Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '14

 
Kategori
Güncel
 

"Bilmiyorum! Duymadım! Görmedim! Basından öğrendim!

"Bilmiyorum! Duymadım! Görmedim! Basından öğrendim!
 

Artık bu dava biter(!?)


ŞİMDİ OLDU... BALYOZ DAVASI ANCAK BÖYLE SONUÇLANIR(!?)

Bu davanın çözülmesindeki kilit noktalar, anlaşıldığını göre Genelkurmay eski Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri eski Komutanı  Org. Aytaç Yalman'ın, samimi ve gerçek ifadeleri ile "dijital deliller"dir.

Ancak, ilk tanıklıklarında bu iki komutanın "bilmiyorum, görmedim, duymadım, basından öğrendim" şeklindeki ifadeleri, ne yalan söyleyeyim ki, "askeri yönetim ve disiplini" hakkında bir şeyler bilen ve yaşanmışlıkları olan beni pek tatmin etmedi...

Bu bloğu yazmamın nedenlerinden bir bu; diğeri de yeniden başlayan bu  davanın, 4 yıl öncesine ait bazı hatırlatmalar yaparak, davaya ilgi duyanların hafızalarını güncelleştirmektir.

Yıl 2010...

Balyoz Planı, ortaya çıktığı zaman, bilen bilmeyen bu konuda ahkam keserek, bu planın bir "darbe planı" olmadığını, bunun 1.Ordu Garnizonu'na ait bir "Emasya Planı"nın konu edildiği bir "Plan Semineri" çalışması olduğunu söylediler ve yazdılar.

Bu, "seminer" adı verilen çalışmanın, bana göre, "Emasya Planı" ya da "Emasya Protokolu" ile yakından uzaktan bir ilgisi yoktu.

2010 Ocak ayı günlerinde, bu "seminer çalışması" ve "Emasya Protokolu" hakkında üç blog yazdım. Bu bloglarımda, bu tür planlama çalışmalarında bulunmuş bir devlet memuru olarak, bildiklerim, gördüklerim ve yaşadıklarım olduğunu belirterek, Balyoz Davası'na, "Balyoz Operasyon Planı" olarak geçen bu "seminer" ile "Emasya Protokolu"nun birbirinden farklı şeyler olduğunu anlatmaya çalıştım.

İster, "Plan Semineri" ; ister, "Plan Tatbikatı"; ister, "Harp Oyunu"; ister, "Emasya Planı" ya da "Emasya Protokolu" olsun, "bu tür çalışmaların birer nüshası", kesinlikle sıralı üst komutanlıklara gönderilir...Üst komutanlar, bu çalışmaların tamamına katılmasalar bile, çalışmanın son gününe kesinlikle katılırlar...

Şunu demek istiyorum; örneğin, bir Tümen Komutanlığı'nda bir "Plan Tatbikatı" yapılacaksa, bu tatbikatın bütün dokümanları Kolordu Komutanlığı'na; Plan Tatbikatı, bir Ordu Komutanlığı'na yapılacaksa, yine aynı şekilde çalışmanın bütün dokümanları Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na  ve Genelkurmay Başkanlığı'na kesinlikle gönderilir.

İşte, bu nedenle diyorum ki, 1. Ordu Komutanlağı'nda yapılan bir "Plan Semineri" ya da Balyoz Davası'nda geçen adıyla "Balyoz Operasyon Planı" hakkında, komutanların, "görmedim", "duymadım", medyadan öğrendim"  diyerek bilgilerinin olmadığını söylemeleri bana pek gerçekçi gelmedi...Komutanlar, birlik ve karargahları hakkında her şeyi bilirler; bilmek zorundadırlar.

Dört yıl önce(2010), bu konuda yazdığım bloklarımın birinin sonunda,  "... kimse kusura bakmasın birileri ayakta uyutulmuş" ifadesini kullanmıştım.

Yıl 2014...

Bu yılın Haziran ayı ortalarında,(ayın 18 ya da 19. gününde), Anayasa Mahkemesi'nin "hak ihlali" kararı kapsamında Anadolu 4.Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda Balyoz Davası tutuklularının tahliyesi başladı.

Tahliye olanların yaptıkları bazı açıklamalar, bize "kimlerin ayakta uyutulduğu" konusunda biraz bilgi verdi ama, bunlar da  beni fazla tatmin etmedi.

Örneğin, Alb. Dursun Çiçek, tahliye olurken, diğer tahliye olanlardan farklı bir tepki göstererek, "kendilerine kurulan kumpastan" söz etmiş ve kumpası kuranlar için de, adres olarak "Paralel Yapı"yı göstermişti.

Tahliye olan diğer Balyoz tutuklularından biri olan, Em. Tümgeneral Ahmet Yavuz da, aynen Albay Dursun Çiçek gibi, "Paralel Yapı"nın orduya kumpas kurduğunu söylemişti.

Oysaki, diğer tahliye olanlardan Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ve 1.Ordu eski Komutanı Çetin Doğan'ın, içinde "intikam" sözcüğünün geçtiği "kızgın" ifadeleri, sanki aynı adrese yönelik değildi,

Bu "başka adres" de, umarım, bugün(10 Kasım 2014) devam edecek mahkeme sürecinde biraz açığa çıkar.

SONUÇ :

Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök'ün ve Kara Kuvvetler eski Komutanı Aytaç Yalman'ın, yeniden yargılanma sürecinde, sanırım hiçbir meslekte  olmayacak kadar değerli olan "silah arkadaşlığı" duygusallığından sıyrılmış olarak ifade vereceklerini düşünmek istiyorum.

Bu arada, "dijital delilleri" incelemek üzere mahkemece tayin edilecek "bilirkişi heyeti"nin de, herhangi bir adresten alacakları mektuplara(!) itibar etmeyeceklerini de ummak istiyorum.

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..