Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '12

 
Kategori
Güncel
 

"Aziz Valentine's Day" İyi hoş da bize ne ?

"Aziz Valentine's Day" İyi hoş da bize ne ?
 

Günümüzün aşklarının değerini ne yazik ki maddiyat belirliyor


SEVGİLİLER GÜNÜ AREFESİNDE HERKESİ BİR TELAŞ ALDI. HER YIL GİDEREK ARTAN BİR İLGİ İLE SEVGİLİLER GÜNÜ, ÜLKE MESELESİYMİŞ GİBİ (!) ANA HABER BÜLTENLERİNDE BOY GÖSTERİYOR.

Sevgililer günü ile ilgili kişisel fikirlerimi daha sonraya saklamak üzere, araştırma yaparken edindiğim şu bilgileri aktararak yazıma başlamak isterim;

"Tarihin derinlerinden bugüne intikal eden bu özel günü bizler, “Sevgililer Günü” adıyla kutluyoruz. Eksik olan, bu özel günün anlamı ve sebebi hakkındaki bilgimiz.

Her gelenek bir dinin eseridir. Öyleyse “hangi tanrı ve hangi din?” diye sormamız gerekir.

Birbirinden farklı efsaneler var; en meşhuru: Roma’da zalim bir imparator olan II. Claudius tahttadır. Bir gün bir ferman yayınlar ve askerlerin evlenmesini yasaklar. Sebep, bekar askerlerin evlilere göre daha iyi savaştıklarına inanmasıdır. Valentine isimli iyi kalpli bir rahip bu yasağı dinlemez. Gizlice askerlerin nikahını kıymaya devam eder. Claudius durumu öğrenince, papaz 14 Şubat 269’da yakılarak idam edilir. Genç sevgililere karşı yüreği şefkatle dolu bu rahibin ölüm günü, bütün çiftlere adanır.

İkinci efsane, bugüne dair oluşmuş bir âdete ışık tutuyor. Yine antik çağlarda Valentine hapiste gardiyanın kızına âşık oluyor. İdam edileceği gün, kızcağıza kısa bir ilan-ı aşk notu yazar ve altına şu imzayı atar: “Senin Valentine’inden”. Bu ibare daha sonra bütün âşıkların sevgiliye arzlarının altına koydukları imzanın kalıbı olur ve “Valentin selamı” olarak yerleşir.

Aslında gerçek, bu efsanelerden çok farklı. Eski bir pagan geleneği, Kilise tarafından Hıristiyanlaştırılmaktadır. Eski Roma’da “Lupercalia” adında bir festival var. Şubat ayının tam ortasına tesadüf ediyor. Pagan inancına göre 14 Şubat, tabiatın tekrar uyanmasının, yani Bahar’ın başlangıcı kabul ediliyor. Bu kabulün arkasında da kuşların aşk mevsiminin başlangıcı var. Rumî takvimi Miladî takvim ile eşlersek, bizim mart kedileri de bu aya tekabül ediyor. Bu festival, Romalı tabiat tanrısı Faunus’a ithaf ediliyor. Romanın kurucuları olan Romus ve Romulus’a bir dişi kurdun annelik yaptığı efsanesinin geçtiği kutsal mağara önünde keçiler ve köpekler kurban ediliyor. Keçi canlanmayı, köpek de üretkenliği temsil ediyor. Aynı festivalde, Romalı genç kızlar ve delikanlılar bir araya geliyor. Normal hayatta birbirinden uzak yaşayan gençler, bu festival günü yan yana gelebiliyor. Her genç kızın adı bir kağıt parçasına yazılıyor ve çömleğe atılıyor. Sonra piyango çekiliyor. Delikanlı hangi ismi çekerse akşama kadar o genç kıza refakat ediyor. Bu refakatlerin bazıları evlilikle neticeleniyor. Bu gelenek ile, yine bizdeki pagan kaynaklı hıdrellez ve newruz kutlamaları arasında bir fark yok. Aynı şeyi, tabiatın uyanışını, üretkenliği temsil ediyorlar.

