Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

"Çocuklara Kıymayın Efendiler.."

"Çocuklara Kıymayın Efendiler.."
 

Gençler böyle giderse bu savaşın galibi ne "siz" ne "biz" galip onlar olacak.Birlikolun onlar yansın


Elleri kanlı hasta ruhlar yine sahnede...Gerçi onlar her zaman sahnedeler; sadece zaman zaman tırnaklarını törpülemek için sahnenin geri planında kalıyorlar.

İlk üniversite olaylarının gündeme geldiği ; 60’lı yıllardan günümüze , üniversite kantininde, bahçesinde ,dersliklerinde , öğrenci görünümündeki”maşalar” sönmeye yüz tutan ateşleri körükleme , yeni ateşler yakma görevlerini kusursuz ! olarak yerine getiriyorlar.

Bir bölümünü CNN’de Parametre programında izlediğim, C emil Çiçek’in konuşmasında ,ders çıkarılması gereken bir cümle vardı.”Karşı görüşlerin olmasının son derece doğal olduğu üniversite platformunda, kavga etmeden fikirler konuşulup tartışılabilir.Bunu söyleyen ben ; zamanında kavga etmiş fakat bugün kavga ettiği insanlarla oturup Türkiye’nin sorunlarını çözmeye çalışan biriyim.”

Bana göre iki farklı insan var bu anlamda...Biri ; gerçekten milletinin geleceğini düşünen ,ateşli,kanı kaynayan kendince”doğruların” savaşcısı olan bu uğurda çok şeyi feda etmeye hazır ,temiz niyetli olanlar.Bunlar her fikir grubunda var...Kendilerince doğru olan ne ise onun mücadelesini veriyorlar.

Bir de; tilki kurnazlığında olup ,görünüşte o fikre çok bağlı, aslında kendi çıkarlarından başka bir derdi olmayan, genelde olaylarda ortalığı karıştırıp, kendisi ortadan yok olan gizli maşalar...

70’ yıllarda; radyolardan, ölen gencecik fidanların isimlerini duymak sıradanlaşmıştı adeta...İlim, bilgi, aydınlanma merkezleri olması gereken üniversiteler savaş meydanlarına dönmüştü.

Hepimiz, nasibimizi aldık, o unutulmaz yıllardan...Hayatının baharında kardeş kavgasında ölüp gitti nice insanımız. Kimileri işkence gördü, hücrelerde yaşam boyu beynine kazılacak anlar yaşadı..Kimileri eğitimini yarıda bıraktı, geleceği söndü...

Bizler gibi eğitim görmek, ülkesine, milletine, kendine, yakınlarına faydalı olmak adına ailesinin “boğazından kısarak” üniversiteye gönderdiği kesim ise, ruhsal travmalar eşliğinde güç bela diploma almayı başarabildi. Ve benim en çok üzüldüğüm nokta ise çevremden, tanıdıklarımdan veya basından izlediğim kişilerden en hızlı solcuların sağcı, en hızlı sağcıların solcu oluvermesi...O zaman, etrafınızdaki kişileri niye zehirlediniz, çoğunun hayatını karartan unsur oldunuz efendiler...

Zaman içinde fikirler değişebilir, yanlışı görüp kendince doğruyu bulmak, şerit değiştirmek bir yere kadar makul görülebilir.Ama bunu yapanların, şu soruyu cevaplamaları gerekmez mi? Hatamın bedelini ödemek için ne yapmalıyım? Günahlarımın kefaretini nasıl ödemeliyim? Kimbilir, onun fikirleri yüzünden, onun ateşlemeleri yüzünden kaç kişi canından, geleceğinden, umutlarından oldu?

En azından, bugünün gençliğine, Cemil Çiçek’in verdiği mesajı verebilmeli. Bir tezgah içinde olduğumuzu, birbirimize düşürmekten çıkarları olanlara ,bilinçli veya bilinçsiz hizmet ettiğimizi gücü yettiğince bağırmalı hiç olmazsa...

Akdeniz Üniversitesi; organ nakli, özürlülerin topluma kazandırılması, başarılı kalp ameliyatları ile, adını dünyaya duyuran başarılı bir kurum...Antalya bir dünya kenti...

İşte; neden burada kıvılcımlar ateşleniyor, sorusunun cevabı. Türkiye’de; nerede başını dik tutma girişimi varsa, orada başa inecek bir tokmak hazır...

Değerli şairimiz Nazım Hikmet’in; Amerika’nın Japonya’ya attığı atom bombasından sonra, yazdığı şiirin dizeleri geliyor aklıma..

Çocuklara kıymayın efendiler

Şeker de yiyebilsinler ....

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..