Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ekim '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

'Eşkıyalık "Kürt meselesi" oldu’

'Eşkıyalık "Kürt meselesi" oldu’
 

www2.yonja.com


Vatan gazetesinde okuduğum bir haber; dünyaca ünlü hiçbir heykeltıraşın, hiçbir ressamın, hiçbir müzisyenin ya da bilim adamının adını koyamayacağı, resmini çizemeyeceği, müziğini yapamayacağı emsalsiz bir “U” dönüşünün izlerini taşıyordu.

Dün ne dediğini tamamen unutan sözde aydınlar! Sözde köşe yazarları! Günün modasına göre kalem oynatan oryantalist sayın bazı yazarlar! Siz nerede yetiştiniz Allah aşkına? Bana bi deyiverin!

Tohumunuz! Gübreniz! Suyunuz! Nerden, nasıl geliyor? Hangi marka?

Made in England? France? Made in China o da United of Amerika haaa. Bi söyleyiverin hele? Hangi bağın babanısınız, gülüsünüz siz ya… Çok mu sulaktı yoksa yetiştiğiniz yer. Çok mu verimliydi boy attığınız topraklar.

Gübrenizin keçi boku olamayacağı kesin. Yoksa böylesine değişmez, dillere destan bi “U” dönüşünün başrol oyuncuları olmazdınız.

Suyunuz uluslararası normlara uygun mu bari… Kaç Fransız sertliğindesiniz?

Çekinmeyin, çekinmeyin!

Korkmayın!

Hiç kimse uf yapamaz sizi.

Nasıl olsa her devrin adamı olma gibi bir ayrıcalığınız, lüksünüz, keçi derisinden kalın bir deriniz, koskoca kapı gibi kimliğiniz var sizin. Ve dünyanın herbiyerinde geçerli yeşil, yemyeşil pasaportlarınız.

Dün söylediklerinizi bugün unutabilirsiniz korkmayın. Onu kim araştırıp bulacak, kim vuracak yüzünüze. Hem vursalar bile… Yüz çok sizde nasıl olsa… Bozdurur, bozdurur harcarsınız.

Değil mi?

Yuh be! Yuh!

Olur da… Bu kadar olmaz! İnanacak bir şey bırakmadınız bize… Güvenecek, tutunacak hiç bir şey!

Midemizde müthiş kramplar ve kusma isteğinden başka… Ve eminim ki sizler (!) yüzünüze kussak, şöyle elinizin tersiyle bi siler, hiçbir şey yokmuş gibi… olmamış gibi… yolunuza devam edersiniz.

Öğğğ olduk be! Sayenizde… Öğğğ olduk.

Bir insanın derisi bu kadar mı kalın olur. Bu kadar mı unutkan olur ya da düşünmez dün ne söylediğini.

İşte bu ikiyüzlülüğün belgesini Habertürk gazetesinden Kutlu Esendemir araştırmış ve bugün demokratik açılım sürecinin en ateşli savunucusu gazetecilerin yıllar önce konuya nasıl yaklaştığını ele almış, gözler önüne sermiş yazısında.

Okuyun bakalım. Sizde de benimkine benzer yan etkiler baş gösterecek mi? Yoksa bana özel bir durum mu (?) bu. Olur ya… Hamile falan olurum belki fark etmem.

Eğer sizde de benzer semptomlar baş gösterirse sorun yok. Hamile değilimdir! Bu yaştan sonra zor olur, çekemem zaten. Ya bir de öyle değilse… İşte o zaman yandığımın resmidir.

Onun için haydi arkadaşlar. Müjdeli haberlerinizi bekliyorum. Sizin yorumlarınız benim hamilelik testimin olumlu ya da olumsuz garantörü olacak. İnşallah beklediğim müjdeli haberleri alırım sizden.

Buyurun…

Kürt sorununun çözümüne yönelik pek çok konu geçmişte tartışmaya açılmış, ama medyanın ağır muhalefetiyle karşılaşmıştı. 5 Ağustos 1995 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından Prof. Dr. Doğu Ergil'e ve 21 Ocak 1997 tarihinde Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TUSİAD) tarafından Prof. Dr. Bülent Tanör'e hazırlatılan raporlar, kamuoyunda büyük fırtınalar koparmıştı. Bakın; bugün Demokratik Açılım Paketi'ne destek veren isimler o dönemde, ne yazmışlardı, şimdi ne yazıyorlar?

