Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '12

 
Kategori
Güncel
 

Stresi azaltmanın yollarından biri!

Beklenti, fazla zararlı bir şey, bence, zehir gibi süzülüyor damarlara, sonuç ise genellikle hüsran!

Beklenti, aynı zamanda pırıl pırıl bir ışık; yolunuzu aydınlatıyor!

“Ne ilgi, ne alaka, iyice kafayı yedi bu kadın!” da diyebilirsiniz de, şöyle bir düşüncem var:

Bir kere, mesela, hoşlandığınız kişi sizi yemeğe davet etti, sizin beklentiniz ile gittiğiniz ortam uyuşmadı; bu bir ışıktır, şekerim!

Çocuğunuz ısrarla size bir yavru köpek aldırttı, tüm gereksinimlerini karşılayacağı konusunda, yine ısrarla, garanti verdi, diyelim…

Üç-beş ay sonra zul geldi; ille de sorumluluk bilincini öğretmeye inat ede ede, yıllar geçti!

Bizim yavru köpecik geldi beş yaşına, yani insan hayatı ile değerlendirirsek otuz beş yaşına, gecenin bir saati sırf benim zorlamalarımla gezdirilen Mayacık, içime eziyet etti durdu.

İçimdeki eziklik, her gün oğluma hatırlatma, her seferinde “Tamam yaaa…” denilmesine rağmen uzayan saatler delik-deşik ediyordu!

Son on beş gündür vazgeçtim ısrarımdan: Oğlumun sorumluluk duygusundan vaz geçmek değil de, bir gerçeği kabullenmekti, belki de…

Maya’yı elimize aldığımızda yirmi sekiz günlüktü, veterinere götürdüğümüzde o gün, bir hanım demişti ki: “Çocuklarımız alıyorlar, ama bizlere bırakıyorlar”!

“Yok!” demiştim, “Oğlum tüm sorumluluğu üstüne alıyor!”

“Hep öyle başlıyor” demişti, gülüp geçmiştim…

******

Çok direndim, etraftaki köpek sevmezlerin serzenişleri karşısında oğlumun takıntılarına rağmen, ille de ve ısrarla sorumluluğunu yerine getirsin istedim!

Her gün aynı stres!...

Beş yıl sonra ben yoruldum!

Sorumluluğu üstüme aldım ve tüm stresim yok oldu!

******

Ne vicdan azabı çekiyorum şu anda, ne de kendi kendimi yiyip bitiriyorum; Maya’da pek memnun hayatından, işin ilginç tarafı: Oğlum başka sorumlulukları alma konusunda pek hevesli şu anda!

******

Maya’yla geziyoruz; O mutlu, ben mutlu…

Anahtar şurada: Sorumluluğu ben devraldım!

******

Mesela, çalışan karı-koca için ev temizliği, ev içi yapılması gereken mutat işler, misal bulaşık, çamaşır, falan…

Evet, eskiden hep el ile yapılırdı, eski ile kıyaslandığında makinalara atılan bulaşık ve çamaşırların lafı mı edilir diye düşünenler kapitalist sistemin çarklarıyla ya henüz tanışmamışlardır ya da pek maçodurlar, yani!

******

Oğlumun babası ile evliyken, hani her ikimiz de aynı fakültede okumuş, hani, “hayat müşterektir” diye düşünürken…

Beklentiye giriyor insan; ister istemez!

Ne yalan, yardımcı da oldu, ama yeri geldiğinde ettiği bir laf, yardımları ile ilgili, insanın ciğerine dokundu!

O da haklıydı, muhtemelen, O’nun beklentileri arasında belki de elini sıcak sudan soğuk suya değdirmeyecek bir kadın vardı; lakin: O kadın ben değildim!

Zira: Annem gibi becerikli olmaya çalışsam da, yıllardır eğitimini aldığım üniversitenin, ki o dönemler cidden iyi bir akademik kariyerdi, hakkını verme gibi ideallerim vardı; o dönemlerde yetişmiş akranlarım gibi…

Beklentilerim vardı, ne yalan!

