- Kategori
- Edebiyat
"Gül devrimi"nden şair Ayhan Can sokağına...

Üç şiir sevdalısı (soldan): Ayhan Can, İmren Sıradağlı ve Mehmet Sadık Kırımlı
“ Bir sevgi işçisidir yüreğim”
Ayhan Can
Oğuz TÜMBAŞ
Sıcak, Ağustos'un rüzgârını da kızdırıyordu. İzmir yangın yeri gibiydi. Sadece İzmir değil elbette, yurdumuzun hemen her yanında alev alevdi ortalık. Çöl sıcağı mıydı, küresel ısınmanın tehlikeli biçimde egemenliğini ilanı mıydı, öylesine kavurucu bir sıcak işte.
Ama edebiyat, şiir tutkusu, sıcak soğuk, yaz kış dinlemiyor. 16 Ağustos’un o karabasan gibi üstümüze çöktüğü günde, Seferihisar'a doğru başladı yolculuğumuz. Toplasan İzmir Konak'tan 50-60 kilometre kadardı yol. Ne ki güneş dalga geçercesine arabamızın çelik gövdesine, lastiklerine kızgın tokmağını indiriyordu!
Nereye gidiyorduk? Şair Ayhan Can dostumuzun sokağının açılışına? İzmir’in şirin köşelerinden Seferihisar Doğanbey beldesine. Orada yaz kış oturan Ayhan Can’ın evinin bulunduğu sokağa adı verilecekti. Şair ve yazar dostları Mehmet Sadık Kırımlı, Atilla Er, Mevlüt Kaplan, Feyyaz Sağlam, Sıtkı Salih Gör, Abdullah Bolulu, İmren Sıradağlı, Leyla Işık, Lidya Paçalı, Ayşa Karadan ve Ayhan Can’ın komşuları… Bu anlamlı güne tanıklık etmek için gelmişlerdi. Ayrıca KIBATEK'in Almanya'dan, Azerbaycan'dan, Belçika'dan gelen temsilcileri de...
Ayhan Can çok mutluydu o gün. 16 Ağustos 2008 cumartesi günü onun günüydü. Mavi zemin üzerine beyaz harflerle yazılı levhada ŞAİR AYHAN CAN SOKAĞI yazıyordu. 71 yaşında bir şairin adının kendi yaşadığı sokakta belgelenmesi, mutluluğun kanat takması anlamına gelmez miydi? Konuşmasını yaparken duygu denizinde yüzer gibiydi Can. “Ölsem de kederlenmem. Gözüm açık gitmez.” derken, o heyecanı, coşkuyu paylaşmak bizi de duygulandırmaya yetiyordu elbette.
Türküler, şarkılar, sazlar, şiirler... Belliydi kemanı, sazı ve şiiriyle şairin sokağında olduğumuz. Ayhan Can'ın sokağında tatlı bir meltem vardı, gölgeyi serinletiyordu usul usul... Fotoğraflar çekiliyordu, kameralar görüntülüyordu bu güzel anları.
Konuşmalar, alkışlar içinde açıldı ŞAİR AYHAN CAN SOKAĞI levhasının üzerini örten oyalı tül örtü. Kaçamak bakışlarla göz attığımda, şairin yanağından süzülen minik yaşların buharlaştığını görüyordum. Kuşkusuz böylesi anlamlı bir anı yaşamak sevincin, mutluluğun, coşkunun da adresi oluyordu.
Benzer heyecanları şair Berin Taşan adının verildiği sokağın açılışında da yaşadım. Gene yakın zamanlarda şair, yazar ve öykücü Dinçer Sezgin’in İzmir Karşıyaka’da adının verildiği parkın ve heykelinin açılışında da güzel ve anlamlı duygular sardı içimizi. Bir sanat, kültür, edebiyat insanının yaşarken adına park, sokak, cadde, alan açılması, heykelinin, büstünün dikilmesi, salonlarda adının yaşatılması önemli ve anlamlı elbette. Hep öldükten sonra olmamalı tüm bu değerlendirmeler. Yaşarken de bir şair, yazar, romancı, y ontucu, öykücü… o heyecanı, sevinci, mutluluğu, duyguyu dostları, sevenleri birlikte yaşamalı.
Biliyorum ne televizyonlar, ne gazeteler Ayhan Can Sokağı’nın açılışını duyurmadı, haber yapmadı. Oysa o sokağın açılışına anlı şanlı, gösterişli bir manken, şarkıcı katılsaydı yer yerinden oynardı. Tüm magazin basını ve televizyon kanalları rengi ve havasıyla yayınlardı. İşte ülkemizde sanata sanatçıya verilen değer bu. Ayhan Can da bunun ayrımındaydı kuşkusuz. Konuşurken katılımın az olmasını yadırgamadığını, nicelik olmasa da niteliğin önemini vurguladı.
Ayhan Can kim diyen, bilgilenmek isteyenler olabilir diye düşünerek, öz geçmişinden bir kesit vermek istiyorum.
1937 yılında Giresun Görele’de doğdu. İstanbul Öğretmen Okulu’nu bitirdi. İzmir’de öğretmenlik yaptı. Varlık, Yeditepe, Türk Dili, Dost, Yelken, Yeni Gerçek dergilerinde yayınladığı şiirleriyle tanındı. “Gül Devrimi” adlı yapıtıyla 1970 TRT yarışmasında şiir başarı ödülünü kazandı. 70’li yılların başında Almanya’ya gitti. 2000’lerin başında döndü. Gül Devrimi, Umut Şarkıları, Sevdanı Anlat ve Dilara adlı dört şiir kitabı yayımladı. Ayhan Can yazın serüvenini şiirle sürdürüyor. Dergilerde yazıları ve şiirleri yayımlanıyor. Ben şiir yazmazsam yaşayamam diyor Sevgili Can. Şiirle, kemanla, ezgiyle, sevdayla bütünleşen bir şair yaşamı işte.
Onu Gül Devrimi şiirinden dizelerle biz de selamlayalım, sokağında güle güle, şiirle oturmasını dileyelim. Hatta şiir kitaplarını bulup onun coşkulu, tutkulu, sevdalı, aşklı şiirlerini yüksek sesle okuyalım. İmgelerinin, çağrışımlarının güçlü devinimini duyumsayalım içimizde.
ey çılgın deniz
özlemlerin büyük gölü
şehrin sokaklarına taşıyorum seni
maviye vurgun martının kanadında
denizde kavga olmalıdır
toprakta barış
içimizde her zaman
deniz çalkalanmalıdır
(…)
her çığlıktan yeni bir aşk doğar
insan sevdikçe güzelleştirir
bir türlü sevemediklerini
denizi
seni
çiçeği
aklına gelen ne varsa
ama ne varsa şu dünyada
şimdi daha çok seviyorum