Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '11

 
Kategori
Deneme
 

''Neyi sevsem yok oluyor''

''Neyi sevsem yok oluyor''
 

......


Sevgiliye Mektuplar 

………Sevdaya dair yazılan şiirlerin özlem üreten anlara yerini bırakmasıdır ‘’neyi sevsem yok oluyor’’… Kız kuleli kente bozkırdan yolculuk, ardında ölçülemeyen uzaklıkların özlem çoğaltmasıdır…Sevdayı özleme, özlemi sonsuzluğa bırakmaktır ‘’yok olmak’’..’’Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika’’ydı Eurovizyona ilk katılıp sonu gördüğümüz yarışmada, oysa sevişmeyi ayıplıyordu leylek yürekli insanlar, sevmenin bir ömür ve sonsuz sürdüğünü görmezden gelirken, g ö r e m e z k e n … 

……… Eylül mağdurlarıydık ne zaman gelse Eylül en uzun günü yaşar gibi onda kalır, yirmi Nisanı yok sayar, Kasıma ulaşamazdık… Eylül gözlerindi ve ne zaman bildiklerimi gözlerinle yüzleştirsem aşka soyardın beni, parmaklarımı soyunur gözlerinin aşk Eylülünde yolculuğa çıkardım, yok olur sanırdın beni aşka her yıkadığında… Yokluktu her yıkanmam belki ama yokluğunla uzlaşmayı bir an aklıma getirmeden gözlerine ulaşmanın yaratıcılığı ve varsıllığı ile sen olan çocukluğuma büyürüm sevgili… Büyüdükçe yok olur, yoklukta kara sevda masalından özlem çoğaltırım, y o k l u ğ u n a… y o k l u ğ u m u z a… 

……… Vaftiz edilmiş, seçilmiş akrabalı minik bir gemiyim, kamaralarında gözlerinden doğan aşk yüklü ve aşk bandıralı bir gemi yok olur mu? Sevgili… Sığındığı sen olmayan her limanda aforoz edilen, yalnızlığına terk edilen, sonsuz mavilikte kıyısı, rotası, dümeni, kılavuzu, vira virası, iskelesi sen olmuşken… Sadece leyleklerin seviştiği evrende haritalarda değil ama dünyanın aşk tarihçesinde adı gizli, yosun rüzgârları savuran okyanussun, adı konmamış… Sularında, rüzgârında deli-serseri gezinen adı aşk olan, aşkın sen olduğu gemiyi görüyor musun? Hissediyor musun? Sessiz çığlıklarımı duymuyor, sessizliğe gömülüyorken sana her sustuğumda yürek yangınlarımı harmanlıyor, körüklüyorum, çünkü sana her susmam kutsal bir aşk sevgili… 

……… Tutkum, içinde, ruhunda, yüreğindeki o asi ve aykırı kadına aykırı-isyankâr yaklaşımımdır, çocuksu ve masum yüreğim her defasında ‘’haydi tut yüreğimden’’ diye haykırıyor, duymuyorsun yokluğumu, y o k l u ğ u m u z u… İçimizdeki farklı, fark yaratan, farkında lığında asi ama aşka bakan seslerin çatışmasında her defasında yenileyemeyen ama yenilen biz oluyorduk, yok olmuyor, yengiye hazırlanan yenilgide asla kaybolmuyor, saklanıyorduk sessizliğimize sığınırken… Seslerimizin çatışmasında kardeş halk türküleri üretiyor, saklıyor, yok oluyorduk! Yok olmak, acı çektiren yalnızlığımızı büyütmektir aslında, o büyürken acı çeken kalabalıklardan bedenimiz uzaklaştırırdık farkında olmadan, ruhumuz sevişirdi kimsesiz ve yoksul sokaklarda kimsesizliğimizle… Bedenimiz, tenimiz, sesimiz, nefesimizden her uzaklaşmamız, ruhumuza sonsuz geri dönüş yaşatır, engel olmadığımız ve olmak istemediğimiz… 

……… Adana, Aksaray, Ankara, Amasra, Antalya, Afyon, Avanos… İlçe, kasaba, beldeleriyle kim bilir ne aşklar, nice aşıklar barındırdı, konuklandırdı… Yitenler ruhlarını barındırdı aşkın anılarını çoğaltırken ve varken yok olmadan… Oteller kentlerin sessiz, dilsiz, gizemli, sır dolu tabutluklarıdır ve o tabutlarda yaşanan aşka dair anları hangi kitap yazar, hangi duvar nasıl saklar? 

Sevgiler, sessizliğe yol alırken kutsal aşklarına sessiz, dilsiz şahitlik yapan hangi kent, hangi otel, duvarları, sokakları ile sessiz kalır, yaşanmadı der? 

……… Polenler yayılırdı bizden sonra güzel atlar diyarına, tek korkum sevginle boğulmak olurdu ve öyle derin, öyle etken boğardın ki öncesinde, sonrasında yaşamadığım, bir daha asla y a ş a y a m a y a c a ğ ı m sevgi selinde boğulur, çırpınmazdım, seline hasret torak gibi… Ve uzatılan her can simidini reddeder, kendime daha derine batırır, yokluğunun sesinde, gözlerinin denizine yol alırım sevgi selinde… 

Çünkü seni 

İkimizi 

Aykırılığımızı 

Her şeyimizi seviyorum… 

Yokluğunda eksilmiyor, sesinden gözlerine ulaşıp var oluyor, liseli âşıklar gibi şımarıyor, hayatın rengini ikimiz için, aşk için çoğaltıyorum… Ve artık yirmi dört değil, yirmi beş saat seviyorum seni, yokluğunda bile sevgili… 

Sevmek yok olmaksa, sevdamız özlemdir Sevgili 

Adana / 29.12.2010 

 
Toplam blog
: 111
: 726
Kayıt tarihi
: 22.01.09
 
 

Adana doğumluyum halen bu kentteyim.. Marmara Üniversitesi İşletme mezunuyum. Deneme ve şiir yazıy..