Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

02 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

“Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi” önünde provokasyon!(Beşinci Bölüm)

“Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi” önünde provokasyon!(Beşinci Bölüm)
 

Öner SAMANLI; Türkiye Cumhuriyetimizi, bayrağımızı, milletimizi ayrımcılıksız hep sevdik…Dedi…(ULUSA


DİYARBAKIR, Kayapınar Beldesi'nde bulunan Cigerxuin Kültür Merkezi önünde bir araya gelen ve aralarında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de bulunduğu (Barış ve Demokrasi Partisi) BDP’li bir grup, Kürtçe ve Türkçe olarak; ‘Asimilasyon insanlık suçudur’, ‘Dilimiz özgürlüğümüzdür’, ‘Dilimin özgürlüğü halkımın özgürlüğüdür’, ‘Anadilde eğitim istiyoruz’ demiştir. (Veri bilgisi: 20.09.2010 Türkiye’de yayınlanan Haberler) bilgisini sizlere aktardıktan sonra, bu açıklamalar sonrasında yorumlarımızı da dört bölümle izaha çalıştık.

Gerçek o dur ki, yaşanan bu durum karşısında sayfalar dolusu makaleler yazılabilecektir.

Bizim buradaki temel felsefemiz ise;

Buradan hareketle bölümler halinde fikirlerimizin eylem bankasına eklenen ve burada şekillenen düşüncelerimizi, aklın, bilimin ve hukukun rehberliğinde irdelemeye çalışmaktır.

Bundan önceki bölümleri okumayanlar için aşağıdaki linki tıklamaları halinde önceki üçüncü bölüme ulaşmaları olanaklıdır. Böylece o bölümdeki linkleri tıklayarak, bu seri makalelerimizin daha önceki ikinci ve birinci bölümleri okunabilecektir.

http://blog.milliyet.com.tr/_Cegerxwin_Genclik_Kultur_ve_Sanat_Merkezi__onunde__siyasi_boluculuk_provokasyonlari___Ucuncu_Bolum_/Blog/?BlogNo=266205

Bu köşenin yazarı siyaset bilimci olarak ve önemli bir sivil toplum önderi de olmam bağlamında, Türkiye’de, Cumhuriyetin temel prensiplerinden olan, ve onun çoğunluğunu oluşturan milli değerlerin odağı “TÜRK MİLLETİ” olduğunun ısrarla altını çizmeye devam ediyorum.

Çünkü; TC. kuruluş sürecinde de bu halkların bir araya gelmesiyle, Ulusal kurtuluş Orduları zaferleri, “Türk Milleti” olarak elde edilmiştir.

Bu askerlerin adları ne olursa olsun, tamamı şehit, gazi “Mehmetçik” olmuştur.

Ve yine tekrarla da, Türk milletinin ise, bünyesindeki etnik alt kimliklerin farklı farklı olmasının da, gayet doğal bir olgu olduğunda ısrar ediyorum.

FAKAT GELİN GÖRÜN Kİ, BDP’Lİ BİR KISIM ÇİRKİN SİYASİ DÜŞÜNCELİLER, HALKI KİN VE NEFRETE YÖNLENDİRMEKTEDİRLER

Kürt halkı üzerinde bu yüzden herhangi bir asimilasyon bulunmayıp, bunlar cahil halkın kafasında kargaşa yaratacak cinsten infiali bilinçli ve kasıtlı eylemler bütünüdür.

Bu eylemleri de dikkat ediniz, TBMM’de seçilmiş olarak bulunan bugünkü adıyla sözde, Barış ve Demokrasi Partisi Milletvekilleri vermektedirler.

İşte sizlere somut bir örnek:

Tarih 15 Mayıs 2010 Günlerden Cumartesi

YARUK: BU HALKIN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKECEĞİNİZ GÜNLER YAKIN (?)

Koşuyolu Parkı'nda ilk konuşmayı yapan BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk;

"Kürt sorunu çözülmedi halen devam ediyor. Ödenen bütün bedellere rağmen Kürt sorunun çözülmesi için mücadelemiz devam edecek. Bu konuda çok yakında önemli gelişmelerde olabilir. Anaların tabutlara sarılmak yerine çocuklarına sarılmasını istiyoruz. Çözümü bunun için istiyoruz. Bu çözüm içinde ilk etapta operasyonların durması gerekiyor. İç savaşı körüklemek isteyenlerin açığa çıkarılması gerekiyor. Bu kirli savaş konsepti Türk ve Kürt her iki halkada zarar veriyor. Ama onlarında çok iyi bilmeleri gereken bir şey var. Kürtler artık eski Kürtler değil. Diz çöktürmeye çalıştığınız bu halkın önünde diz çökeceğiniz günler çok yakındır" dedi

Soruyoruz, Cumhuriyet tarihin hangi sürecinde Kürt halkına diz çöktürülmüştür..?

PKK denilen illet “Kürt Halkı” mıdır..?

