- Kategori
- Deneme
'Esmer gelin' ve gözleri

Çocukluğumun yazlarını geçirdiğim annemin köyü
Bu hafta sonunu her zamankinden farklı geçirdim.
Geçen hafta kına gecesinden söz açtığım teyze kızını evlendirdik bu Cumartesi. Öğleden sonra nikah, akşam da düğün yemeği vardı.
Bu kadar yakın akraba düğününde sürprizlerle karşılaşılıyor her zaman. Çok uzun zamandır, hatta çocukluğunuzdan beri görmedğiniz insanları görebiliyorsunuz. Bazen hoş bazen acı bir sürpriz olabiliyor bu. "Kızım, tanıdın mı beni?" diyen birinin yüzünü hatırlayıp da ismini çıkaramamak, o anda tahmin ettiğin bir ismi pat diye söyleyivermek çam devirmelere yol açabiliyor. Annemin Ağva'daki köyünden bu insanlar. Bir dolu kardeş, gelin, damat, çoluk çocuk hatta torun. Çocuk ve torunlardan hiç görmediklerim var. Kardeşlerden en büyüğüne en küçük olanın ismiyle hitap edip yüzümü kızarttğım var. Açıkça, "kusura bakma, seni çok iyi hatırlıyorum, ama ismin neydi, bulamadım." dediklerim var. Allahtan hepsi iyi niyetli, hoşgörülü, sitemsiz insanlar. Biri bile, "Ne ayıp, çocukluğun elimde geçti, nasıl hatırlamazsın?" demedi.
Hepsi az çok değişmiş, yüzü kırışmış, beli bükülmüş, kimi bastonsuz yürüyemiyor, kimi şeker, kolesterol, tansiyondan şikayetçi, kimi çeşitli ameliyatlar geçirmiş.
Ama hiçbirinin bakışı değişmemiş. Gözleri, hep o eski yıllardan hatırladığım gibi. Saf bakışlar, ümitli, yaşam sevinci dolu, gülen gözler. Hiç bir hayat küskünlüğü, karamsarlık, üzüntü yok. Yaşadıkları onca çetin şartlara rağmen, çektikleri onca ölüm acısına rağmen.
Hele biri var ki, küçücük bir kız çocuğuyken bile gözlerinin içine bakıp dinlenmeyi, hayallerimi onun kara gözbebeklerinin içinden geçirip gerçekleşmesini dilemeyi istediğim biri; O hiç değişmemiş. Sanki köye bugün gelin gelmiş gibi. Aynı duruş, aynı giyim tarzı, aynı ses, aynı bakış... Oysa torun sahibi bir anneanne şimdi. 'Esmer gelin' derdik biz çocuklar ona. Köyde tarlada çalışan insanlar güneşten kararırlar hep de, el ve ayak bileklerinde, boyun bölgesinde izleri olur. Esmer Gelin'in yoktu, o doğuştan güneş yanığıydı. Uzun saçlarının örgülerini yemenisinin açık kalan kısımlarından aşağı sarkıtırdı. Çok güzel gülerdi, gözleri en güzel gülerdi. Ben daha öyle gülen gözlerle karşılaşmadm.
Bir başka sürpriz daha bekliyordu beni. Yıllar önce, genç yaşında yitirme acısından başka, duyduğum vicdan azabını biraz olsun hafifletmek için öyküsünü yazdığım dayımın büyük kızının kardeşleri gelmişti nikaha. Onları çok uzun yıllardan sonra geçtiğimiz yıl Bursa'da yine bir düğün vesilesiyle görmüştüm ilk kez. Bu kez birlikte bir gece geçirdik annemin evinde. Böylece ben de yıllar sonra Üsküdar'daki babaevinde yatıya kalmış oluyordum. Konuşa konuşa bitmeyen anılar, birbirimizi görmediğimiz zaman sürecinde yaşananlar geceyi bitirtmedi bize.
Gördüm ki, çok değişmişiz. Başka başka yerlerdeyiz. Değişik yollardan yürümüşüz hayatı.
Ama sevgimiz yok olmamış. Biz gene bir şekilde kaldığımız yerden devam ediyormuşuz gibi geçirebildik bir geceyi.
Her zamankinden farklı geçirdiğim bu hafta sonunun verdiği mutluluk azımsanır gibi değil.
Acaba yakın zamanda evlenecek bir akrabam daha var mı?:)))