“Alex” Son defa;

Ortalık Alex haberleri ile çalkalanmaya devam edince bir blog yazarı olarak biz de etkilenip aynı konu üzerinde 3. kes yazıyoruz. Çünkü kültürsüzlüğün,bilgisizliğin ve cehaletin cirit attığı ortamda “ bu ne kepazelik” deyip bilgisayarın tuşlarına ister istemez basıyoruz.

Alex ile ilgili kişisel düşüncelerimi bundan önceki iki futbol yazımızda ele aldık. Ancak Alex basın toplantısı yapıp futbolun bütün kara cahilleri bu toplantı hakkında ahkam kesince biz de bir şeyler yazalım istedik.

Alex 127 dakika süren basın toplantısında biraz mürekkep yalamış, birkaç kitap okumuş bir futbolcu olarak aklı başında tutarlı kelimler kullanınca bizim futbol yazarları Alex’i neredeyse  dahi sınıfına sokuverdiler. Bu durum o kadar komik ve kara mizah  olarak değerlendirilmesi gereken bir olay. Hayatlarında bir kitap bile okumamış, bırakın kitabı gazetelerin yalnızca magazin ve spor sayfalarını okuyan bizim futbol yorumcuları bu kadar akıcı konuşan biri karşısında şaşkına düşüverdiler. Burada olay Alex’in bilgeliği değil bizim futbol ulemasının cahilliği. İnanın %90’nı 5 tane kitap ismi sayın desen saydıkları kitap isimleri çoğunlukla en son hangi okulu bitirdilerse o okulun ders kitaplarıdır. Nerden mi biliyorum Hakan Şükür’den elbette. Yıllar önce Can Tanrıyar Star tv’de Televole magazin programı yaparken o programların birinde Hakan Şükür’e bir şaka yapmak isterler. Muhabir GS’nin tesislerine giderek Hakan Şükür’e borcundan dolayı evine haciz ihbarnamesi geldiğini söyler. Hakan Şükür “Ne borcuymuş bu” diye sorar. Muhabir taksitle ansiklopedi almış olduğunu fakat taksitleri ödememesi sebebi ile kitapçının haciz işlemi başlattığını söyler. Hakan Şükür’ün yanıtı ise tam bir kara mizah örneğidir. Şöyle der Hakan Şükür “Ben hayatımda para verip hiç kitap almadım ve hiç kitap okumadım. Kitap okumayı sevmem zaten. Bu nedenle böyle bir borcun olmasının mümkün olmadığını” söyler.

Hakan Şükür şimdi AKP’den milletvekili ve Lig Tv’de yorumcusu. Başka bir söze gerek var mı?

Gelelim Alex’e. 127 dakikalık konuşmasında elle tutar hiçbir şey yok.Üstelik suçladığı Aykut Kocaman konusunda çelişkili ifadeler var. 2010-2011 döneminde Başkan’ın kendisini kovduğunu fakat Aykut hocanın kendisine sahip çıkarak gitmesine engel olduğunu söylüyor. Bu ne yaman çelişki böyle. Mademki Aykut hoca Alex’i istemiyor adamın eline altın tepsi içinde fırsat geçiyor, fakat nedense bu tepsiyi elinin tersi ile itiveriyor. Başka ne var. FB’nin özellikle Alex’in attığı gollere sevinmiyormuş. Yapma Alex böyle saçmalık olmaz. Herkes Yılmaz Vural olacak değil ki atılan gollerde takla atsın. Bunun dışında Aykut hoca ile futbol anlayışları uyuşmuyormuş. Olabilir burada sorun ne anlamadım. Aykut, hoca ise takımda onun düşündükleri uygulanacak demek ki. Alex de hocasının düşüncelerine saygı gösterecek. Alex ilerde antrenör olursa futbolcuların düşündüklerini mi uygulayacak yoksa kendi düşüncesini mi? Başkaca da bir şey yok. Yani dağ fare doğurdu!

İşin ilgince daha düne kadar Alex varken FB Avrupa da hiç bir şey yapamaz diye her fırsatta eleştiren bütün GS’li yazar ve yorumcular “Başta Hıncal ULUÇ” birden Alex’ci kesiliverdi.

Yahu hani bu atam FB’nin el freni idi. Hani bu adam varken diğer futbolcular kendini gösteremiyordu. Hani bu  koşmuyordu. V.s. vs. Yıllardır bütün bu lafları edenler nedense günün modasına uyarak birden Alex’ci oluverdi. İşin ilginci Başbakan RTE’de fırsat bu fırsat deyip Alex ile özel görüşme bile yaptı. Elbette her 1 mayıs da Televizyon ekranlarına çıkıp çalışan emekçilerin ve işçilerin bayramını kutlayan Aykut Hoca’yı tebrik edecek değil ya!

Bütün bu yanlışlıklar komedyasına dahil olan FB’ li taraftarlar ve yorumcular ise FB düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekle meşguller. Benim gibi geleceğin FB’sini yaratmak için çaba gösteren Aykut Hoca’ya destek veren maalesef çok az. Ne diyelim bu ülkenin neden bu halde olduğunun en iyi yanıtı bu değil mi aslında. “Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler”

Saygılarımla

Ali İhsan Uğuz