Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '14

 
Kategori
Mizah
 

'' Paralel Devlet ve Paralel Şevket...''

'' Paralel Devlet ve Paralel Şevket...''
 

net'ten...


Artık, İzmir'den İstanbul'a avdet etmiş bulunuyorum... Ünlü araştırmacı gazatacı olduğumu bilip de havaalanında izdiham yaşamamak içün kaşkol ile yüzümü kapatmıştım...

...........

Bugünlerde 'Paralel devletin'  başı olduğu söylenen eski mahalle arkadaşımı ziyaret edip gazatam için röportaj neyim yapmayı kafaya koymuştum...

......

Çocukluk arkadaşım, Topal Şevket isimli ünlü iş adamı, aslında doğuştan özürlü değildir...

Delikanlılık yıllarında bir ' alacak-verecek davasında ' ayağından vurulduğundan topal kalmıştı.

Bizim Şevket, şimdilerde, 'paralel Devlet' gibi güç sahibi bir vatandaşımız olup çıkmıştı... İlkokulu dışardan başarıyla bitirmiş olmanın dayanılmaza acısıyla, Çarmakistan Eyaletinde, kendi adını verdiği büyük bir üniversite inşa ettirmişti. 

İnşa etmemiş; ettirmişti... Her zaman kendi yapmaz; ama yaptıran bir güç sahibi olarak anılmıştı.

Şevket ül Bostan Üniversitesi...

Önünde Topal  Şevket'in eli bastonlu heykeli...

Sonra sırasıyla 16 adet hastaneler zinciri... Özel antrepolar... Uçak şirketi vs...

Bendeniz, eski bir çocukluk arkadaşı olarak O'nun, bu dönemde yıldızının parlayarak  yüksek başarılara imza atması karşısında, sessiz kalamazdım elbet... Araştırmacı gazetecilik iç dürtüsüyle ve kardeş gibi sevdiğim Şevket'i görme arzusuyla, Kavaksızdere Semtindeki office'sini ziyaret eylediğimde, aramızda şu konuşmalar geçmişti...

....

- Şevket, çok büyük başarılara imza atıyorsun ; bu mürekkebin suyu nereden geliyor ?..

- Maksudum, sen beni bilirsin; fukara bir Anadolu köylü çocuğuydum... Anam, beni ahırda doğururken ölmüş; bubam, kan davasında sizlere ömür... Ben ve 23 kardeş, yalın ayak; aşı gabak açıkta kalmıştık.

- Vaahh... Sonra... Nasıl oldu bu servet ?..Hıı ?..

- Önce bir kasa domates aldım; sattım... Sonra 3-5-10 kasa derken ...

- Vay bee.. Sonra toptancı haline mi ortak oldun ?..

- Nerde bizde o şans; bir gün bir haber geldi... Mısır'daki halam ölmüş... Mirası bize kalmış...

- Hadi bee... Senin Mısır'da halan yoktu... Bak, bunu yutmadım işte !..

- Ha hah haa... tabi ki Mısır'da halam vs. yoktu... Şaka tabiii.... Ama mısır ticareti çok işime yaradı...

- Hımm mısır aldın sattın yani...

- Mısır demek bizim dilde ' Hayali ihale işi' demek ... Kardeşlerimle bir şebeke oluşturduk... Nerede ihale var.. Biz orada... İhaleye girenlerle olan diyaloglarımız mükemmel neticelere vasıl etti bizleri...

- Hiç sermaye koymadan, yorulmadan ; beleş para ha?..

- Evet,işler ayna ; çal çal oyna... Sonra ithalat; ihracat ihaleleri..hah haa.... Çalsın sazlar; oynasın kızlar...

- Kızlar mı.. o da ne ?..

- Kediciklerim var... Birbirinden nazlı, işveli... Onlar sayesinde, Devletin her köşesinde binlerce adam edindim... Hepsi bana gebe... Ben ne dersem o olur... Kim gelirse gelsin... her yeri bağladım....

- O ne âla... Mıallâ... Senin rakiplerin vardır şimdi...'Paralel Devlet'...'Derin devlet '...vs..hani ...

- Onların başında ben varım... Ben sütre gerisinde etliye sütlüye karışmam... Adım da kirli-bulaşık işlerde hiç anılmaz... Ben gizli kahramanım... 50 yıllık yatırımımın sonu bu... İpler  benim elimde ...

- Yahu bak, hökümatı sallayan iirli ufaklı devletler var... Bunlarla sen baş edemezsin...

- Onların hepsi benim malabalarım... Bir parmak işaretimle yer yerinden oynar... Anladın mı şincik..

- Kafam karıştı valla... Pek inanmadım...

- Peki bak şimdi izle...

Şevket, görüntülü aramalarla, canlı  canlı karşısına dizdiği ve el pençe duran meşhurları görünce küçük dilimi yutacaktım...

Orada kimler kimler yoktu ki... Meşhur hacılar... çift pasaportlu hacılar; kedicikler ve patronu; devletin köşe başlarından tanıdık simalar  vs... Hepsine de direktifler vererek, fırçalar atarak işini bitirdi..

- Şimdi inandın mı... Ben bi konuşursam ülke sallanır... 9 şiddetinde deprem olur...

- Vaay bee.. Bu ülkeyi sallamayan bi ben kaldım desene... İpini kopran sallıyor anasını satiiim...

- Ben devletim.. ben haşmetmaapım... Şimdi dile benden ne dilersen...

- Şevketciğim, ben bi bardak soğu su rica edeyim... Başka bi şey dilemem... Allah beni ve halkı korusun

- Önümüzde seçimler var... Kime vereceeen oyunu...

- Şeey... beenn... Ekmek partisine vereceemm..

- HAHHH  HHHAAAAA... NİREYE VERİRSENİZ VERİN .. BEN NE DERSEM O OLECEK...

- Sana Paralel Şevket diyebilir miyim ?..

- Hayır. Diğer çömezlerime deyin onu... Paralel... Teğet... Kiriş... Çap... Yarıçap... Hepsi emrimde...

- Peki sana ne diyek abi ?.. Paralel Şevket... Paralel devlet... pek kafiyeli olmuştu... Heh hee...

- Bana devletlüm... Yüce haşmetmaapım... Biricik devletlüm diyebilirsiniz...

- Olur... ben kaçayım artık...

- Dur, daha garpuz kesicektik yafu... hah hah haa.... Selam söylen benden halkıma... refah ve huzur getricem onlara... Kediler vereceğim besleyip büyütsünler diye...

- Weee Aleykümme sselâm abicim... Hadi eyvallah...

...........

Dışarı çıktığımda, derin bir nefes aldım... Bunca deliye rağmen bu ülke, halen ayakta  ve biz, ıccık da olsa nefes alıyoruz diye sevindim...

Kafayı dağıtmak için Nevizade'ye doğru yürürken, Nevşeherli arkadaşlarımla, ABD'li Newyorker'i de telefonla arayıp burada buluşup muhabbet etmeyi kafama koymuştum. 

 

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..