Kürt Halkı, denilince bu söylemin doğru olabilmesi için, PKK ile mi örtüştürülmesi gerekmektedir..?

Koşuyolu Parkı'nda ilk konuşmayı yapan BDP Diyarbakır İl Başkanı Nijad Yaruk’un söylemlerinden demek ki tatmin olamamış ki, bu kez sahneye çıkan bir milletvekili.

BDP BİTLİS MİLLETVEKİLİ NEZİR KARABAŞ, ÇOK AYIP ETTİNİZ

"Bu Politikalar Sürerse Kürt Halkı Yemin Ediyorum Sadece Gerilla Mücadelesiyle Kalmayacak Yaşamı Cehenneme Çevirecek"

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, TBMM çatısı altındaki milletvekili….

Bana göre milletin vekili asla değil…

Milletin vekili, milletin birlik ve beraberliğini savunur, ülkesinin birlik ve beraberliğinden yanadır.

Millet vekili yemin ettiği, andına sadık er yahut kadın kişidir.

Milletvekili aymaz, densiz ve pervasız olamaz…

Şayet böyle bir durum sergiliyorsa, bu devletin yasalarını karşısında bulur.

Esas itibarıyla dokunulmazlık denilen olgunun himaye edenleri bellidir.

BDP’lilerin bu denli mecliste at oynatmasından, primlenen AKP iktidarıdır.

Bu tür kamuoyu kargaşaların ortaya koydukları, AKP’nin seyrüseferindeki bir takım politikaların milletin dikkatinden kaçmasını sağlayıcı zeminlerin oluşmasıdır.

Tekrar ederek ve ısrarla söylüyorum ki;

BURADA ÖNCELİKLİ GÖREV “TÜRK MİLLETİNE” DÜŞMEKTEDİR

Birtakım yayın organları, dış mihraklardan maddi kaynaklı beslenerek, bu tür aymazlıklara destek verici haberler verebilmektedir.

Türkiye bir bütündür, “Ne Mutlu Türküm Diyene” felsefesini özümsemiş, yazarların, gazetecilerin, habercilerin kamuoyu yaratması gerekmektedir.

Muhalefette yer alan milletvekillerinin (hiç değilse onların) ettikleri yemin andındaki gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak ve korumak bağlamında ortak işbirlikleri ile meydanlarda oy beklentisi olmaksızın milletle bütünleşerek, bu aymaz siyasetçileri, “Tük Milletine” şikayet etmeleri gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başsavcısı, Savcılıkları umarız bu kişilerin bölücülük ve PKK’yı övücü, destekleyici açıklamalarını kaydı-dikkate alıyorlardır.

Fiili ve aleni olarak, Cumhuriyet’in temel prensiplerine karşı suç işlenmektedir.

Dokunulmazlıklara dokunmamak gayet net bir şekildeki ifade ile, şerefsizliktir.

Dokunulmazlıklara dokunmamak gayet net bir şekildeki ifade ile, vatanın bölünmesini seyreylemektir.

Dokunulmazlıklara dokunmamak gayet net bir şekildeki ifade ile, vatanın bölünmesini desteklemektir.

Bizim yetki ve haddimiz bu kadar…

Daha ne söyleyebilir ki…

GÜN “ULUSAL HAREKET” GÜNÜDÜR.

Ulusal Hareket, Atatürk ilke ve Devrimlerinin ışığında, tam bağımsız laik ve demokratik olmadan ödünsüz, “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilenlerin koruyup kolladığı, 1923 ruhunun aynen ve tıpa tıpı kendisidir…

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”

Ne mutlu aşağıdaki Türkçe anlamları yazılı bulunan “Kürt Atasözleri” ni söyleyen dillere…

KENDİ DİLLERİNDEN “HİSSE-İ PAYİDAR” OLSUN DİYEREK

Timayî birakuje. - Tamah kardeş öldürendir.

Kûçik ji kê bitirse bi wî alî direye. - Köpek korktuğu yana havlar.

Serê du berana di beroşkêde nakela. - İki koçun başı bir tencerede kaynamaz.

Ez ez'îm tû tû'ye. - Ben Benim Sen Sensin.

Behr bi devê kûçka heram nabe. - Deniz itin ağzıyla haram olmaz

Dara xwezîya şîn nabe. - Keşke'nin ağacı yeşermez.

Dêhn ne dêhnin; ê ji wan bawer dikin dêhnin. - Deliler deli değil onlara inananlar delidir.

Dibêjin Şam şeqire welat je şêrintire. - Derler Şam şekerdir vatan ondan daha tatlıdır.

Dinya guleke, bêhn bike û bide hevalê xwe. - Dünya bir güldür, kokla ve arkadaşına ver..

Her tişt ji ziravî mirov ji stûrî diqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.

Ha kevir li cer ket ha cer li kevir ket. - Ha taş testiye değmiş ha testi taşa.

Ji hirçkê du eyar dernayê. - Bir ayıdan iki post çıkmaz.

