- Kategori
- Aşk - Evlilik
" Kaynağından öptüm seni "

Ayışığında oturuyorduk
Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm
Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm
Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı
Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yastığımda
Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık
İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım
Kaynağından öptüm seni
Cemal Süreya "Sayım"ını [1] işte böyle yapıyordu...
İktidarın merkezden başlayarak tüm kıyılara dek ulaştığı, insanı da aşkı da ele geçirmeye çalıştığı bir yüzyılda, bir aşkın ortaya çıkarılıp, sokakta kaynağından öpülmesi...
Mecazi anlamından bakarsak ev, içe kapanmayı, duvar örmeyi, steril bir yaşamı işaretliyor.
Balkon bile öyle... Evin sokağa bakan ama hayatın akıp gitmesini seyrettiğiniz bir seyirci koltuğu. Hem kendinizi özgür hissetmenizi sağlıyor, hem de sizi içerde tutsak ederek oyuna devam etmenizi...
Sokak ise hayatın aktığı, şiddetin merkezlendiği yer olarak giderek büyüyor.
"Evden kaçmak" ise pek bir anlam ifade etmiyor. Çünkü genelde evden kaçanlar başka bir eve sığınıyorlar. Başka bir evde "ayağını yorgana göre uzat"ıyorlar...
Oysa evden sokağa doğru kaçanlar, işte onlar sistem tarafından uygulanan şidddeti daha iyi fark ediyorlar. İşte o zaman kendilerine biçilen yorganı kaldırıp atıyorlar.
Ev bir nevi yarı tabutken, yaşarken içinde ölünürken... Sokaklar da ürkütüyor insanı.
Oysa Cemal Süreya önce ayışığında bileğinden, sonra ayakta dudağından, kapı aralığında soluğundan, yastığında kasığından, başka evlerde iliğinden öpüyor.
Ancak ne zamanki sevdiğini sokağa çıkarıyor, orada bir karşı yazgı olarak "kaynağından öpüyor" sevdiğini.
Sokak önemlidir. Cemal Süreya, İlhan Berk için şöyle diyor: "Türk şairinde kişisel reklam duyguu Tanzimat'tan beri çok yoğundur. Ama İlhan Berk bir 'canlı yayın' yöntemi getirdi. Yıllar önce Ankara'da sokaklara düşer, belli bir sıra gözetmeden, , sondaj usulüyle kapı zillerini çalarmış. Diyeli kapıyı güzel güzel bir kız açtı. Sorarmış: 'Ünlü şair İlhan Berk burda mı oturuyor?' Kızdaki izlenim: Demek İlhan Berk diye bir şair var, üstelik ünlüymüş! Bugün yetmiş yaşında en iyi şiirlerini yazan İlhan Berk elbet ününü salt bu yönteme borçlu değil. Ama olay İlhan Berk'i iyi anlatıyor." [2]
Hayat gibi aşkı da kaynağından, o bozulmamış, arı haliyle pınardan öpmek için, sokağa çıkmak gerekiyor.
Bir şiirinin bitip bitmediğini "Sokağa çıkıp kendi kendime okumadıkça anlayamıyorum" diyen İlhan Berk, aşkları da sokakla buluşturuyor...
Çünkü bu öyle bir aşk ki, dün dağlarda dolaştım evde yoktum" diyor... Bu öyle bir aşk ki, "Güzel Irmak":
Küçüğüm, bu senin sesin, güzel ırmak
Önce rüzgârın öptüğü, sonra benim öptüğüm
Bu bitmemiş şiirler senin ayakbileklerin
Soluğun, kokun, karnın, gölgeli gözlerin
Bu böyle çözülü göğsün, enine boyuna dudakların
Sabahlara kadar ki büyük gözlerin böyle
Bu dal gibiliğin, saçların, kırmızı ağzın
Bu üstünde onca seviştiğimiz yatak sonra
Sonra bu benim anı artığı eski yüzüm
Tüylerin, tay boynun, küçücük çocuk ellerin
Böyle yukarıdan aşağı gidiyorum seni
Karışıyor, korkunç, ellerimiz ayaklarımız [3]
[1] Cemal Süreya, "Sevda Sözleri", YKY,
[2] Cemal Süreya "99 Yüz", Adam Yay., Haziran 2004.
[3] İlhan Berk, "Toplu Şiirler", Delta, YKY, Mart 2003.