******

Şu meşhur beklentiler, ki, hani en çok sinir bozan, sinir bozlamakla kalmayıp strese boğan ve yaşam standardını düşüren… Yok olduklarında acayip rahatlıyor insan!

En basit şekliyle, oğlumun babasından ayrıldıktan sonra evin çeri-çöpünü de ben atar oldum!

Oysa çöpleri O atardı!

Eee, hakkını vermedim mi? Verdim! Yani, bir de buradan teşekkür edeyim!

Ama, çöp dediğin nedir ki?

******

Hiç yapmadığım kadar temizlik yaptım! Öyle huzur ve keyifle!...

Kimseden bekleyeceğim bir şeyim yoktu zira; bekleyip de oldu-olmadı diye asabım da bozulmuyordu; varken yapabilir miydim?

Yani, bekleme hiçbir şey ve moralin de bozulmasın; olur muydu?

Olmamıştı! Hayatı paylaşmak istemiştim, yükü fazlasıyla yüklenmek ağrıma gitmişti!

İki tabak, üç bardak, üç-beş parça çamaşır, iki gömlek, üç pantolon… Aslında hiç biri matah bir şey değil ama yekünde pek ağır, şekerim!

Yine de…

Ne bileyim, yanında olandan bekliyosun işte bir şeyler!

******

Sorumluluk şöyle bir mesele: Yalnızca senin omuzlarındaysa ve bunu kabul etmişsen; mutlu ve mesut yerine getirirsin!

Yok, sorumluluk konusunda beklentilerin olup da, yerine getiriliyorsa, mutlusun!

Şımarıklık yapma, yani!

Beklentilerin ile yaşadıkların zıt ise, yol yakınken dönmekte yarar var, bence…

Israrın azı karar, çoğu zarar!

******

Seni strese sokan şeylerden birisi yapılmayan şeylerse; ya yapmayanı hayatından çıkaracaksın, ya da yapmayı üstüne alacaksın.

******

“Pes etmek” gibi görünse de, sinir sistemi sağlıklı oluyor: Ne oğul ve kızınızı, ne de, örnekte ki gibi, evcil hayvanınızı atamayacağınıza göre…

******

Beklentiye girmeme konusunda bir örnek daha: Yapı meselesi, yıllar yılı “salaklık” ve “saflık” olarak nitelendirildi, ille de değişmem gerektiği yıllarca kulağıma üflendi!

Hep “Seni kandırırlar” dendi; öyle çok özendim ki değişmeye: Ne kararlar aldım, iyi olmayacağım dedim, her işin altında bir yeniği arayacağım dedim…

Olmadı!

Ben, “Ben” olmaktan çıkmaya çalıştım, başaramadım!

“Sırf seni iyi sansınlar diye yapıyorsun bunları!” eski kocama da inandım, bir aralar, çok çalıştım değişmek için!

Yapamadım!

Sonraları, yaş ilerledikçe, belki de ısrarla olumsuzlukları yükleyenleri yaşamımdan çıkarttıkça, şunun ayrımına vardım: İyilik yapmayı seviyorum! Bu, bir!

İyilik yapmayı karşılık görmek için yapmıyorum, bu iki!

“Bencillik” denilebilir, vallaha bu tarafını tam çözemedim: İyilik yaptıkça mutlu oluyorum!

Burası “Bencillik” olabilir!...

İyilik yaptıktan sonra karşılık beklemiyorum: Çözemediğim tarafı bu!

Yani: İyilik yapıp mutlu oluyorsam, mutluluğumun bedelini o birilerine ödetmek ve onlardan karşılık beklemek mümkün mü?

Neyse…

Yani: “Ona şunu yaptım ama bana bunu yaptı!” diye beklentiye girmek manasız; insan mayasında olan şekilde davranır!

Mayası insanın kendi kişiliği, varlığıdır: Kimi yaptığı iyilikten medet umar, kimi yapmak istediği için yapar; ki, beklentisi olmaz!

******

Stresinizi azaltmak için hangi yol yakın görünür, bilemem, nacizane, deneyimlerime dayanarak, sıraladım bazı şeyler…

Umarım, bir şekilde işinize yaramıştır!

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..