498’de yani tam iki asır sonra Papa Gelasius, pagan Roma âdeti ile St. Valentine’i birleştiriyor ve 14 Şubat’ı “St. Valentin Günü” olarak ilan ediyor. Kilisenin resmileştirdiği bu gün orta çağlar boyunca uzun yüzyıllar kış uykusuna yattıktan sonra 18. yüzyıl başlarında yeniden canlanıyor. Bu tarihlerde sevgililer, 14 Şubat gününde küçük not ve hatıra alışverişinde bulunmaya başlıyorlar. Günün anlam ve önemi küçük kağıtlara sevgililerin karşılıklı olarak yazdıkları duygu ve sevgi ifade eden notlara odaklanıyor. Yüzyıl ortalarında basılı kartlar devreye giriyor. Postanın yaygınlaşması ve ucuzlaması ile bu kartlar da yaygınlık kazanıyor. 1840 yılı, bir dönüm noktası oluyor. Ester A. Howland isimli biri, ilk Valentine kartını basarak, bu geleneği bir endüstriye dönüştürüyor. Mutlaka dinî bir geleneğe veya ritüele dayanan bu tür kutlamalar için şayet hâlâ bir din ve tanrı aramamız gerekiyorsa, çok tanrılı dinlerden biri olan “serbest pazar tanrısı”na ve “piyasa ekonomisi dini”ne müracaat etmemiz gerekiyor. Aşkları ve sevgileri bile standartlaştırıp basit bir tüketim metaı haline getiren, sıradanlaştıran ve kitleleştiren serbest piyasa dışında, bize bugün hakkında mesaj veren başka bir kaynak yok.

Aşkın, sevginin, sadakatin ve birlikte yaşanacak hayatın kendisi de tüketilebilen bir metaya dönüşüyor böylelikle. Derin duyguların, bağlılıkların ifade edileceği, özenle saklanacak mektupların yerini; değeri fiyatıyla ölçülen hediyeler alıyor. Şiirin, sanatın, ruhumuzu sarıp sarmalayan estetik kayguların yaşamasına, serbest piyasanın acımasız kuralları izin vermiyor. Koskoca bir yılda, “bir güne sığdırılan aşk” kaç günde tüketilir?

Cenab-ı Hak, cümle sevgilileri şu sahte piyasa tanrısının metalaşmış aşklarından korusun.

MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE"
 
Şimdi bu güne dair fikirlerimi şöyle açıklayabilirim. Ben her türlü özel günün, insanı daha da yalnızlaştırdığını ve mutsuzlaştırdığını düşünüyorum. Anneler günü anasızları, babalar günü babasızları, sevgililer günü sevgilisi olmayan insanları daha büyük bir yalnızlığın ve hüznün içine itiyor. Kapitalist düzenini kişilere empoze ettiği bu ve benzeri günler, artık çarkın en keskin dişlilerinden biri olarak yer alıyor. Sevgiyi maddiyat ile ölçen bir değer haline getiren bu günlerin kişileri mutsuzluğa ve karamsarlığa da ittiği ayrı bir realite. Haftalardır bir sevgilisi olmadığı için psikolojik travma yaşayanlar mı dersiniz, alacağı hediyenin sevgilisi tarafından kabul görüp görmeyeceği endişesini taşımanın stresi mi dersiniz, maddi yetersizlikler dolayısıyla hediye alamayacak durumda olan kişilerin içine düştüğü bunalımlar mı dersinizi?

Ayrıca bir çok insan bu özel günler nedeniyle birbirini kırdığını, üzdüğünü de düşünmek gerekir. Eskaza sevgilisini o gün aramayan erkeğin haline derim ben:))

 

Neslihan Sultan PALA

 

 
Toplam blog
: 35
: 2068
Kayıt tarihi
: 03.09.11
 
 

1970'li yıllarda başlayan yaşam serüvenimde yazmak daima benim için itici bir güç oldu. İstanbul ..