- Kategori
- Sinema
“Eğer doğru kişi ile çok erken veya çok geç karşılaşırsanız, onun yanından geçip gidersiniz.”
Birkaç gündür hücrelerime sızan bir parça var. Ezgisiyle, sözleriyle beni etkisi altına aldı.
Bizler ara ara ruhumuzun tazelenmesine, bir şeylerin bizi saklandığımız sığınaklardan çıkarmasına yardım etmesine ihtiyaç duyuyoruz.
Olan bitenin ağırlığını üzerimizden atmak
her geçen gün daha da zorlaşıyor ..
Ve hiçbir şey yapamamak,
zamanla ağrılı bir çıbana dönüşüyor ne yazık ki.. !
İyileştirmek için hepimiz kendi yöntemlerimizi buluyoruz
bulmak zorundayız.
Bu belki bir şarkının notasında
belki bir şiir dizesinde
belki de bir film karesinde olabilir..
Dün ilk kez dinlediğim.
Hüsnü Alkan ve ''HOŞ GELDİN ''..
Bu arada oda arkadaş ve komşularıma da teşekkür ederim
tekrarlardan bıkmadıkları için..:)
...
Bugün dağların dumanı aralandı, hoş geldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken
…….
Ne kadar zarif ve içten satırlar..
Ahh..zarif ve içten ....? tek geçerim Onu..
yani
IN THE MOOD FOR LOVE’ ı...
Evet
Hüsnü Alkan’ın bu dizeleri beni “In the mood for love” filmine götürdü .
Sinemalarda “Aşk Zamanı” adıyla gösterilmişti.
“Aşk zamanlama meselesidir,
Doğru insanla çok erken ya da çok geç karşılaşırsanız, yanınızdan gelip geçer.”
Onun yanından geçip gidersiniz..Gitmek zorundasınız..!
Filme gelince:
1960’lı yıllarda geçmekte, Chow (Tony Leung Chiu Wai) karısı ile birlikte yeni bir eve taşınan gazete editörüdür. Onlarla aynı zamanda binaya taşınan Su Li-zhen (Maggie Cheung) güzel bir sekreterdir ve kocası da üst düzey yöneticidir. İki evli çift birbirleriyle ve evdeki diğer ailelerle zaman geçirmeye başlarlar. Birinin karısı, diğerinin kocası iş nedeni ile sürekli uzakta olunca Mr. Chow ve Mrs. Cheung beraber vakit geçirmeye başlarlar ve kısa zamanda yakın arkadaş olurlar. Bir süre sonra eşlerinin birbirleri ile ilişki kurduklarını öğrenirler ve bu durumu kabul etmekte birbirlerine yardımcı olurlar. Başlangıçta eşlerinin taklidini yapmaya çalışan çift kendilerini gerçek bir aşkın içinde bulur.
Ama aşk tensel değil. Asla eşlerinin yaptığı yanlışlık ve küstahlığa, aldatmaya ve acıtmaya düşmeyeceklerdir..!''
Peki ne olur...?
Üzerinde konuşulamıyorsa, susmalılar mıydı..?
Zaten önemli olan ses ve görüntü (davranış, bakış, mimik ) değil midir..?
Bir ağaç kovuğu bulmak;
Chow karakterinin sırlarını ağaç kovuğuna fısıldaması
ve sonsuza kadar orda saklı kalsın diye kovuğu kil benzeri bir çamurla örtmesi midir çözüm..?
Ne dersiniz....?
http://www.youtube.com/watch?v=kXqAcmDtEXc
http://www.youtube.com/watch?v=o9EaKY8lBFw