- Kategori
- Aşk - Evlilik
“Doğal olmak için iki yıldır kaşlarımı bile aldırmıyorum!”

Ece Gürsel'in yine doğallığı üzerinde... Ok gibi kaşlarını nasıl aldımadığını da anlamış değilim!..
Günün en sıkıcı saatleri… 15.00-16.00 arası… Gün ortası olduğunda ve yanımda çikolata ve benzeri zımpırtılarım, keyif veren yiyecek türünden bir şey yoksa, derinn bir bıkkınlık, bayılmaca hali sarıyor her bir yanımı.
Bugün de aynı, diğer günler gibi. Çünkü diyete girdim (ki girmek zorundayım, mecburum, mecburum, mecburum) ve masamda sadece ve sadece bir çilekli lipstick duruyor. Canım mı sıkıldı, al eline çilekli ruju, sür babam sür; canın mı sıkıldı, haydi sil baştan, sür babam sür rujunu… Böyle bir ruh hali… Tuhaf mı dediniz, evet, gayet tuhaf ama böyle.
Geceleri de bunun başka bir versiyonu. Sadece meyve yiyip çikolatagilleri unutmaca, kendimi kandırmaca halleri… Dün gece yatağıma gömülü bir şeyler okurken (bu ne hırs, bu ne celal allahım!..), babingom odama geldi ve “Ne olur muhabbet edelim, salona gelsene, hem bak sana cookies aldım” dedi.
Kahraman diet yapan kovboy olarak azıcıkkk yedim, salona da dönmedim ve dünyaya dönene kadar az da olsa kilo versem sanki daha mutlu mesut olacağım. (bunalımdayım sanırsam:)
Her neyse, diyet yapmaya çalışan bir insan modeli olduğum için az önce magazin sayfalarındaki amaçsız bir haber dikkatimi çekti. Kendini entelektüel zanneden, (tabi bu kelimeyi biliyorsa!) mankencik, içi dolu (silikon anlamında!) Ece Gürsel hanımefendi, göğüs büyüten kremleri tanıtırken –üzerinde de üçgen bikini var bu arada- şöyle buyurmuş: “Doğal olmak için iki yıldır kaşlarımı bile aldırmıyorum!”. "Hay Allahım..." dedim bu cümleyi görünce… Şuurlu yaşamayı bazı kadınlar neden beceremiyor? Üstün başın açık halde, bikiniler üstte, silikonlar bir o kadar ortada ve sen "doğal olmanın yolları yazarı" tadında bir ruh halinde estetiğin zararlı olduğunu söylüyorsun ve bununla da kalmayıp diğer mankenlere taş atıyorsun. Akıl, gel kafama takıl bir cümle: dan dara nannnn: “Estetiği çok sağlıksız buluyorum. Ebru Şallı ve Doğa Bekleriz'e doğal ürünleri öneriyorum."
Doğal ne demektir, insan kendinin doğal olduğuna o halde bile nasıl inanır, anlamış değilim...
Doğal demek; kendi gibi olmak, tenini Filli boya benzeri yapmamak, solaryumdan cerahat kaplı yüzünü saklamamak, burnunu tam orta yerinden kestirip, aynısı 500 kişide olan burunlardan istememek ve en başta da kendinin ve sınırlarının ne olduğunu anlamakta saklı…
Tolstoy’un adını ağzına alıp, ünlü bir gazetecinin koluna takılıp insan ne zeki olabilir, ne de donanımlı… Sadece yanında gezdiğin insanların adı ile prim toplayan aklı kıt kadın olarak anılırsın…
Peki, o zaman ne yapıyoruz? Her gün saat 15.00-16.00 sularında, yani günün en sıkıldığınız anlarında bu ve benzeri ulvi haberleri okuyarak kahkahalar savuruyoruz! Lerzan Mutlu, Aysu Baceoğlu, Nilay Dorsa haberleri gibi mesela!
Veee: Güzelliğini yılan gibi boynuna dolayarak kendi ipini çeken bu ve benzeri kadınlara diyeceğim şudur: Doğal olmayı düşlemeden önce şuurlu olunuz, kendinizi tanıyınız. O zaman inanın çok daha mutlu olacaksınız; en azından genç yaşta kaybettiğiniz doğallığın ve naifliğin bir daha geri dönmeyeceğini bilerek daha akıllı adımlar atarsınız…