Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '11

 
Kategori
Müzik
 

Gözlerinin rengini sordum Karasevda dediler

Gözlerinin rengini sordum Karasevda dediler
 

Oturmamış, ama 1902 yılında Üsküdar Altunizade'de doğmuş Pınar. Babası, Denizli milletvekili Sadık beymiş. Oğlunun hukukçu olmasını istiyormuş, oğlu okulu bırakıp, gönül verdiği müziğe başlayınca müthiş tartışmalar ve kavgalar sonunda baba evini terk etmiş ve bir daha asla dönmemiş.

                                    

Türk tiyatrosunun ilk müslüman kadın aktrisi Afife Jale ile olan büyük aşklarını duymuştum, hatta sevgili Selim İleri'nin Kar Yağıyor Hayatıma adlı anı kitabında da detaylı okumak imkanını bulmuştum. Çok etkilemişti beni bu acı aşk öyküsü. Öyle büyük ve öyle acı ki, zorunlu ayrılıkları ikisini de hayata küstürmüş. Afife Jale, kimsesiz, parasız pulsuz orada burada hayatını sürdürmeye çalışırken çok genç yaşta otuz dokuz yaşında bir akıl hastanesinde hayata veda etmiş. Selâhattin Pınar'ın ise ayrılık sonrası bütün bestelerinin sözleri karşılıksız, umutsuz, melankolik aşkları anlatır olmuş. Nice hicran dolu bestelere imza atmış.

İkisi de yirmi beş yaşında iken İstanbul Kuşdili Çayırı'nda Hafız Burhan konserinde, tam da Selâhattin Pınar'ın ünlü bestesindeki gibi 'Bir bahar akşamı' rastlaşırlar. Gençliklerini acılar içinde harcayan ikili adeta, bestedeki gibi; 'Daha önceleri nerelerdeydiniz?' diyerek evlenmeye karar verirler. Çok mutlu olurlar, şimdiye kadar yapamayıp yapmak istedikleri herşeyi birlikte yapmaya başlarlar. Sadece üç yıl.

Afife Jale de 1902 doğumluydu, tiyatroya sevdalıydı, ama imparatorluk döneminde müslüman kadınların tiyatro yapmasına izin yoktu. Buna rağmen, baba evini terk edip Darülbedai'ye başvurmuş ve kabul edilmiş. Ama bir oyun sırasında tiyatro basılınca kapı önüne konmuş. İşsiz  ve parasız kalışı, aslında sona giden yolun daha en başından açılmasıymış. Sıkıntıları bitmeyince başağrıları çeker olmuş. Doktorlar ağrıları dindirmesi için morfin vermişler Afife'ye.

Evliliklerinde mutlu olmuşlar, ama Afife tiyatroyu özlüyor ve boşluğunu uyuşturucularla doldurmaya çalışıyormuş. Bir eczacı onu iyice morfine alıştırmış, hatta öyle ki, kocasından gizli morfini alabilmek için eczacıyla ilişkiye bile girdiğini yazıyor kaynaklar. Selâhattin Pınar çok geç ve bir tesadüf eseri öğrenmiş Afife'nin morfin bağımlısı olduğunu. Elinden geleni yapıp, büyük bir aşkla sevdiği Afife'nin bu illetten kurtulması için canla başla çalışmış. Fakat başarılı olamamış; sonunda Afife: "Bırak beni, terk et, yoksa sen de mahvolacaksın, bırak gideyim." demiş. Bu yalvarıştan altı ay sonra Selâhattin Pınar terk etmek zorunda kalmış Afife'yi.

İşte bundan sonra ikisi için de perişan günler başlamış. Selâhattin Pınar, ayrılık acısını dindirecek sanarak hiç bir zaman aynı yatakta yatmadığı bir kadınla evlilik yapmış ve kısa süre sonra ayrılmış.

Afife'nin ölümünden sonra ise adeta kendini paralayıp acı dolu şarkılar bestelemiş..

'Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek', 'Nereden sevdim o zalim kadını?', 'Kalbim gene üzgün, seni andım da derinden' adlı bestelerini hep Afife için yapmış.

Selim İleri şöyle diyor kitabında:

"Selâhattin Pınar, 'Gözlerinin rengini sordum, Karasevda dediler' şarkısını Afife için bestelemiş. Fakat Afife filminin senaryosunu yazarken bu şarkının ne güftesini ne bestesini bulabildik. Bazen acaba yok muydu böyle bir şarkı diye soruyorum."  

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..