HÜSEYİN GÜLERCE

DÜN: Eşkıyalık "Kürt meselesi" oldu (10 Ağustos 1995 / Zaman)

Güneydoğu'daki şekaveti (PKK eşkıyalığını) ısrarla "Kürt meselesi" diye ele alarak doğru çözüme varmak mümkün değildir. Güneydoğu meselesi o bölgenin, o bölge insanının değil, hepimizin meselesidir. Batı bu meselenin kaşıyıcısı, destekçisi, finansörüdür ama, içeride de bu meselenin istismarcısı ve goygoycusu kesimleri, mihrakları göz ardı edemeyiz.

BUGÜN: Nedir Kürt sorunu? (7 Ağustos 2009 / Zaman)İttihat Terakki zihniyetini, Cumhuriyet'le de devam ettirmek isteyenlerin; Milli Mücadele'yi birlikte yaptığımız, bu milletin asli unsuru Kürt kardeşlerimizi, yok sayma, "Siz aslında Kürt değilsiniz, Türk'sünüz. Bırakın şimdi şu Kürt kimliğini" diyerek ve devleti hukuk dışı işlere alet ederek, asimile etme siyasetinin adıdır. Bu siyasetin uygulamalarında zulüm vardır, işkence vardır, horlama vardır, faili meçhul cinayetler vardır.

AHMET SELİM

DÜN: Bizim aydınlarımız (14 Ağustos 1995 / Zaman)

Bizim aydınlarımız, düşünce ve çözüm değil, mesele ve dert üretiyor. Batıcılık üç safha geçirir; seçkincilik, solculuk, yozlaşmacılık. Şimdi her üç safha sarmaş dolaş!

BUGÜN: Aydınlarımızın günahı (9 Ağustos 2009 / Zaman)

Birileri, icapsız meseleleri besleyip kotarıp, Erdoğan'ın kucağına bırakıveriyor. Vefasına, delikanlılığına, demokratik sabrına hitap ederek yapıyorlar. Geçmişteki travmalarının etkisinden kurtula¬mayan bazı popüler aydınlar yapıyor bunu... Ve Sayın Erdoğan gerçekten çok, çok yoruluyor. Günahtır ama.

NASUHİ GÜNGÖR

DÜN: Kan deryasında yürüme yaftası (11 Ağustos 1995 / Yeni Şafak)

Üniformalı, üniformasız, dağda veya karakollarda binlerce evladını yitiren ve onların ardında öfkeli milyonlar olduğunu göremeyen bir ülkenin, 15 yılda bu konuda bir tanecik rapor yayınlayıp onu da kırk tane şaibeyle ortaya çıkarmasına ne denebilir ki? Bu arada raporu

hazırlayan Doğu Ergil'in aldığı paranın da 15 milyar olduğu söyleniyor. Ne fark eder ki. Şairin dediği gibi. "Basarak kan deryasına yürüyor onlar."

BUGÜN: Akademisyenleri yaftalamak kolay (9 Eylül 2009 / Star Gazetesi)

On binlerce insanımızı ve hesap edemeyeceği kadar maddi ve manevi kaynağımızı yitirdiğimiz bir dönemin sonuna mı geliyoruz? Şimdi şu sorunun cevabını arayalım. Akademisyenleri suçlayıp yaftalamak kolay. Peki Türkiye'de en ciddi temsil derinliğine sahip kuruluşların başında gelen TOBB'un mesajlarına ne diyeceksiniz? Onlar da mı yandaşlığın gereğini yapıyor?

AHMET TAŞGETİREN

DÜN: Bilimsel görüntülü belge (11 Ağustos 1995 / Yeni Şafak Gazetesi)

Şimdi bu rapor, Kürt nüfusun niteliği üzerine "bilimsel" görüntülü bir belge sunmuş olmakta, "özerklik ya da federasyon isteyen bir Kürt gerçeğini dünya kamuoyuna duyurmuş olmaktadır. Raporun püf noktası burasıdır. Yarın da asıl tartışma bu konu üzerine yapılacaktır.

