- Kategori
- Çocuk Kitapları
''Asla umutsuzluğa kapılmayın''
Yazarları ağaçlara benzetirim; meyve veren ağaçlara... Sisli ve puslu bir bekleyişten sonra gelen baharla birlikte meyveye duran ağaçlara benzetirim. Meyvelerin öncesinde yapraklarla süslerler dallarını. Lezzetli meyvelerin müjdecisidir o yapraklar.
Kimi yeni fidandır. Kimi kök salmıştır ulu çınarlar gibi. Meyvelerinin tadı bir türlü silinip gitmez damağımızdan. Her yeni fidan bu ulu çınarlara özenir, öykünür. Onlar gibi olmak ister. Toprağın derinliklerine kök salarak kalıcı olmak ister.
Kitaplar yazarların meyveleridir. Aylar ve yılların birikiminden sonra oluşturdukları meyveleridir. Tek amaçları, binbir emekle oluşturdukları bu meyveleri okuyucuyla buluşturmaktır.
Oysa bu iş o kadar zordur ki ülkemizde. Yazmak ne kadar çok emek ve yetenek gerektiriyorsa, yazdıklarımızı kitaba dönüştürmek de bir o kadar çaba gerektirmektedir. Maddi durumu iyi olan yazdığı öykü ya da roman taslağını alıp istediği bir matbaada kitap haline getirebilir. Ama önemli olan yazdıklarınızın bir yayınevi tarafından, işin uzmanı editörler tarafından onaylanmasıdır.
Çoğu yazar, yazdıklarını kitaba dönüştüremediği için çekilmiştir köşesine. Küsmüştür adeta. Aynı sorunları ben de yaşadım. Biriktirdiğim öyküler için birkaç yayınevinin kapısını çalmıştım o yıllar. Bıraktığım dosyaları aynen geri gönderdiler. Hepsinde de aynı benzer bahaneler vardı. Öykülerimi okuyan arkadaşlarım beni itelemeseler bir kenara çekilecektim ben de.
Yayınevleriyle yeniden iletişime geçtim.
En son Yaz Yayınları'nın sahibi Cengiz Bey'le görüşmüştüm. Cengiz Bey; ''Elimizde çok dosya var ama siz bir gönderin bakalım, '' dedi. Bir hafta sonra telefonum çaldı. Arayan Cengiz Bey'di: ''Ali Bey, yazdıklarınız çok güzel. Tam bizim aradığımız düzeyde. Diliniz sade ve akıcı. Elinizde başka öyküler varsa gönderin iki kitap halinde yayımlayalım.''
Tahmin ettiğiniz gibi çok mutlu oldum. Ardından yoğun bir süreç başladı. Sözleşmeler, kitap provaları, düzeltmeler, kapak resimleri...
Bir yıl sonra kitaplarım basıldı. Yayınevi benim kitaplarımı, ''Çağdaş Türk Yazarları Çocuk Kitapları'' adlı bir kategoride yayımlamıştı. Ünlü yazar Erol Toy'un da yer aldığı bu listede adımın bulunması benim için ayrı bir kıvanç kaynağı olmuştu.
Sıcak bir ağustos günüydü, Çeşme'deki yazlığımın verandasında gazetemi okurken bir kargo aracı geldi. Meraklandım , kalktım araca doğru yürüdüm. Beni arıyorlarmış. Ellerinde büyükçe bir koli vardı. Yaz Yayınları'ndan geliyordu. Kolide benim kitaplarımla birlikte, kategoride yer alan yazarların eserlerinden ikişer tane konmuştu.
O günkü mutluluğumu kelimelerle anlatamam.
Birkaç ay sonra kendi kitaplarımdan belli sayıda ayırdıktan sonra kalanları Sarıkamış'taki bir köy okuluna gönderdim. Sarıkamış'ın Aşağısallıpınar Köyü İlkokulu'nun kitap gereksinimi olduğunu bir gazetede okumuştum.
Yayımlanmış dört kitabımdan ilk ikisi olan, KEDİLİ PARK ve HAVADA BULUT, bir süre sonra beni küçük okurlarımla buluşturdu. Kitaplarım okuyucularıma ulaştıkça olumlu tepkiler almaya başladım. İmza günleri ve söyleşilerle oldukça hareketli bir döneme girmiştim.
Hiç unutmuyorum. 2009 yılının Şubat ayıydı. Öğle saatlerinde bir öğretmen arkadaşım aradı: ''Eğitimhane.com adlı sitenin, 113. sayfasına gir, bak ne göreceksin, '' dedi ve kapattı telefonu. Meraklandım, siteye girdim. ''2. sınıf öğretmenlerinin günlüğü'' adlı bir sayfaydı bu. Öğretmenlerin sorunlarını ve bilgilerini paylaştıkları bu sayfadaki yorumlar arasında merakla gezerken gözüme takıldı. Bursa'da ÖNCÜL rümuzlu bir öğretmen şunları yazmıştı:
''Günaydın arkadaşlar. Size bir kitap tavsiye etmek istiyorum. Öğrencim ara tatilde okumuş ve arkadaşlarına da okumamı istedi. Öğrencim kırılmasın diye kitaptan bir tane hikaye okudum. Sınıfım çok sevdi. Her gün ne zaman bu kitaptan hikaye okuyacağımı soruyorlar. Kitabın adı: KEDİLİ PARK. Yazarı: S. Ali Ellikci. Yaz Yayınları'ndan.''
Beni onurlandıran bu sözleri okuduktan sonra ben de siteye üye oldum. Öncül Öğretmen'le birlikte diğer öğretmenlerle tanıştım. Benim mesajımı alınca şaşırdılar, çok ilgi gösterdiler.
Kitaplarım yayımlanmıştı ama yine de kendimi sınamak istiyordum. 2010 ve 2011 yıllarında, Kültür Bakanlığı ile Balıkesir Gönen Belediyesi'nin ortaklaşa düzenledikleri, ''Ömer Seyfettin Hikâye Yarışması''na katıldım. Art arda iki yılda da öykülerim, binlerce öykü arasından sıyrılarak ilk ona girdi ve ödül aldım.
Genç fidanlara önerim: Çok okuyun ve yazın. Asla umutsuzluğa kapılmayın.
S.ALİ ELLİKCİ