Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

"Gezi Parkı Direnişi". Yeni bir tekno-politik mi?

"Gezi Parkı Direnişi". Yeni bir tekno-politik mi?
 

Bir anda belirip çığ gibi büyüyen Gezi parkı direnişi, mahiyetine bakıp önce "Bu işler böyle de olmazki!" dedirten fakat eski paradigmayı aşıp yenisini anlamaya çalışınca da öylesi ilginç özellikler taşıyor ki;

Nasıl mı?

Başlangıç noktası itibariyle son derece haklı, canlı ve genç, pasifist (barışcı) bir direniş hareketi görünümünde! Çekirdek nüvenin yüzde 40’ı 19-25; yüzde 24’ü 26-30 yaşları arasında...

Doğacı, çevreci, son derece masum bir temelden yükselerek hareket ediyorlar. Parktaki çadırlı konumlanmaları New- York'daki IMF karşıtı ("Occupy Wall Street", Zuccotti Park, 17 Eylül 2011), Madrid (Güneş Meydanı) ve Londra'daki küreselleşme karşıtı örgütlenme yapılarını çağrıştırıyor. Aralarında bir bağlantı var mı, varsa ne düzeyde bunu tam olarak tartamıyoruz!

Okuyup-yazan, modern, laik yaşam tarzını benimsemiş, teknoloji ile içli dışlı ve baskıdan nefret eden  gençler...

Üstüne haksızca gidildikçe, saldırıldıkça sinirlenip büyüyor ve yayılıyor!

Merkezi belli değil. İki yıllık küçük bir-iki platformu (Beyoğlu Koruma Derneği- Beyoğlu Gezi Parkı Dayanışma Platformu) var ama onlar sadece zıplama işlevi gören küçük bir "ilk ivme platformu" mahiyetinde. Belki de çok merkezli, hiyerarşik hiç değil (esnek, kolektif, amorf bir mahiyette).

Çatışma tekniği saklambaç oyunu tarzında (çık-saldırılınca kaç- gidince tekrar çık). Oyun boyunca sadece "sanal olarak ölünen" (ama gerçekte "hiç ölünmeyen") bilgisayar oyunlarını andırıyor! Gerçek kurşun yerine -çok yüksek, acımasız dozlarda da olsa- gaz ve suya muhatap olmaları bu oyunu sürdürülebilir kılıyor!

Mitinglere, sanki maça, pikniğe ya da sinemaya sevgilileriyle gider gibi gidiyorlar...

Lideri belli değil (belki de kollektif bir liderlik var!)

Popüler kültürden önemli oranda güç alıyorlar (futbol tafaftarlığı, tweet, face-book, dizi- tv. sanatçıları vb.). İlk, başlangıç anındaki masumiyete ters düşen sinkaflı söz ve sloganlar ise bu taraftar gruplarının içselleşmiş bir refleksi... Eski, köklü sol geçmişte bu tarz kolaycı-avam hakaretler yoktur! En fazla "revizyonist, lümpen" der geçerlerdi! 'Dil'in keskinliği ve zekası ile pervasızlığı farklı şeyler. Çünkü mecburi diyaloğa gidecek yol şimdiden tıkanmamalı!

Yaşama biçimini, bireyi ve bunlara değgin özgürlük talebini ön plana çıkarıyor! Ben bireyim, önemliyim, kaderim hakkında söz sahibiyim. Beni anlayın ve dinleyin diyorlar!

Çok değişik, aktif politika ve taraf konumundan uzak, genç kitleler bir arada! Hem liderlik hem merkez hem de birliktelik açısından bu manzarayı oluşturan teknolojik gerçek ise; sosyal medya: İnternet, facebook ve tweetter!

Kendilerine benzemeyen merkez(l)i, hiyerarşik, baskıcı, eski yapıları hemen tanıyıp içlerine almayarak süratle dışlıyorlar... Bu yapıların merkezin etrafında bir süre (uydular gibi) dönebildiğini gözlemliyoruz. Bu durum yayılma, genişleme adına bir taktik de olabilir! 

Daha çok gelenekselle modern ötesi yaşam biçimleri arasındaki çatışmanın "kültürel kırılma" ile başlayan fay hattını oluşturuyor ve ülkeyi bir süre -asgari- yedi righter ölçeğinde sallayayacakmış gibi duruyorlar! Nice artçı sarsıntılara da gebe...

Bu haliyle hareket, mağdur yığınları; yıllardır kendilerini anlatabilecekleri, seslerini duyurabilecekleri, streslerini atabilecekleri tüm kanalları -bizzat iktidar tarafından- tıkanan halkı da sokaklara döktü... Fakat eğer iç kontrol ve denetimini sağlayamaz, nihai talepler manzumesini oluşturamazsa saman alevi gibi sön(dürül)meye ya da -futbol taraftarlarının mağlubiyet sonrası çılgınlıkları gibi- vandallaşma riskleri ile de karşı karşıya bir görünüm sergilemekte...

Tüm bunlara rağmen hareket, oluşumu ve kökleri itibariyle sanki; kolaj bir resim gibi alel acele oluşturulmuş ve pırıltılı, bileşimi itibariyle de kolay çözünür bir eriyik olma riski de taşımakta! 

Hepimiz...

Bu yeni şeye, oluşuma, bu yeni siyasi aksiyon tarzına "nedir acaba?" diye bakıp duruyoruz.

Niye bu hareket yıllardır bu uğurda emek veren, didinen gruplar üzerinden değil de şu an, bu şekilde ve aniden ortaya çıktı diye merak içindeyiz!

Siyasi ve kültürel derinlikleri, deneyim ve refleksleri, (bildiğimiz sol bilinç derinliği karşısında) oldukça yüzeysel kalan bu kitlenin kendini yakın hissettiği "Post- Jön-Türkler" mi var yoksa? 

Şimdiye değin "apolitik", tüketici, bireyci diye hor gördüğümüz gençliğin doğacı, bireyci ama sosyal sorumlulukları da hayatın, güncelin tam da içinden kavrayan ve tepki veren, içinde bulunduğumuz "Yeni Dijital Çağın" (bir tür) tekno- politiği ile mi karşı karşıyayız? Bunu da tam olarak bilemiyoruz. 

105 yıl önce II. Meşrutiyet öncesi "Hürriyet" kavramına o dönem bakıp da bir şey anlayamayanların şaşkınlığı içindeyiz!

Umarız talepleri formel bir yapıya kavuşarak amaçlarına yaklaşır ve demokrasimizi derinleştirip çağdaş bir kimliğe dönüştürürler! Hareket, belki de iletişim devrimini bir doğrudan demokrasi modeline dönüştürebilir... 

"Önce herşey bir gaz bulutuydu, sonra hayat başladı" diyen kozmik gerçeği sürekli arızalı "sandık demokrasimize" de uyaralayarak...

İ. Ersin Kabaoğlu,

4 Haziran 2013,

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..