BUGÜN: Kolay olmayacak (8 Eylül 2009 / Bugün Gazetesi)

İsmail Beşikçi Kürt meselesine, sistem sancısına en çok kafa yoran, bunun bedelini ödeyen insanlardan biri. Ne diyor? "Federasyon olsun, Kuzey Irak'ta nasıl Peşmergeler bölgesel yönetimin güvenlik gücü oldu ise PKK da bölgedeki federatif yapının güvenlik gücü olsun. "Öcalan'ın, "Kürtler'in kendilerine has savunma gücü olmalı" sözünün varacağı yerin bu olduğunu söylüyor. "Güney Kürdistan'daki yapı, zaman içinde ete kemiğe bürünecek olan bir siyasi statüdür. Bu statü, daha da gelişebilir ve ileride bağımsız bir devlet olabilir." Beşikçi, "Kürt sorununda önemli olan dış dinamiktir" tespitini yapıyor. Yanlış değil.

HASAN KARAKAYA

DÜN: Top (13 Ağustos 1995 / Vakit)

TOBB raporu "TOP"a döndü. Gelen vuruyor, giden vuruyor.

BUGÜN: Senden büyük Şeyh Said var (9 Eylül 2009 / Vakit)

Nedir Öcalan'ın amacı; kendisini "Şeyh Said'in de üstünde" göstermek ve "tek lider benim" demek!.. Adama bakın!.. Neredeyse "Kürt tarihi"nin kendisiyle başladığını iddia edecek!..

NAZLI ILICAK

DÜN: Beş para etmez adamların katilleri (22 Ocak 1997 / Akşam)

İt uğursuz, bir şeyler biliyormuş gibi ortaya çıkıyor, on parmağında on kara ona buna çamur atıyor. Bizim rating peşinde koşan şaşkın gazetecilerimiz de beş para etmez adamların katillerini ortaya çıkaracağız derken devletimizin en güzide şahısları ve müesseseleri yıpratılıyor... Tabii, Özel Tim'e bu kadar saldırılır, devlet bu ölçüde yıpratılırsa, meydan ite uğursuza kalır.

BUGÜN: Faili meçhuller araştırılıyor (22 Ağustos 2009 / Sabah)

"Paketin içeriği nedir, onu görelim, sonra konuşuruz" diyenleri anlamak mümkün değil. Paketten ziyade böyle bir iklimin doğmuş olması önemlidir. Faili meçhul cinayetler araştırılıyor; Kürtçe televizyon yayını çoktan başladı. Başbakan, birkaç cümle ile dahi olsa halka Kürtçe hitap etti. Cumhurbaşkanı, Güloymak İlçesi'nden bahsederken Norşin dedi. Erdoğan ile Ahmet Türk görüştü. Öcalan doğrudan muhatap alınmasa dahi, görüşleri sayfa sayfa gazetelerde yayımlanıyor. Adımlar çoktan atılmaya başlandı bile.

FEHMİ KORU

DÜN: Baştan hayal kırıklığı (22 Ocak 1997 / Yeni Şafak)

TUSİAD, Marksizmin bütün cazibesini yitirdiği günümüzde, Marksist aydınların toplum projesini 'demokratik standart' biçiminde ülke gündemine dayayarak, paketin daha baştan hayal kırıklığıyla karşılanmasına sebep oldu.

BUGÜN: Sırf AK Parti gerçekleştiriyor diye (26 Ağustos 2009 / Yeni Şafak)

Gerçekleşsin diye yıllardır mürekkep tükettikleri bir konuyu, sırf AK Parti hükümeti eliyle gerçekleşiyor diye, baltalamak için ilk günden bu yana ellerinden geleni yapan bir kısım medyanın bildik silahşorları da seviniyordur herhalde... Hükümete düşen, onların zamansız

sevinçlerini kursaklarında bırakmak olmalı.

Demek ki zamanında sırf ak parti eliyle gerçekleşmiyor diyeydi karşı çıkışınız, Sayın! Fehmi Koru.

Tüm bunları okuyup da midesi bulanmaması mümkün mü insan olan insanın.

Vay Be! Dememesi mümkün mü… ?

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Eskiyalik_Kurt_meselesi_oldu&tarih=13.09.2009&Newsid=259088&Categoryid=11

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara