Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '14

 
Kategori
Çocuk Kitapları
 

Alice harikalar diyarında

Saflığı, duygusallığı, gerçek veya hayali arkadaşlıkları, oyunları, oyuncakları ile "çocukluk" bambaşka bir dönem. Hayatın ilk basamağı.  Geçmişe olan özlemin, içi hatıralarla dolu kumbarası.   Düşlerin, masumiyet duvarına rengârenk yansıdığı, yaşın küçük, hayallerin ise kocaman  olduğu günler yumağı.   

Gözyaşlarının; içten bir öpücük, sakız, simit, çikolata, balon, uçurtma,  boya kalemi ile hemencecik kuruyuverdiği  o güzel yılları unutmak  ne mümkün!

 Merak ve öğrenme duygusunun doruklarda seyrettiği o senelere ne ekilmişse o yeşeriyor. Dolayısıyla zeminden başlıyor mutluluk veya mutsuzluklar. Yaşanmış her an, değişik bir duyguyu sarıp sarmalıyor. Bazıları gözyaşı biriktiriyor dalgın bakışların ardına bazıları da sevinç.

Çocukken dinlediğimiz veya satırlarını dondurma gibi yalayıp yuttuğumuz kitaplar, unutamadıklarımız kategorisinde önemli bir yer tutuyor.  Örneğin; "Alice Harikalar Diyarında". Kökleri edebiyat toprağına sıkıca tutunmuş nice kurgu romandan sadece biri.  Yazıldığı 1865 yılından bugüne dek okuyucu kitlesi artarak çoğalıyor.  

Ünlü matematik profesörü Charles Lutwidge Dodgson'un Lewis Carroll takma adıyla yazdığı bu eser, mantık ve matematik kavramlarını da saklıyor satır aralarında. İçindeki çocuğu yetişkinliğine dek koruyan, seven, hayallerine yenilerini ekleyebilen, çocukluğu basite indirmeyen aksine önemseyen, her daim hisseden ve empati kurabilen bir insan anca bu kadar etkileyici yazabilir, dedirtiyor insana.

Daha ilk paragrafta; kitap nedir, nasıl olmalıdır?, sorusuna cevap arıyor insan. Şöyle diyor yazar : "Alice, ablasıyla birlikte bankta uzun süre oturmuş ve bundan çok sıkılmıştı. Bir iki defa ablasının elindeki kitaba baktı; ama onda Alice'in hoşuna gidecek ne resim, ne de konuşma vardı. Bunun üzerine Alice, "Bu kitap neye yarar?" diye düşündü".   

 Kitap okumayan birinin ikinci hamur kâğıda basılan, kelimelerden oluşan, mürekkep kokan,  kapak resmi dışında seksen sayfa boyunca hiç bir görselliği olmayan bir eserin  yüzyıllar boyu elden ele, yürekten yüreğe dolaşmasını anlaması zordur.

Geleceğin büyüklerine okumayı sevdirmek, yetişkinlerin asli görevi olmalı. İçeriği ne kadar güzel olursa olsun resimsiz ve renksiz bir kitap; çocuklara  sıkıcı gelebilir.

Yazar, kitabın önemine ve öğretici gücüne ilerleyen sayfalarda da dikkat çekiyor. Alice, pembe gözlü tavşanın peşinden gidip, onun girdiği delikten derin bir kuyuya  düşerken  de  o çok sevdiği kitaplara  hayal dünyasında yer buluyor.  

“Etrafına baktı, kuyu duvarlarının dolaplar ve kitap rafları ile kaplı olması dikkatini çekti.”- Sayfa 6.

“Alice, üzerinde başka bir anahtar veya nasıl küçülünebileceğini gösteren bir kitap bulma ümidiyle masaya döndü.” Sayfa 8

“Alice mahkemeye hiç gitmemişti ama kitaplarda ona dair o kadar çok şey okumuştu ki, orada olan her şeyi biliyor, bundan dolayı büyük bir gurur duyuyordu”. – Sayfa 70

            Yazarın, hassasiyet gösterdiği  bir husus daha var bu eserde : “Nasihat”.  Öğütlerin, kişilik üzerindeki etkisinin ne denli önemli olduğunu biliyoruz.       Çocuklarını uyuturken, tıkırtı yapıp “uyumazsan, öcü gelir”, “ağlarsan, polis seni götürür”, “susmazsan, dilenciye veririm” gibi tehditler savuranları işitmişsinizdir.  Alice Harikalar Diyarında da böyle bir benzerlik göze çarpıyor.  “O kendilerine verilen nasihatleri tutmadıkları için, ateşte yanan veya vahşi hayvanlara yem olan çocukların hikayelerini çok dinlemişti”. Romanın pek çok yerinde Alice’in nasihatten hoşlanmadığını ifade eden konuşmalara rastlıyoruz.  Korku ile verilen eğitimin sakıncaları bilinmesine rağmen bu taktiğin  hâlâ yaygın oluşu üzüntü verici.

9’uncu sayfada  nasihat konusunda yine bir paragraf var.  “Sözlerini pek tutmadığı halde, bu çocuk kendine nasihat ederdi. Hatta bazen kendini gözlerinden yaş getirinceye kadar azarladığı bile olurdu. Bir defasında tek başına oynarken hile yaptığı için kendi kulağını çektiğini hatırladı. Çünkü bu küçük garip kız, iki kişi gibi hareket etmeye bayılırdı.”

Otokontrol güzel bir şey. Yanlışının farkına varabilmek ve bir başkasının uyarmasına gerek kalmaksızın düzeltmek olgunluk işareti. Ancak, bir çocuğun kendine ceza vermesi ne derece doğru? Yine üzerinde durulması ve kafa yorulması gereken bir nokta.

Alice; akıllı, bilgili, meraklı ve hayal dünyası geniş bir kız çocuğu. Dikkatli bir okur,  romanın içinde Alice’in büyüdüğünü kolaylıkla fark edebilir.  Başlarda her şeye ağlayıp, kendine yüz santim derinliğinde gözyaşı gölü yaratan ve içinde boğulmaktan korkan Alice’i ilerleyen sayfalarda daha temkinli, özgüvenli ve cesaretli buluyorsunuz. Doğru bildiği konularda dimdik duruyor ve yaşadığı dönemin yönetim biçimini dahi eleştirebiliyor. Herkesin kellesini uçurmaya meraklı  Kraliçe'ye de herkesin şaşkın bakışları arasında kafa tutabiliyor.

Alice’in önüne çıkan kapıların ardındaki bahçeye ulaşmak için gösterdiği olağanüstü çaba, üzerinde “beni ye, beni iç” yazan uyarılara göre kâh büyüyüp kâh küçülmesi, karşılaştığı her biri çok özel kahramanlarıyla inanılmaz doyurucu bir roman "Alice Harikalar Diyarında".

Ceketli ve saatli Beyaz Tavşanı, küçük kertenkele Bill’i, keyifle nargilesini içen Tırtıl’ı, Üniformalı Balığı, Çılgın Şapkacı’nın çay partisini, kraliçenin korkusuna beyaz gülleri kırmızıya boyayan bahçevanları,  bütün yüzünü kapsayan gülümsemesiyle bir görünüp bir kaybolan Cheshire Kedisini, hıçkırıklarını hissettiğim kaplumbağayı ve Fındık Faresi’ni düşlerine konuk eden Alice’i hiç bir zaman unutmayacağım. 

Her ne kadar Cheishire Kedisi ve Alice arasında geçen aşağıdaki  konuşmayla noktalıyor olsam da yazımı, “Alice Harikalar Diyarında” daha uzun yıllar konuşulmaya ve hakkında yazılmaya devam edecek.

Alice : “Bana lütfen ne tarafa gitmem gerektiğini söyler misiniz?”

“Bu, nereye gitmek istediğine göre değişir.”

“Nereye olursa…”

“Öyleyse hangi yoldan giderseniz gidin.”

“Bir yere varabileceksem…”

“Eğer gerektiği kadar yürürsen tabii ki bir yere varırsın.”

 

Aysel AKSÜMER 

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..