddi kaygılar yakınından geçmemiş hiç. Geçmesin de....

Bir gün acaba bizler de aynı cümleyi kuracak mıyız ne dersiniz? Bir gün bakıp da göremeyeceğiz, görüp de farkına varamayacağız diye korkmuyorum değil... Ya da yaşam alanlarımızı çepeçevreleyen tüm bu olumsuzluklara rağmen '' keşke görebilsek bu dünyanın güzelliklerini '' diye geçirecek miyiz içimizden? Bu güzellikler için tanrının bize vermiş olduğu görme duyusu yetebilecek mi ne dersiniz? Gören ile görmeyen bir mi, değil mi? Bakmasını bilmek mi gerekiyor yoksa? Öğrenebilecek miyiz görmezden gelebilmeyi bazen, uzağından geçebilmeyi? Yoksa nasıl görmek istediğin ile mi ilgili, umutla bakmak mı gerekiyor?

İşte böyle onlarca soru ve cevap kurcaladı beynimi. Öğrendiğim, farkına vardığım birçok şey oldu bu akşam. Yazmaya hangisinden başlayacağımı bilemedim. Bu kez yorumu sizlere bırakıyorum, siz olsaydınız ne düşünürdünüz?

 
Toplam blog
: 18
: 1208
Kayıt tarihi
: 03.02.07
 
 

''Artık 28'imdeyim, büyümüş mühendis olmuşum, ama hala çocuk kalmış yüreğim. Her gün biraz daha b..