Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Kültürler
 

"Biz sadece görünüşte var olan suretten başka bir şey değiliz"

"Biz sadece görünüşte var olan suretten başka bir şey değiliz"
 

Koleksiyonumda bulunan güzel bir Hamit Aytaç hattı. Çerçeve ebru lâleler Necmeddin Okyay'a aittir.


Şeyh efendi ve semazenler aynı anda ellerini yere vurup da ayağa kalktıklarında diriliştir gösterilmek istenen. Çünkü, (Ya habiballah Resul-i Halik-i yekta tuyi) "Ey Allah'ın sevgilisi, eşsiz yaratıcının elçisi sensin" diye başlayan naat bitmiş ve mutrip heyetinde bulunan kudümzen ilk darbını duyurmuştur. Kudümdem çıkan bu ilk darb ki yüce Mevlâ'nın "Kün" yani "Ol" demesinin anlamını taşır. Sonra neyzen heyeti insanı kendinden geçiren neylerini üflemesiyle devam eder her şey. Çalınan bir ney taksimidir. O ney nefesi ki yüce Allah'ın ilâhi nefesinden başka bir şey değildir. İşte o ney taksimi biter, mevlevi ayininin peşrevi başlar... Yere vurulur... Diriliş başlamıştır artık.

Hz. Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled adına sağdan sola doğru üç turdan oluşan bir yürüyüş yapılır. Bu Sultan Veled ki Mevlevilik tarikatinin kurucusudur. Artık, sema meydanı görünmez bir iki dünyaya bölünmüştür: Görünen ve görünmeyen alemler... Bu iki dünyayı ayıran görünmez çizgi bütün mevlevileri yüce Allah'a ulaştıran en kısa yoldur. Görünmez de olsa bu çizgiye asla basılmaz. Görünmez kırmızı çizgi iki dünyayı temsil ederken, başlangıc noktası da kırmızı posttur. Bu posta sırt dönülmez. Çünkü o, Hz. Mevlâna'yı temsil etmektedir. Semazenler baş keser göz göze gelir ve canın cana selamı gerçekleşir.

Artık gökkubbeden başka bir aleme geçilmiştir. İnsan bedenleri maddi bütün varlıklarından sıyrılıp manevi dünyaya kendilerini bırakmışlardır. Semazenler el öpüp şeyhlerinden semaya girmek için izin istemektedirler. Bu izin kendilerine verildiği sikkelerine konan öpücükle alınır. Semazenlar bir bir sema meydanında doğarlar. O mistik müziğin girdabına girmişler sanırsınız. Dönerler, dönerler, dönerler...

Semazen siyah bir hırka giyer ki o nefsinin mezarını, başına bir sikke takar ki keçeden yapılmış bu başlık mezar taşını, beyaz elbise giyer ki buna da tennure denir ve kefeni temsil eder. Semazenleri görürüz siyah hırkalarını çıkırırlar ve ellerini çarpraz durumda omuzlarına götürürler yani "1" olurlar ki bu Allah birdir anlamını taşır. Dönerler o tennure içinde göğe yükseliyorlarmış gibi. Yüce Allah'a kavuştu kavuşacaklar. Belki de çoktan kavuşmuşlar, kim bilebilir? Sağ avuç her zaman göğe yükselir dönerken, sol avuç yere... "Haktan alır halka sunarız" derler anlayana. Anlamayana ise Hz. Mevlâna anlatır "Sen ne anlatırsan anlat karşındaki anlayacağı kadar anlar". Anlayanlar için koskoca bir hayat vardır sema törenlerinde. "Biz sadece ve sadece görünüşte var olan suretten başka bir şey değiliz" der mevleviler.

Bütün amaç insanı nefsinden kurtarmaktır. Olgun insanı bulmaktır kendi içimizde. Bütün maddi kaygılardan uzak yaşamak ve Allah'a yönelmektir amaç. Maddiyat bir araçtır yaşamak için. Daha fazlada da yaşayacaksınız, daha azda da. Yüce Allah'ı içimizde hissederek yaşamaksa amaç önce maddi dünyadan sıyıracağız kendimizi. Her şeyi seveceğiz: Allah budur. Dünyada olan ne varsa seveceğiz. İster canlı olsun ister cansız. İnsana gösterdiğimiz sevgiyi hayvana da, bitkiye de, böceğe de göstereceğiz. Çünkü, Allah onları sevdiği için yaratmış.

Hz. Mevlâna adına düzenlenen ya da özel gösterimlerde o güzelim semazenleri sema ayini sırasında seyrederseniz, sıradan bir gösteriymiş gibi bakmayın. O gösteriler yüce Allah'ın "Ol" emriyle başlar ve yüce Allah'la kucaklaşmayla biter.

Allah'a kavuşan insan maddi alemden uzaklaşır gider... Mutluluk budur işte. Bu mutluluğa ulaşmış insanlar ancak aşık olur Allah'ın yarattığı her bir şeye. Allah sevgisi O'nun yarattığı bütün alemlere, bütün canlı ve cansız yaradılmışlara sevgi göstermektir.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..