Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

‘Bizans sürecinden geçmek’ ne demektir Sasa Petricic?

‘Bizans sürecinden geçmek’ ne demektir Sasa  Petricic?
 

Kanadalı kameraman Sasa Petricic ile muhabir Derek Stoffel


Geçtiğimiz akşam sanal ortama düştüğüne göre, Kanada televizyonu CBC adına İstanbul’daki olayları izleyen Sasa Petricic ve Derek Stoffel dün (Çarşamba) öğle sonu güvenlik güçlerince gözaltına alınmış. Kameraman Sasa Petricic'in ilk (tweet) bildirimi, 'Biz bittik' sözü ile başlıyordu. CBC Taksim'deki gelişmeleri 'Türkiye'de protestolar var. Canlı. İstanbul Taksim Meydanı'nda iktidar karşıtı protestolar yapılmaktadır' açıklaması verilerek şu an canlı olarak yayınlamaktadır.

Bakalım Kanadalı iki gazetecinin kıskıvrak yakalanarak bir karakola atılmasının arkasından ne gibi gelişmeler ortaya çıkacak. Yaklaşık on üç saatten beri İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde göz altında bulundurulan Kanadalı gazeteciler için CBC (Canadian Broadcasting Corporation) sürekli olarak, 'CBC muhabrileri Türkiye'de göz altına alınmıştır. Sasa Petricic ve Derek Stoffel İstanbul'da göz altında bulunuyor' haberini geçiyor.

Geçtiğimiz akşam 21.00 sularında bir (tweet) atan Stoffel arkadaşlarına , ‘Sasa ve ben iyiyiz. Polis gözetimindeyiz ama iyiyiz. Nazik sözleriniz için teşekkürler. Kısa süre içinde telefonlarımızı kaybedeceğiz, o nedenle iyi geceler’ diye yazmış.

Petricic de bir (tweet)’le, ‘Şu ana kadar her şey iyi gitti. (Gerçekten) Bizans sürecinden geçiyoruz! Herkese teşekkürler’ açıklamasında bulunmuş.

İlgili habere göre Kanadalı gazetecilerle ilgilenen avukat Ramazan Demir dün gece İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden yazdığı (tweet)'inde gazetecilerin durumlarının iyi olduğunu ve Kanada'dan diplomatik temsilciliklerle görüştürüldüklerini belirtmiş.

İstanbul Emniyeti’nin Yabancılar Bölümünde sorgulandığını sandığım Sasa Petricic fotoğrafçı kameraman Derek Stoffel ise muhabir olmalı. Sanal ortamda bulunan fotoğraflarında gördüğüm kadarı ile Sasa Petricic Taksim Meydanı ile Gezi Parkı içindeki çekimleri ile var olan durumu yansıtmaya çalışmış. Fotoğraf ve haber görüntüleri çekmek yanında haber geçmek dışında ne yapmış olabilirler ki gözaltına alınmaları gerekmiş olsun.

Sasa Petricic’in çektiği otuza yakın fotoğrafı gördüm az önce tek tek. Genel çekimleri kadar yakın çekimlerli de eylemcileri gösteren toplu çekimleri de alkışlanmaya değer. Eylemciler, polisler var her bir çekimde dolu dolu. Bana göre en güzel açıları yakalamış. Türkçe bilmediğinden olsa gerek hiçbir yazılı pankart çekmemiş. Üzerinde başı da içeriği de okunmayan ‘.. taleplerimiz’ yazılı bir karton ile yine bir karton üzerine yeşil kalemle yazılmış olan, ‘Ne mutlu çapulcuyum diyene’ yazılı yanmış bir otobüsün koltuğunda gazetesini okuyan bir eylemci (?)’nin fotoğrafı var.

Her biri ayrı bir kalıcılık taşıyor onun çektikleri. Anlaşılan o ki Gezi Parkı üzerinden eylemlere katılmak, alkış tutmak, bayrak ve yazılı pankart taşımak kadar haber yapmak ve fotoğraf çekmek de gözaltına alınmak için birer başlangıç olmalı. Ötesi artık yakınınızdaki polisin vicdanına ya da onu uzaklardan gözleyen bir büyüğünün, ‘Yakala getir! Çeneyi bırak! Çok hırpalamayın’ demesine bağlı!

Anlaşılan o ki güvenlik güçleri toplumsal olaylar için Türk gazeteciler ya da meraklı kişiler için fotoğraf çekilmesine pek bir şey demeseler bile yabancıların fotoğraf çekmelerine tepkili. Bu sırada onların özellikle eylemciler ile yaptığı röportajların içeriğinin değerlendirilmesi gibi ‘polisiye’ bir girişim de düşünülmüş olabilir. Diyelim ki onlara görüş bildiren eylemciler İngilizce ya da Fransızca konuştular; bu durumda o konuşmaların ‘sansüre takılması’ gibi bir durum doğacak olur ise, bizde uygulandığı söylenen ‘düşünce özgürlüğü’ nasıl yorumlanabilecektir?

Günden güne Gezi Parkı protesto eylemleri için öncelikle ABD’’nin gösterdiği ilgi artarken AB parlamentosu ile İtalyan parlamentosunun kadın yetkililerinin kırmızı ceket giyerek konuya ilgi çekmeye başlamaları sorunun uluslararası bir boyut kazandığının da bir göstergesi.

Peki, Sırp kökenli Kanadalı gazeteci Sasa Petricic’in,‘Bizans sürecinden geçiyoruz’ sözü de sorgulamada önemli bir tartışma konusu olabilir mi dersiniz? Ayrıca Derek Stoffel'in bugün yollamış olduğu (tweet) yorumlarındaki, 'İnanamıyorum...Türkiye'de gazeteci olarak çalışmanın ne kadar zor bir iş olduğunu unutmayalım. Uzun bir süreden beri yaklaşık otuz (30) gazeteci hapiste bulunuyor...' sözleri sanırım dünya basının ilgisini yenidenTürkiye'ye çekecektir.

Yaklaşık on üç saatten beri göz altında tutulan Kanadalı gazeteci Sasa Petricic ve Derek Stoffel olayından sonra bakalım ABD, Kanada ile Türkiye karşılıklı olarak ne yapacaklar.

Burası İleri Demokrasi ilkelerinin uygulandığı ya da uygulanmaya çalışıldığı Türkiye.

Yine, ‘Olur, bu gibi durumlar’ diyerek bekleyeceğiz.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..