Xilt çiqas axê bikole bi serê xwe dadike. - Köstebek ne kadar toprağı kazarsa başına döker.

Tu çi têxî kewarê wê ew bê xwarê. - Dolaba ne koyarsan onu alırsın.

..

*Cegerxwin Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi” önünde, siyasi bölücülük provokasyonları..! (Bu bölümle bitirildi))

……

..

Öner SAMANLI

“TÜKORDER”

Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği

Genel Başkanı

E-BİLGİ İÇİN: tukorder@hotmail.com

….

...

*CEGERXWİN KİMDİR: ( Makalelerimizde Adı Geçen)

1903'de Mardin'in Hesar köyünde doğan ve asıl adı Sexmus Hesen olan, Cigerxwin’in bir yaşındayken babası öldü.

Bunu annesinin ölümü izleyince yetim kaldı. On kardeşiyle birlikte, sefil bir yaşam sürdü.

Hesar köyünün ağalarına çobanlık yapan çocuk, okula gitmek istedi, gidemedi. İçindeki güçlü özgürlük ateşi, onu okula giden çoban arkadaşlarından okuma yazma öğrenmeye itti.

Bilgilenmek, inanmak, değiştirmek arzusuyla dopdoluydu. Bir yolunu bulup Medrese eğitimine girdi. On yıl çeşitli yerleri gezerek devam etti. Hayal dünyası, kavrayış yeteneği, bilgilenme ve ikna gücü onu cami mollalığına tırmandırdı.

Çobanlık ve hizmetkarlık yaşamından ağalara karşı devşirdiği kin tohumları filizleniverdi. Ağalarla çatışmaya başladı. Mollalıktan ayrıldı.

Topraksızdı çiftçiliğe başladı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında, kardeşleriyle birlikte göçmen olarak güneye Amuda yerleşti.

21 yaşında evlendiğinde, ilk şiirlerini yazmaya başlamıştı.

1925'te Şeyh Sait İsyanı'nın yenilgisinden sonra, Suriye'ye kaçan Kürt aydınlarının, iki yıl sonra kurdukları Hoybun örgütüne katıldı.

Celadet Bedirhan'ın çıkardığı Hawar Dergisi'nde, Cigerxwin adıyla şiirlerini yayınlamaya başladı.

Artık o, Sexmus değil, Cigerxwin'di.

Medrese eğitiminden ve kendi çabasıyla okuduğu kitaplardan özümlediği bilgilerle ve de derin bir köylü hümanizmiyle donanan ozanın Hawar'da yayınlanan şiirleri, kısa zamanda ünlenmesine yol açtı.

Uhveri sisler içindeki şiirlerinde ünlü Kürt klasiklerinden, özellikle de Ahmede Xani ile Mela Ahmede Cıziri'den renklere, nakışlara rastlamak mümkündür.

Cigerxwin yetkinleştikçe dinin ve Kürt klasiklerinin etkisinden daha çok sıyrılıp, kendi soluğunu ve stilini yakaladı.

Cigerxwin'in iç dünyasında ve şiirlerinde zalimlere karşı yükselen özgürlük öğesi, onu, İkinci Dünya Savaşından sonra sosyalizmle tanıştı.

Bu kez şiirlerinde, ulusun, sınıfın ve ezilen cinsin kurtuluşu, ülkenin ve yeryüzünün özgürleştirilmesi teması egemen oldu.

1958'de Bağdat'ta göçtü. Orada Kürt Demokrat Partisi'yle ilişkilerini geliştirdi, bir üniversitede Kürt dili ve edebiyatı üzerine öğretmenlik yaptı.

Latin alfabesiyle bir sözlük çıkardı. Irak karışıp baskılar artınca Suriye'ye döndü, Kamışlı'ya yerleşti.

Barzani ile ilişkilerini sürdürdü. Barzani, onun dini ve yurtsever içerikli ilk şiirlerini özellikle seviyordu. Daha sonra araları açıldı. Partiden istifa edip, bir grup arkadaşıyla birlikte, Suriye'de, ilerici Kürdistan Demokrat Partisini kurdu.

Ömrünün sonuna kadar da bu partinin üyesi olarak kaldı. 22 Ekim 1984'de, Stockholm'de öldü. Kamışlı'daki küçük toprak evinin bahçesinde gömülüdür.

….

Kaynak: İnternet

….

ÖNEMLİ DİPNOT BİLGİSİ:

Yazarın Dipnotu:

Milliyet Blog sayfalarımdaki yazı ve resimlerim, Yazar ismi ve Link verilerek alıntı yapılabilir.

5846 sayılı, FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU Telif Hakları Yasası kapsamındadır.

Yazılarımın tüm telif hakları, “TÜKORDER” Tüketiciyi Koruma ve Bilinçlendirme Derneği Genel Merkezi’ne aittir.

 
Toplam blog
: 295
: 3087
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

Prof.Dr. Öner Samanlı, yıllarını eğitim ve öğretim faaliyetlerine adamış, birçok bilimsel makalen..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara