"Bizi 7.2 yıkmadı, T.C.'nin ne haddine!"

Ülkemizin önde gelen, başarılı araştırmacı, gazeteci ve belgesel yapımcısı Can DÜNDAR, Milliyet Gazetesi’nde 22 Mart 2012 tarihli ADA başlıklı köşesinde başlığı “Ahmet TÜRK’ü çok ararsın Devlet Baba!” olan köşe yazısını “Öyleyse korkarım yarın, çocuklarını görünce onları çok arayacaksın.” tümcesiyle bitiriyor.

Bugüne kadar, Can DÜNDAR ülkemizde “toplumsal barışın,” “hoşgörü kültürünün” oluşmasında “katalizör” olmuş; topluma çok büyük katkılarda bulunmuş bir“aydın,” ”entelektüeldir.”

DÜNDAR, “Ahmet TÜRK’ü çok ararsın Devlet Baba!” başlıklı köşe yazısında özgür irade beyanıyla “pozitif ayrımcılık” yaptığının bilincinde olduğunu sanıyorum.

Yıllardır, ülkemizde “Kürt sorunu” olarak anılan,1983 Ağustos ayından günümüze kadar şiddetle süregelen “bölücü terör örgütü” sorunu göreceli olarak şiddeti azalmış haliyle gelecek kuşaklara devir etmektedir.                                

Halkın özgür irade beyanıyla seçilmiş, seçmeninin TBMM’ndeki temsilcisi olan Parlamenter Ahmet TÜRK’ün “işgüzar” veya “önyargılı” bir devlet memuru tarafından ”münferiden” yumruklanmasını kesinlikle hoşgörü ile karşılamıyorum ve şiddetle kınıyorum.

Diğer yandan, aynı tarihte Nevruz Bayramı etkinliklerinde meydana gelen olumsuz olaylar tüm medyada yer almıştır. Van’da Nevruz Bayramı 21 Mart 2012 yerine, 20 Mart Sabahı gergin başlayan Bayram etkinlikleri, polisin izin vermemesi üzerine Barış ve Demokrasi Partisi’nin(BDP) belirlediği İtfaiye Meydanı yerine yakınında bulunan Erek Dağı Caddesi’nde başladı.

Kalabalığın içinde açılan bir pankart Nevruz Bayramı’na damgasını vurdu. Van halkı yaşadıkları 7.2’lik depremle ilgili açtıkları pankartla tüm Ulus’a böyle mesaj verdi:

“BİZİ 7.2 YIKMADI, T.C.’NİN NE HADDİNE!”

Tüm Türkiye’nin tek yürek olup yardım yağdırdığı Van Depremi; BDP ve uzantısı olduğu kırsal ve kentsel “bölücü terör örgütü” yandaşları ile seçmen kitlesi tarafından sabote edilmiştir.

BDP’nin “yüzkarası pankartla,” “kadirşinas” ve “kötü gün dostu,” “vefakar” Türk halkına sergilediği “kolektif nankörlük” tüm Ulusumuzu derinden yaralamış, onurunu incitmiştir.

Can DÜNDAR, köşe yazısında gelecek kuşak “Kürt kökenli” vatandaşların Bağımsız Milletvekili Ahmet TÜRK kadar “ılımlı” olmayacağını ve dolaylı olarak “aba altından sopa” gösteriliyordu.

Halbuki, Can DÜNDAR, Gazetecilik kariyerini  “hoşgörü,” “sağduyu”  ve “empati” kombinasyonu üzerine kurmuş ve geliştirmiş olmasına karşın; Ahmet Türk ile ilgili köşe yazısında “taraf” olmaya “ramak kalmıştır.”   

Can DÜNDAR’ın, köşe yazısında; Ahmet TÜRK ve “Kürt kökenli” vatandaşların çocukları: “dağda silah sıkanlar,” “şehirde taş atanlar,” “Meclis’te kafa tutanlar” onların çocukları  olarak tanımlanmıştır. 

Üzülerek ifade ediyorum ki; Can DÜNDAR, Nevruz Bayramı’ndaki köşe yazısında, “kangren hale getirdiğin meselenin çözümü için silah sıkmak, operasyon yapmak, caka satmak dışında bir politikan var mı?” sorusunu acımasızca “Devlet Baba’ya” yöneltirken; özellikle son 10 yılı aşkın süredir, “ERDOĞAN Hükümetleri Dönemi’nde” Bölge’ye yapılan “altyapı yatırımları,” “sosyal açılımlar,” “sağlık” ve “eğitim” ve “spor,” “kültür” hizmetleri Ege Bölgesi’ndeki ilçe ve beldeleri bile kıskandıracak derecede yüksek düzeyde “kaliteli  ve “fonksiyonel” nitelikte olduğunun hiç kimse bilincinde,  farkında değil mi?

Dağa militan taşıyan çocuk servislerini yoldan çeviren Devlet Baba’yı hala nasıl sorgulayabiliyorsun?

“Öyleyse korkarım yarın, çocuklarını görünce onları çok arayacağız”

Sayın Can DÜNDAR, öyle mi?

Soruyorum: “Bu bir tehdit midir? Uyarı mı?